YEŞİL CENNET
Sadece bir şehir değil, adeta bir nefeslik mola. Göz alabildiğine uzanan yemyeşil çay tarlaları, sanki gökyüzüne meydan okuyan heybetli dağları, her köşesinden fışkıran o coşkun dereleri… Burası, doğanın cömert davrandığı, insanın içini ferahlatan bir cennet köşesi memleketim Rize’m.
Sabah uyandığınızda burnunuza çarpan o mis gibi dağ havası, sanki tüm yorgunluğunuzu alıp götürüyor. O daracık, kıvrımlı yollarda ilerlerken, her virajda bambaşka bir güzellikle karşılaşıyorsunuz. Bazen sislerin arasında kaybolan bir köy, bazen güneşin altın rengine boyadığı bir çay bahçesi… Her anı ayrı bir kartpostal gibi.
Rize insanı da tıpkı doğası gibi sıcakkanlı ve misafirperver. Bir çay ocağında tanıştığınız bir amcanın içten sohbeti, yolunuzu kaybettiğinizde size yardımcı olmak için seferber olan teyzelerin samimiyeti… Burada yabancılık çekmezsiniz, aksine kendinizi evinizde hissedersiniz.
Elbette Rize’nin kendine has bir ritmi vardır. Yağmurun hiç beklenmedik anlarda bastırması, o dik yamaçlarda çay toplamanın zorluğu… Ama tüm bunlar, buranın insanını daha da güçlü, daha da dayanıklı kılmıştır.
Rize’ye gelmek, sadece gözlerinizi değil, ruhunuzu da dinlendirmek demektir. O yemyeşil manzaralara dalıp gitmek, derelerin o huzur veren sesini dinlemek, yöresel lezzetlerin tadına varmak… Burası, beton yığınlarından, şehir gürültüsünden uzaklaşmak isteyen herkes için bir kaçış noktasıdır.
Belki de Rize’yi bu kadar özel kılan, doğanın ve insanın iç içe geçmiş olmasıdır. Burada hayat, o yemyeşil çay tarlaları gibi sakin ve bereketlidir. Bir gün yolunuz düşerse, sakın kaçırmayın bu güzellikleri. Bir nefes alın, Rize’nin büyüsüne kapılın. Pişman olmayacaksınız.
Rize, sadece bir memleket değil, benim için bir yaşam biçimi, bir kimliktir. Benim yeşil cennetimdir!