“TÜRK ÇAĞI’nın genç yazarından Erşad Bey serüveni
Türk Edebiyatı’nın genç yazarı Selçuk Karavel ile kitabı üzerine konuştuk. Yazma tutkusu ne zaman başladı, yazma türleri nelerdir gibi soruların cevabı röportajımızda…
TÜBA AÇIKEL
1) İktisadi İdari Bilimler mezunusunuz ve Türk Dili ve Edebiyatı bölümü okumaktasınız. Yazma tutkunuz ne zaman başladı?
– Yazma sevdam ilkokul çağlarımda başladı. Henüz çocuk yaşta kendimce şiirler yazardım. Çocukluğum gibi sevdam da büyüdü geçen senelerde. Sevdamı, fikirlerimi kaleme dökmeye, üniversite öğrencisi iken dergi yazarlığı ile devam ettim.
2) Belirli bir yazma türünüz var mı?
– Roman ve hikâye türünde yazıyorum. Fikirlerimi kurgusallık üzerinden genç dimağlara daha kolay ulaştırıyorum. Belgesel ve dizi ayrımı gibi aslında. Bu ülkede yıllardır Ertuğrul Gazi belgeseli yayınlandı ama dizisi kadar izlenmedi. Verilmek istenen mesajın doğru yol ile ulaştırılması önemli.
3) Yazmak ve okumak dışında Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Nilüfer İlçe Başkanı olarak görev yapmaktasınız. Kitap yazarken bulunduğunuz kurumun fikir dünyanıza katkısı oldu mu?
– Kesinlikle oldu. Sevdamızı oralarda yaşatıyoruz. Aldığımız Eğitim seminerleri ile kendimizi oralarda geliştiriyoruz. Fikir abidelerimizi Ülkü Ocakları’nda tanıdık. Tasavvufta “Seyru Süluk” diye bir tabir vardır. Kişinin manevi yolculuğunu ifade eder. Ülkü Ocakları da bizlerin, vatan ve millet yolunda nefsimizi feda etmenin yolculuğunu, seyru süluk’unu yaptığımız yerin adıdır.
4) Erşad romanı, okurlar ile buluştuğunda nasıl geri dönüşler aldınız ve yeni kitap projeniz var mı, biraz bahseder misiniz?
– Tabii ki. “Erşad Türk Çağı” benim ilk kitabım ve bu sebeple yeri hep ayrı olacak. Henüz ilk kitabımda beklediğimin üzerinde olumlu dönüşler almak beni çok mutlu etti. Romanı okurken sayfaya göz yaşı bırakan okurlar, birkaç sayfa sonrasında bir cümle ile kahkaha atanlar, işte bu benim için başarıdır. Yazar’ın, kendi okuruna duygusunu iletebilmesi gerçekten güzel bir başarıdır. Eseri elinden bırakamayarak bir solukta okuyanlar oldu. Bu, eserde kullanılan üslubun sıkıcı olmadığını ve akıcı olduğunu gösterir. Daha çok farklı güzel dönüşler aldım. Bu olumlu dönüşler azmimi daha çok artırdı ve daha çok çalışmamı gösterdi. Şu anda ikinci romanımı yazmaya başladım. Umarım ikinci eserimde de beklenenin üzerinde bir sonuç çıkar ortaya.
5) Kitabınızın televizyon, tiyatro veya sinemaya uyarlanmasını ister miydiniz?
– Elbette isterdim. Tabiri caizse, bu durum kızınızın mürüvvetini görmek gibi bir şey… Her baba kızının mürüvvetini görmek ister. Bazı dizi oyuncularından da bu şekil dönüş aldığım oldu. Umarım gerçekleştiğini görmek de nasip olur.
6) Romanınızda ki karakterler arasına kendinizi dâhil ettiniz mi? Sizden de bir parça olduğunu düşündüğünüz karakter var mı?
– Aslında her Türk genci kendini bu eserde bulabilir. Türklük ve İslam uğruna ruhları Şad olmuş Erleri göreceksiniz. Bu bağlamda Erşad karakteri sadece pusat ile değil kalem ile de mücadele vermektedir. Bir elinde kılıç bir elinde kalem olan bir Türk Kağanı düşünün. Ben de kendimi kalem ile verilen mücadele noktasında Erşad karakteri ile özdeştiririm. Bu özdeştirme gayret anlamındadır. Yoksa asla yeterlilik anlamında değildir.
7) En son okuduğunuz kitap nedir ve neden o kitabı tercih ettiniz?
– Yaşar Demir hocanın kaleme aldığı “Selçuklular” isimli kitabı okudum. Çünkü Türk tarihini yani tarihimi okumayı seviyorum. Okumazsak unuturuz, geçmişini bilmeyen geleceğini inşa edemez. Türk tarihi içerisinde de Selçuklu Devleti’nin bende özel yeri vardır. Hem ismim hem kullandığım çift başlı logo, hayranı olduğum devletten gelmektedir.