Theodore Roethke
Son yıllarda daha çok Bipolar Bozukluk adıyla anılan Manik- Depresifi yoğun bir şekilde yaşayan insanların kendilerini, kendilerince, iyi hissettikleri dönemlerde normal ile kurmaya çalıştıkları ve sağlam olması için harcadıkları diyalog çabası, onların yaratıcılıklarını yerle yeksan eder.
Şizoanaliz şöyle dursun, psiknalizi bile bünyesine almamakta inatlaşan, insanları ya İlaç Deposu ya da Klinik psikologlardan medet ummaları gereken biçareler olarak görerek psikoterapiye, istemeyerek yer ayıran psikiyatri, bu soruna, asırlardır, kendisine, kendisini yok saymadan alternatifler getiren söz konusu anlayışları kabul eder görünse de, kabulünü pratiğe dökemediği için çözüm bulmakta zorlanmıştır ve zorlanma mesaisini sürdürmektedir.
Psikiyatrinin bile isteye olgunlaştırdığı bu sorun, birçok, kalburüstü, aynı zamanda Manik- Depresif rahatsızlık yaşayan insanın yanlış anlaşılmasına neden olmuştur.
Theodore Roethke yanlış anlaşılan imzalardandır.
Roethke, Manik döneminde kaleme aldığı etkili, kabına sığmayan dizeler sayesinde el üstünde tutulurken, depresyon etkisinde yazdığı yeknesaklığın hâkim olduğu şiirler dolayısıyla itibar kaybı yaşamıştır.
Daha çok erkek şairlerle dostane ilişkiler kurmasının arkasında, babasının boşluğunu doldurma gayreti vardır.
Bu şairlerden Dylan Thomas aracılığıyla, William Butler Yeats özelinde, İrlanda edebiyatıyla canciğer kuzu sarması olmuştur.
Şiirlerinde adını sıklıkla andığı hatta bir şiirini ithaf ettiği Yeats’in peotikasıyla gerçekleştirdiği sıcak temas, ısısını artırmakta gecikmeyecektir çünkü Roethke, bünyesinde; Samuel Taylor Coleridge, John Donne gibi isimlerin bulundukları gelenekle bağlantısını, onun sayesinde kurmuştur.
Bu geleneğin tabiat anayı içselleştirerek romantik bir yörünge çizmesiyle, yörüngeye ve onun geçtiği yerlere mistisizmi nakışlayan Roethke, babasının bıraktığı boşluğu, erkekegemen söylemin kodlarını çözerek doldurduğunun ayırdına varmıştır.
Erkekegemen söylemin kodlarını çözerken babasını, baba figürünü anlama ve ardından sorgulama alanı açan şair, bu alandan annesi ve kız kardeşi üzerinden anne ve kadın figürüne seslenebilmiştir. Seslendiği yer, tabiat ananın romantik söylemin izi takip edilerek içselleştirildiği yer olduğu için Roethke, ataerkillik kadar anaerkilliğe de mesafeli olduğunu gözler önüne serebilmiştir.
Şiirlerinde, kendinden öncekiler gibi hikâye formunu kullanan Roethke’nin dizelerinden, yine onların eserlerinde olduğu gibi, noktürn melodileri duyulabilmiştir.
Claude Debussy’nin dallandırıp budaklandırdığı bir tür olan, sessizliği ve ona davetiye çıkaran çöküntüyü sembolize eden noktürn nağmeleri okura, Roethke’nin depresif boyutunun anahtarını, yanında kilidiyle vermiştir.
Noktürn, âniden kopabilecek fırtınanın da habercisi olduğu için okur, depresif boyutla karşılaştığı yerin, Manik kasırgalara da ev sahipliğini üstlenebileceğini tahmin edebilmiştir.
Bu aşamalardan, hariçten gazel okumayarak geçen okur, Roethke normal olmak için kendisini zorlarken onu zorlama ve zorlanmalarıyla bir başına bırakmamıştır.
Theodore Roethke’nin poetikası, kendisini günbegün güdükleştiren psikiyatrinin içeriden çuvaldızlanmasının önünü açması bağlamında önemli hatta kıymetli bir yerde durmaktadır.
Roethke ve onun gibi isimlerin huzur içinde uyumaları için; psikiyatrinin; tersinden silkelenmesi, kendi yakasından düşürülmesi, klinik bir vaka olduğunun ifşa edilmesi gerekmektedir. Aksi hâlde geriye sızlayan kemik, hegemonyasını ilan eden normal ve standart kalacaktır.