Su ve bilim
İnsanların ve diğer tüm canlıların varlığını sürdürebilmesi bakımından su vazgeçilmez ve çok kıymetli, büyük bir nimettir.
Su yoksa canlılık ve hayat yoktur.
Malum küresel ısınma ile birlikte mevsimler değişiklik göstermeye başladı.
Hatta herkesin farkettiği gibi, bazı mevsimler kayboldu sanki.
Eskiden dört mevsim vardı:
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış.
Artık maalesef bahar aylarını yaşayamaz duruma geldik.
Bir defasında Hz. Peygamber (S.A.V.) Sa’d’e uğradı. Sa’d bu esnada abdest alıyordu. Resulullah (S.A.V.), (onun suyu aşırı kullandığını görünce); “Bu israf nedir?” diye sordu. Sa’d de, “Abdestte de israf olur mu?” dediğinde Hz. Peygamber (S.A.V.) de “Evet, hatta akmakta olan bir nehirde abdest alsan bile…” şeklinde cevap verdi (İbn Mace, Taharet, 48.).
İşte biz böyle bir Peygamber(S.A.V.)’in ümmetiyiz…
Suyun geleceğimizi tehdit etmemesi ve gelecek nesillere güzel bir miras bırakabilmemiz için herkesin israftan kaçınması gerekiyor.
Ayrıca israf ettiğimizde tüm kulların hakkına girmiş olduğumuzu, hatta gelecek nesillerin kul haklarına bile girmiş olabileceğimizi de unutmayalım.
Özellikle dişlerimizi fırçalarken muslukları mutlaka kapatalım.
İDDALAR BÜYÜK VE ÜRKÜTÜCÜ BOYUTTA
İddialara göre dünyanın en zengin adamı kabul edilen ve dünyanın en zengin ülkesinde yaşayan şahıs uzaya üs kurmuş ve yeryüzünden şimdiye kadar gönderilen tüm uyduları ve yüksek irtifada uçan uçakları tehdit edecek şekilde çok sayıda yeni uydu yerleştirmiş. Bir başka dünyaca zengin de, Güneş’in Dünya’ya gerekli ısı ve ışığını kesecek iyonize bir perde sistemi kurma çabasındaymış. Böylelikle güneş ışınlarının etkileri ile oynadığı yönünde bir iddia söz konusu; istediği zaman etkiyi artırıyor, istediği zaman azaltıyormuş Güneş’ten gelen ışınların şiddetini.
Bu iyonize perde sistemi sayesinde yaptıkları deneyler ile aynı anda bulunduğu ülkede 300 orman yangınını çıkarabildiği iddaları da çıkan haberler arasında. Yani fısıltı gazeteleri vızır vızır çalışıyor…
Yani mevsimler ile oynama ve tüm insanlığın varlığını tehdit etme boyutunda iddialar ve çıkan haberler var…
Şimdilik iddia boyuttunda olduğunu söyleyeyim…
“Komple teorisi bunlar Hoca hanım” diyenler de çıkabilir…
Öyle bile olsa iddialar ve söylentiler varsa, değerlendirmek ve doğrulandığı taktirde de tedbir almak lazım. İddia boyutunda olması, böyle çalışmalar olmadığı anlamı da taşımaz…
PEKİ YA GERÇEKSE…
ÇÖZÜM TABİ Kİ BİLİM
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz “İlim Çin’de de olsa gidip öğrenin” buyurmuştur.
Bizim üzerimize düşen görevler elbette çok fazla.
Ebeveynleri olarak çocuklarımızı çağımıza uygun mesleklere yönlendirmek, bilimin ışığında eğitim almaları yönünde onlara rehberlik etmek, gerekli özgüveni kazanmalarını sağlamak ve onları bu doğrultuda motive etmek gerekiyor.
BİLİM VE SANAT MERKEZLERİNİN ÖNEMİ VE DEĞERİ ÇOK BÜYÜK
Bilim ve sanat merkezinde görevli bir doktoralı matematik öğretmeni olarak velilerimize şu tavsiyede bulunmak istiyorum:
Bilsem tablet sınavına (genel tarama sınavına) girmeleri yönünde sınıf öğretmenlerinin önerdikleri çocuklarının mutlaka tablet sınavına girmesini sağlasınlar…
Bilsem okullarının eleştirilecek yönleri elbette vardır, her kurumda olabileceği gibi. Eleştiri olmazsa, bilimsellik ve gelişim ileri boyutlara taşınamaz.
Eleştire eleştire, aksaklıkları eksiklikleri gidere gidere, yanlışları düzelte düzelte gelecek nesillere daha güzel bilim ve sanat merkezleri bırakmak için çalışacağız.
Eleştiri hakkımızı da sonuna kadar, sistemsel hatalar düzelene kadar, liyakat sistemi işlevlik kazanana kadar elbette kullacağız… Ama bunlar ayrı konular.
Sorgulama sistemi, gelişmiş sistemlerde olmazsa olmazlar arasındadır.
Fakat Bilsem okullarında verilen bilimsel eğitimler çok değerli ve çok kıymetli. Bu konunun altını bir kez daha çok kalın çizgiler ile çizmek istiyorum…
Geleceğin meslekleri ancak temeli sağlam bir bilimsel eğitim ile mümkün olacaktır.
Bilsem okulları da etkinlik ve proje tabanlı yapısıyla bilimsel süreci öğrencilere özümseterek vermektedir.
Öğrenciler bilimsel süreci takip ettikleri bir programa tabidir.
Bu programın ana hedefi, kimsenin yardımı olmadan Bilsem öğrencisinin tek başına bir bilimsel çalışmayı başlatıp bilimsel süreci takip edip özgün ve akademik bir ürün ortaya koyabilmesini sağlamaktır.
Artık ülkeler arasında tüm mücadele sahaları teknolojiye dayalı olduğu için, bilim ve teknoloji yönünde sürekli, canla başla çalışmalar yapmak zorundayız.
Gelecek nesillerimizi bilimsel ve teknolojik eğitimlerden asla mahrum bırakmayalım.
Çocuklarımızın geleceğin mesleklerine yönelmesini ve bu istikamette eğitimler almalarını mutlaka teşvik edelim.
Geleceğimiz için su kaynaklarımız da, bilimsel gelişimimiz de çok kıymetli.
Değerlerini bilelim ve her ikisinin de önemini kavrayalım.
Yoksa elin oğlu zenginliği ele geçirdiği gibi, bilimi de tek başına ele geçirirse, bize git öteeee der…
Bizlere asla yaşam hakkı tanımaz…
Dr. Meryem ÇILDIR