Sözde çekişmeli özde anlaşmalı
Eskilerin sık sık kullandığı “yuvayı kurmak zor ama yıkmak kolaydır” sözü bugünlerde tam tersine döndü. Çünkü artık boşanma davaları yıllarca sürüyor! Bu konuyu gelin birlikte biraz açalım.
Boşanma davası açmak isteyen bir çiftin önünde iki yol vardır. Bunlardan ilki tarafların velayet, nafaka, mal varlıkları, tazminatlar, altınlar gibi aile hukukunu ilgilendiren tüm konularda bir anlaşmaya vararak protokol hazırlamaları ve bunu mahkemenin onayına sunarak anlaşmalı boşanma davası açmalarıdır.
Bir diğeri ise bu anlaşmaya varamayanların başvurduğu çekişmeli boşanma davalarıdır ki bunlarda taraflar karşılıklı taleplerini mahkemeye dilekçeyle sunar, tanıklarını dinletir, delillerini gösterir, çocuklarla ilgili pedagog raporu aldırılır, ev ortamları ziyaret edilir ve nihayetinde mahkeme oluşan kanaate göre bir karar verir. Ancak bu davalar da mahkemelerin yoğunluğu, uzak duruşma tarihleri, üst mahkemelerden dosyaların çok geç dönmesi gibi sebeplerle yıllar boyu sürer, taraflar hayatlarına devam etme şansı yakalayamaz. Bu nedenle hukukçular genellikle bir dosya önlerine geldiğinde öncelikle anlaşmalı boşanmayı mümkün kılabilmek için çabalar. Fakat anlaşmalı boşanma için tek bir şart vardır..
1 Yıl Evli Kalmış Olma
Kanunun anlaşmalı boşanma davalarında öngördüğü tek şart tarafların bir yıl evli kalmış olmasıdır. Bu şartı sağlayan çiftler, tüm hususlarda anlaşmaya vardıklarını gösterir bir protokol düzenleyerek mahkemeye sunar, mahkeme de bu şartlarda bir hukuka aykırılık yoksa kararını anlaşılan hususlar doğrultusunda verir. Hukuka aykırılık dememizin sebebi tarafların protokole yazdığı her maddenin onaylanmak zorunda olmadığını belirtmek istememiz. Örneğin taraflar protokole yasa dışı, ne anlama geldiği belirsiz veya doğrudan insan onuruna aykırı maddeler eklemişse, bunlar elbette mahkeme kararına eklenmeyecek ve onaylanmayacaktır.
Peki 1 Yılı Dolmayanlar Ne Yapabilir?
Anlaşmalı boşanmalara getirilen bu şartın altında, tarafların evlilik birliğini korumak ve bunu bozarken acele etmesini önleme yatıyor. Ne var ki yaşanan bazı hadiseler sonrasında ortak yaşamı devam ettirmek taraflardan beklenilemez hale gelebilir. Böyle bir durumda, her hususta anlaşan taraflar yine de çekişmeli dava açıp yıllarca uğraşmak zorunda mı? Üstelik medyada henüz yeni evlenen ünlülerin ilk celsede boşandıklarını gören vatandaşlar sık sık bu soruyu bizlere yöneltiyor. Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır.
Böyle bir durumda izlenecek en kestirme yol, bir tarafın hazırlayacağı dilekçe ile boşanma gerekçe ve taleplerini belirten çekişmeli boşanma davası açmasıyla başlıyor. Diğer eş de aynı şeyleri yaparak kendisine karşı açılan davayı ve bu talepleri kabul ettiğini belirten dilekçeyi mahkemeye sunuyor. Akabinde verilen ilk duruşma gününde tüm hususlarda anlaşan taraflar tanıklarını da hazır etmişse, mahkeme yeni bir duruşma günü tayin etmeksizin ilk celsede kararını veriyor. Yani böylece, aslında çekişmeli boşanma davası olarak açılmış olan dava bir nevi anlaşmalı boşanma haline gelmiş oluyor.
Kısaca aktarmaya çalıştığımız bu hususlar her ne kadar basit gibi gözükse de oldukça karmaşık pek çok prosedür barındırmakta. Üstelik belirtmek gerekir ki bu süreçte yapılacak bir hata sebebiyle boşanma davası reddedilirse, tekrar aynı gerekçeyle üç yıl içinde yeni bir dava kanunen açılamayacağı için daha büyük mağduriyetlerin yaşanması mümkün. Bu nedenle, boşanma sürecinde mutlaka hukuki bir yardımın alınmasının gerektiğini hatırlamakta fayda görmekteyiz.