SOYLU-PEKER DERİN TEMİZLİK
Sedat Peker’in Dubai üzerinden yayınladığı 7. videonun ardından, zaten puslu olan hava biraz daha puslanmış gibi görünüyor. Hedef Süleyman Soylu üzerinden devlet gibi görünüyor. Ancak birçok ezber bozulacak gibi durmaktadır. Makalenin başında belirtmek isterim ki; şahsen bu kavgada Devletimin Yanındayım. İsimlere bağımlılığım yoktur çünkü isimler geçici Devlet Bakidir. Ta ki kıyamete kadar. Yazılarımı da bu düstur üzere yazmaya çabalarım.
Soylu ve Peker arasında devam eden kavgada, Peker yayınladığı 7. video ile birlikte ilginç bazı iddialarda bulundu. Gazeteci Uğur Mumcu Suikasti’nin faili olarak direk Mehmet Ağar’ı gösterdi. Hatta Ağar’ın, emniyet genel müdür olduğu zaman Türkiye’deki uyuşturucu trafiğini yönettiğini ve bunları para için yaptığını iddiasına ekledi. Doğrudur yanlıştır bilemem. Bunun kararını verecek olan YARGI’dır.
5 Nisan 2021’de (tarihe dikkat) devam eden ANKARA JİTEM davası olarak adlandırılan davayı istinaf mahkemesi, aralarında Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in olduğu 19 sanığın, 18 faili meçhul cinayetten yeniden yargılanmasına karar verdi. İşin ilginç tarafı 5 Nisan’da bu kadar gündem olmayan karar, tam 47 gün sonra yani 23 Mayıs 2021’de yeni habermiş gibi ajanslarda son dakika geçmeye başladı. Buradan olayların 5 Nisan’da başladığını varsayabiliriz. Ve ülkemizde medyanın güvenirliği konusunu daha sonra tartışmaya açabiliriz.
Buraya kadar olan kısmı zaten biliyorsunuz diye tahmin ediyorum.
Yaşanan olayları meşhur Susurluk davasına benzetiyorum. Zira o dönemde iz bırakan ve Devlet-Mafya-Siyaset üçgeninde gelişen olaylar zinciri neredeyse birebir benzerlik gösteriyor. Çok ilginç bir dönemden geçiyoruz. Sanırım birçok ezber bozulacak. Bu konuda üçgen Siyaset-Mafya-Medya şeklinde konumlandırılmış gibi.
Sedat Peker’in Dubai‘den yayın yapması, Dubai ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşması olmadığı için manidardır. Zira 15 Temmuz işgal girişiminde aktif olarak kullanıldığı iddia edilen Dubai bölgesi, aramızın iyi olmadığı Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) bağlı bir emirliktir. CIA ve MOSSAD‘ın aktif olarak bölgede rol alması aklımızda soru işaretleri bırakacak türdendir. Hatta 15 Temmuz’da Dubai’ye kaçmak üzere yakalanan generalleri ve fetöcüleri düşününce Dubai konusunda pozitif bir çıkarım yapmak zorlaşıyor. Bu doğrultuda bakınca Sedat Peker’in durumu kendisi için biraz daha çıkmaza sürükleniyor. Bir de çektiği videolarda ‘devlete zeval gelmesin diye yapıyorum’ deyip ardından devlete parmak sallar gibi Dubai’den yayın yapması oldukça garip geliyor bana. Türkiye karşıtı bazı hücrelerin Dubai’de CIA ve MOSSAD tarafından korunmasının da bu konuyla yan yana değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dubai meselesinin eninde sonunda bağlanacağı yer Muhammed Dahlan‘dır. Ülkemizde Dahlan, 15 Temmuz’a destek vermesi ile biliniyor.
Medya konusunda da olaya ismi karışan ve iki tarafla da samimiyeti bulunan Hadi ÖZIŞIK ile Süleyman ÖZIŞIK kardeşlerin İstanbul’daki ofislerine baskın yapıldı. İstanbul Siber Suçlarla Mücadele biriminin yaptığı baskında dijital malzemelere el konulduğu verilen bilgiler arasında. Tabi bu işin medya kısmının nereye uzanacağını gelişmeler bize gösterecek.
Burada Süleyman Soylu’ya da bir eleştiri getirmek isterim. Bakan Soylu’nun temsil ettiği kurum olan İç İşleri Bakanlığı bir devlet kurumudur. Devlet kurumu organize suç örgütü değildir. Başındaki kişide sokaktan herhangi biri değildir haliyle. TRT’ye verdiği mülakatta Süleyman Soylu’nun kullandığı dil, Bakan seviyesinde birine yakışmayacak türdendi. Karşınızdaki insan sizin tabiriniz ile MAFYA bile olsa temsil ettiğiniz kuruma yakışır şekilde cevap vermenizi beklemek, tüm TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ vatandaşlarının hakkıdır. Bazı kesimlerce kullandığınız dil takdir edilmiş olsa da, bu konuda gerekli düzeltmeyi yapacağınızı temenni etmekteyim. Kolombiya’dan gelecek uyuşturucunun burada kimler tarafından karşılanacağının açıklanmamasını da manidar buluyorum.
Şimdi algınızı başka yöne çekmek isterim…
Bahsi geçen iddiaları doğru-yanlış, haklı-haksız şeklinde değerlendirmeyi uygun bulmuyorum. Tek bir tarafım varsa o da Devlet’in tarafında olduğumdur.
Bu kavgada kazanan tarafın devletimiz olacağını düşünüyorum. Hatta bu kavgayı başlatanda devlettir belki. Ve devlet kendi içinde kümelenmiş örgütsel yapılardan kurtulmaya çalışıyor olabilir. Zannetmeyin ki devlet içinde sadece Fetullahçı Terör Örgütü vardı. Eğer FETÖ bu kadar girebildiyse artıklarını da başka isimler ile örgütlemiş veya benzer örgütlenmeler ortaya çıkmış olabilir. Bunlardan bir tanesi de PELİKAN ismi verilen, devlet içinde devlet olmaya çalışan bir oluşumdur.
Saygı değer bir hocam bu günler için yıllar önce şöyle demişti. ‘Milli sanılanın HAİN, HAİN sanılanın MİLLİ olduğunu anlayacağımız, ezberlerin bozulacağı günler geliyor’. Sanırım o günler geldi.
Tekrar etmekte fayda görüyorum. Yaşanan tüm gelişmelerin sonunda kazanan taraf DEVLETİMİZ olacaktır. Hem de içindeki tüm örgütleri temizlemiş halde.
Devletimize Güvenin!
Dip Not: Bu yazıda ismi geçen kişilerle uzaktan yakından herhangi bir bağım bulunmamaktadır. Yazının içeriğinin sorumluluğu tamamen kendime aittir. Ben de tüm vatandaşlarımız gibi hakkın yerini bulması taraftarıyım.