Skolyozda dikkat edilmesi gerekenler
1-30 Haziran Skolyoz Farkındalık Ayı kapsamında Aktif Hayat Tıp Merkezi’nde görevli Uzman Fizyoterapist Osmancan Takmaklı ile skolyozun gelişimi ve tedavi yöntemleri hakkında konuştuk.
HIDIRCAN KAYA
1-30 Haziran Skolyoz Farkındalık Ayı kapsamında Aktif Hayat Tıp Merkezi’nde görevli Uzman Fizyoterapist Osmancan Takmaklı ile skolyoz nedir, nasıl gelişir, tedavi yöntemleri gibi konuları konuştuk. Skolyozun tanımını yapan Fizyoterapist Takmaklı, “Skolyoz, Yunanca’dan dilimize girmiş “çarpık ya da kavisli” anlamına gelen “Scolio” kelimesinden türetilen bir omurga rahatsızlığıdır. En basit tanımıyla omurganın normal dikey çizgisinden sapması olarak tanımlanabilir. Ancak bu sapma tek eksenli bir bozulma değildir. Omurgamızı meydana getiren omurların 3 farklı eksendeki duruş açılarının bozulması skolyozu 3 boyutlu bir deformasyon haline getirmektedir. Bu deformasyon ileri seviye hastalarda dışarıdan rahatlıkla görülebilmektedir. Derecelendirmesini yapabilmek için ise ayakta çekilen radyografilere başvurulmaktadır. Ölçümlerde “Cobb” açısı 10 derece ve üzerinde bulunan eğrilikler skolyoz olarak tanımlanmaktadır” dedi.
NASIL GELİŞİR?
Skolyozun ortaya çıkışının temel olarak yapısal ve yapısal olmayan şeklinde iki gruba ayrılmakta olduğunu ifade eden Takmaklı, “Yapısal olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan skolyoz esnek ve düzeltilebilir olarak tanımlanmaktadır. Geçici postural bozukluklar, ağrılı durumlar ve psikolojik kökenli olabilmektedir. Asimetrik sportif faaliyetler yapmak, her zaman aynı tarafta ağırlık taşımak, günlük aktiviteler sırasında aynı ekstremiteyi kullanmak, aynı tarafa yönelerek uyuma alışkanlığı, asimetrik oturma yapısal olmayan skolyoz nedenleri arasında gösterilebilir. Yapısal skolyozda ise spinal eğrilik omurga patolojileri ile ilişkili olup, spinal kolon ve destek yapılarda bozukluk vardır, sabit yapıdadır, esnek değildir. Yapısal skolyozda eğriliğe eşlik eden omurların rotasyonu hasta öne eğilme pozisyonunda iken omurga asimetrisi olarak veya yana eğilme grafilerinde asimetri olarak kendini gösterir. Yapılan çalışmalarda skolyoza neden olan tüm faktörler ne yazık ki henüz bulunamamıştır. Bu yüzden karşılan vakaların %90 a yakını idiyopatik yani sebebi bilinmeyen skolyoz olarak değerlendirilmektedir” şeklinde konuştu.
SKOLYOZ HASTALIĞINDA NELERE DİKKAT EDİLMESİ GEREKİR?
Skolyoz hastalığında dikkat edilmesi gereken konulara dikkat çeken Takmaklı, “Skolyoz gelişen hastalarda özellikle ilerlemiş vakalarda omurga yapısının değişmesiyle göğüs kafesinin daralması ve iç organların yapı ve işleyişinde bozulmalar olabileceği göz önünde bulundurmalıdır. Skolyozla birlikte birçok ikincil hasarın oluşabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Özellikle egzersizle tedavinin tercih edildiği durumlarda eğrilik yönleri ve açıları çok iyi hesaplanarak kişiye özel bir egzersiz programıyla ilerlenmesi bu vakalarda büyük önem taşımaktadır. Hastaya özel hazırlanmayan programlar tedavi etmek bir yana hastalığın ilerlemesine sebep olabilmektedir. Örneğin; çoğunlukla postur bozukluklarında tavsiye edilen yüzmenin 10-19 yaş bireylerde gövde asimetrisini ve kamburluğu artırdığına dair çalışmalar ortaya konmuştur. Yine başka bir çalışmada yaşamın ilk yıllarında ısıtılmış havuzlarda yüzen çocuklarda ergenlik döneminde skolyoz görülme ihtimalinin arttığından bahsedilmektedir. Bu sebeplerden her hastalıkta olduğu gibi skolyozda da hasta değil hasta vardır anlayışıyla yaklaşmak ve kişiye özel bir tedavi planlamak gerekmektedir. Bir başka dikkat edilmesi gereken konu ise erken teşhistir. Skolyozun belirtileri arasında sırt ağrısı, yorgunluk, nefes darlığı, omuz veya kalça seviyesinde asimetri ve kamburluk sayılabilir. Bunları fark eden bireyler en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Bu sayede gerekli değerlendirmeler yapıldıktan sonra erken dönemde tedaviye başlanabilmektedir” açıklamasında bulundu.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Skolyozun tedavisinde temel olarak gözlem, egzersiz, korse, fizik tedavi modaliteleri ve cerrahinin kullanılmakta olduğunu ifade eden Takmaklı, Konservatif tedavide en sık kullanılan yöntemlerden birisinin egzersiz olduğunu söyledi. Takmaklı, “Egzersizle omurga esnekliğini artırmak skolyozla birlikte anatomik yapıda meydana gelen dejenerasyonları ortadan kaldırmak amaçlanmaktadır. Günümüzde dünyada fizyoterapistler tarafından eğriliğin ilerleyişinin durdurulması, eğrilik açısının azaltılması, kozmetik görünümün iyileştirilmesi, korsenin yan etkilerinden korunulması ve erişkin bireylerde ağrı tedavisi için çeşitli skolyoza özel egzersiz yaklaşımları uygulanmaktadır. Günümüzde sıklıkla kullanılmaya başlanan Üç boyutlu Schroth skolyoz rehabilitasyonu, fizyoterapist supervizörlüğünde düzeltme paternleriyle kombine bireysel egzersiz programlarından oluşur. Asimetrik postürün düzeltilmesinin uyarılması ve hastanın günlük yaşam aktivitelerinde de doğru postürü sürdürmesini sağlamak hedeflenir. Bireysel egzersizlerin yanı sıra, fizyoterapist tarafından uygulanan özel tekniklerde methodun içinde yer almaktadır. Fizyoterapist, hastalara düzeltme teknikleri için gerekli dış uyarıları sağlar, ayna yardımıyla da geri dönüt sağlanmaya çalışılır” dedi.
YAŞAM KALİTESİNİ NASIL ETKİLER?
Yaşam kalitesini etkileyebileceğini sözlerine ekleyen Osmancan Takmaklı, “Skolyozun ilk evrelerden itibaren ağrıyla birlikte seyredebildiği hatta hastaların bu yakınmayla kliniğe başvurması gözlenen bir durumdur. Omurga eğriliğinin daha ileri seviyelerde olduğu durumlarda göğüs kafesindeki deformasyondan dolayı akciğer kapasitesinde azalma bile görülebilmektedir. Durum böyleyken skolyoz yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen rahatsızlıklardan biridir. Hastalarda açığa çıkardığı fizyolojik ve anatomik problemler bir yana, kozmetik problemler hastaların günlük yaşamını büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Omurga eğriliğinde dolayı omuz yüksekliklerinde eşitsizlikler, kalça ve bacak asimetrileri olan hastalar hem günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmekte zorlanmakta hem de kozmetik olarak posturlerinden memnun olmadıkları için bu durum yanında psikolojik problemleri de yanında getirebilmektedir. Dolayısıyla skolyoz yaşam kalitesini derinden etkilemektedir” ifadelerini kullandı.