Seni Leylekler Getirdi Yavrum
Son yılların en karlı kışının soğuk ve yağışlı günlerinin, güneşli,yemyeşil çiçek kokularının yayılmaya başladığı bahara az kala evrildiği bu günlerde gökyüzünden katar katar gelen göçmen kuşlara takıldı bir ara gözüm.
Günümüzde aşıklık ozanlık geleneğinin önde isimlerinden biri,üstat Musa Eroğlu’nun yıllardan beri çok beğenerek dinlediğim Telli Turnam türküsü eşlinde çok güzel bir yazıyı bu atmoseferde okuyuverdim bir anda ilgiyle.Sizlerle paylaşayım istedim….
Annenin yeni bir bebeği dünyaya getirmesi evin diğer küçük çocukları için hep şaşırtıcı olur.
Kendi bebekliklerini hatırlayamadıkları için bu sürekli ağlayan, mama bekleyen, özel ilgi isteyen yeni varlığın nereden ortaya çıktığı, en çok sordukları sorulardan biridir.
Bebeği leyleklerin getirdiği hikâyesinin kökeni Kuzey Avrupa’ya, İskandinavya’ya kadar gidiyor.
Yakın zamanlara kadar doğumlar evlerde yapıldığından, annelerin diğer küçük çocuklarına yeni gelen bebeğin nasıl ortaya çıktığını bir şekilde izah etmeye çalışmaları anlaşılabilir ama leyleğin bu işle ilgisi nedir?
Göçmen kuşlardan olan leylek, yaşam tarzı ile insanların daima ilgisini çekmiştir.
Kuşlara göre uzun sayılabilecek yetmiş yıllık ömürlerinde, her sene aynı yuvaya dönmeleri, insanlara yakın olarak evlerin bacalarında yuva yapmaları, tek eşli yaşamları, yavrularını yuvada uzun süre itinayla beslemeleri, genç yetişkin leyleklerin ailenin dermansız yaşlı bireyleri ile ilgilenmeleri, onlara yiyecek temin etmeleri ve korumaları insanlarda saygı uyandırmıştır.
Leylekler uysal yaradılışları nedeniyle de insanlara kolayca
alışabilirler. Bazı ülkelerde insanlar uğur getirdiklerine inandıklarından, leylekleri çekmek ve bacaları üstüne yuva yapmalarını kolaylaştırmak için damlarına kazıklar üzerinde tekerlekler koyarlar.
Anadolu’da güneyden, Arabistan yönünden geldiği için ‘hacı leylek’ diye nitelendirilen, doğum yapılan evin bacasında oturan bu saygın kuş, yeni doğan bebeğin nasıl geldiğinin çocuklara en şirin şekilde açıklanabilmesi için anneler tarafından aracı olarak seçilmiştir.
Kuzey Avrupa’da yüzyıllar boyunca popüler olan bu hikâyenin Avrupa’nın diğer yörelerine ve dünyaya yayılması Danimarkalı ünlü masal yazan HansChristian Andersen’in yazdığı masallar sayesindegerçekleşmiştir.
Leyleklerin ses telleri yeterince gelişmemiştir. Eşlerini çekmek için gagalarını tıkırdatarak, kanatlarını açıp kaparlar. Yani ‘leyleğin ömrü laklakla geçer’ ifadesi haksızdır.
Laklak denilen sesler aslında sevgi sözcükleridir.
Leyleğin bir diğer ilginç özelliği de deniz üstünden uçmaktan kaçınmasıdır. Sonbaharda Güney Afrika’ya göç eden leylekler Akdeniz’in üstünden geçmezler. Bir kolu ispanya, Cebelitarık, bir kolu da Boğazlar, Anadolu üzerinden güneye uçarlar.
Kaynak :http://www.izafet.net/threads/seni-leylekler-getirdinin-kaynagi.27014/