‘Sarı Pelerinli Kadınlar…’
“Elinde temizleme bezi olan kadın saf temizlikten ibaret değil” düşüncesiyle yola çıkan Cemile Türkmen, tamamen dayanışma üzerine kurulu bir platform yaratıyor: ‘Sarı Bezli Kadınlar’. Türkiye’nin her yerine ulaşan bu platformun tek hedefi, her ev kadını okusun.
Nesibe CÜRE
Özel bir petrol firmasında kimyager olarak çalışan Cemile Türkmen, her ev kadının kitap okuması, tiyatroya gitmesi için instagram üzerinden ismini annesinin sarı bezinden esinlenerek koyduğu bir platform yaratıyor. Evinde üretim yapan kadınların da pazarı haline gelen Sarı Bezli Kadınlar (SBK) daha 6’ıncı ayında 60 bin takipçi kazanmış durumda ve tamamen gönüllülük esası üzerine kurulmuş olan platformda Cemile Türkmen tek başına çabalıyor. Sarı bezler Cemile Türkmen’le sarı pelerine dönüşüyor. SBK’nın hızlı büyüyüşü ve Türkiye’nin her yerine ulaşıyor olması oldukça ilgi çekici ve güzel bir tablo. Bu güzelliği daha da açmak için Cemile Hanım ile bir araya geldik ve platformun işleyişini, gelecek planlarını konuştuk. Herhangi bir sponsorla yola çıkmadığını söyleyen Türkmen; “Elinde her temizleme bezi olan kadın saf temizlikten ibaret değil. Bu kadınlar üretim de yapıyor evlerinde ama yeterli pazarı yok. Kitap da okumak istiyor ama kitap okumak için bütçesini en sona ayırıyor. Tiyatroya gitmek istiyor o en sonunda sonuna kalıyor. Bunlara bir platform oluşturmak istedim. Kargosunu da bizim ödediğimiz ücretsiz kitaplar veriyoruz. Tiyatrolar için ben mail atıyorum, onlar davetiye gönderiyorlar. Aslında tamamen amatör ilerleyen bir durum bu fakat kadınlar için bir şey yapmak isteyen herkesin buluştuğu bir nokta haline geldi. Herhangi bir sponsor ile girmedim bu yola. İlk başladığımızda yazar bir arkadaşım kendi kitaplarını imzalayıp hediye etti. Sonrasında ben kendim kitaplar alıp vermeye başladım. Tabi kısıtlı bir bütçeyle yapıyorsunuz bunu da. Baktık kulaktan kulağa yayılıyor, takipçiler çoğalıyor artık benim aldığım kitaplar yetmez hale geldi. Sonra ben yazarlara ve tiyatrolara yazmaya başladım. Şimdiye kadar kimse reddetmedi” dedi.
ANAHTAR KELİME: SAMİMİYET
Kitapları çekilişle dağıttıklarını söyleyen Türkmen; “Çok katılım oluyor, mecburen çekiliş yaparak kitapları hediye ediyoruz. Bu kadar katılım olması mutlu edici. Yazarların, yayınevlerinin bana söyledikleri şey “samimiyet”. Gerçekten kitap okunsun diye bir şey yapıyoruz. İster takip etsinler ister etmesinler. Reklam, sponsor derdinde de değilim. Tek isteğim kitap okunsun, okuyan bireyler olsun, ufuklar genişlesin.
Sponsorluk için teklifler geliyor tabi, ben kendi adıma el emeği ile yapılan hiçbir şeyden ücret istemem. Reklamınızı yaparım diyorum ama ücret almıyorum. O kadar alışmış ki insanlar ücretle reklamlarının yapılmasına, patik ören bir kadın reklamımı yapar mısınız şu kadar ücret ödeyeceğim dedi. Reklamınızı yaparım ama ücrete gerek yok diyorum. O zaman da şöyle bir şey oluyor, sizin logonuzu içeren bir şeyler yapıp yollayalım, onları kadınlara hediye edin diyorlar. Tamamen imece usulü. İstanbul’da bir kadının yaptığı kolye, şuan Erzurum’daki kadının boynunda. Hiçbir ücret ödemeden alıyor.”
İKİNCİ EL KİTAP KARDEŞLİĞİ
“İki aydan beri köy okulları keşfettiler ama yetmiyor kitaplar. Şöyle bir fikir sundum ben de, ikinci el kitap kardeşliği yapalım. İki ay oldu bunu yapalı, ben hiç dokunmuyorum arada yokum, sadece bana söylenen kitapları taleplere göre dağıtıyorum. Alanlar bana haber veriyor, o ona yolluyor o ona derken 56 tane okula kitap gitmiş. Diyarbakır’da üç genç arkadaş her mahalleye bir kütüphane yapmak istiyorlarmış. Onlar yazdılar, son bir buçuk ayda 400’e yakın kitap gitmiş.Tam imece usulü gidiyor.”
“ACAYİP BİR YERE GİDİYORUZ”
Büyüyeceğini düşünüyordum ama şu zamanda değil diyerek şaşkınlığını dile getiren Türkmen; “Bu raddeye bir buçuk- iki sene sonra geliriz diye planlıyordum. 4 ayın sonunda hiç düşünmemiştim. İyi bir yere gittiğinin farkındayım. Çünkü gerçekten tüm kadınların –sarı bezli- dediğimiz kadınların çabası çok fazla. Bir arkadaş kitap yazmış, İngilizce. Sordu bana dağıtabilir misin diye. Çekilişini yaptık, Hakkari’de biri çıktı. Önyargı çok acayip bir şey, ben diyorum ki Hakkari’de İngilizce kitabı ne yapacak. Şöyle mesaj attım, “Kitap İngilizce, eğer sizi zorlayacak olursa sözlük yollamamı ister misiniz”. Kız bana “Hiç gerek yok, ben Boston’da okudum ama şehrim için bir şeyler yapmak istiyorum. Onun için 2 yıldır buradayım, bu kitap bana çok iyi gelecek” dedi. Ben tabi şaşırdım, dedim ya önyargı acayip. Kıza gönderdim, kız da Hakkari’de o dağlarla birlikte kitabı çekip atmış bana. Yazara yolladım, o da “ben bu kitabı yazarken hedef kitleyi bilmiyordum ama Hakkari, Yüksekova’yı da beklemiyordum” dedi. Çok acayip bir yere gidiyoruz ama güzel bir yere gidiyor” dedi.
BÖYLE BİR PLATFORM SANKİ BEKLENİYORMUŞ GİBİ, BİR ANDA BU KADAR BÜYÜMESİNİN AÇIKLAMASI NE SİZCE?
İnsanlar bence kâr amacı olmadığını anlıyorlar. Kötü mesajlar gelmiyor mu, 100 iyi mesaj geliyorsa, 1 tane kötü geliyor. O da “neden sarı bez diyerek aşağılıyorsunuz”, bu beklediğim bir şeydi zaten. Ben de onlara şunu söylüyorum; “sayfayı incelerseniz o kadınları aşağıladığımızı değil, o kadınların da birey olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.” Ben de sarı bez kullanıyorum, annem de ev hanımıydı zaten onun sayesinde bu isim ortaya çıktı. Şu cümleyle büyüdüm “Anne, artık şu sarı bezini değiştir.” Sürekli evde bir sarı bez dönüp duruyordu ama baktım her yerde gerçekten sarı bez var. Aşağılamak için kullanılan bir şey asla değil.
İLERLEYEN ZAMANLARDA ŞEHİR ŞEHİR DOLAŞMAK GİBİ BİR PLANINIZ VAR MI?
Şehir şehir dolaşmak değil de hafta sonuna denk gelen seminerlere katılmak istiyorum. Şöyle bir planım var ama, her şehirde kermesler oluyor sonuçta kadınları organize edip stant alıp kendim üretilenleri satışa çıkarmak. İlk kez Silifke’de yoğurt festivalinde yaptım bunu. Bir stant kiraladım uzaktan, oraya kadınlarımızın yapmış olduğu çeşitli ürünleri gönderdim ve satıldı. Gelen para ile de Silifke’de bir okula kitap alındı. Bize gelen bir kâr yok. Aynı şekilde diğer şehirlerdeki kermesler için bunu yapmak istiyorum.