Restorasyon mu? Zulüm mü?

Restorasyon genel anlamıyla yenilenmesi mümkün olmayan tarihi kalıntıların daha fazla tahrip olmasını önlemek için yapılan onarım çalışmasıdır. Bu eserler günümüzde yanlış restorasyon sebebiyle sonsuza kadar yok olmaktadır. Milli kültür mirasımıza yapılan onarım düşmanlığı anlayışını yeniden inşa etmek üzerine kurmuştur. Sahip olmamız gereken anlayış ‘’Aşırı müdahale yerine mevcut yapının sorunlarına yönelik önlemler alınması, minimum müdahale ile orijinal yapının korunması ilkesine sadakat’’ olmalıdır. Kendi adıma popüler siyasetin zulmü olarak gördüğüm örnekler günden güne artmaktadır. Bunu popüler siyaset olarak adlandırıyorum, çünkü yeniden inşa girişimleri senelerdir meslek erbabı insanların mücadele ettiği ve yoğun tepki gösterdiği bir anlayıştır. Eserlerin tarihi kimliğinden arındırılmasının yanı sıra kalitesiz malzeme ile yapıldıkları için ömürleri, yerine yapıldıkları kalıntılar kadar bile olmayacaktır. Övgüyle bahsedilen restorasyonlarda şimdilerde eskimeye yüz tutmuş pek çok çalışma bulunmaktadır. Ancak eskimeden kast ettiğimiz şey tarihselleşme değil, bir yok oluştur. Sarıçay Köprüsü restorasyonu bunların yalnızca en güncel örneklerinden biridir. ‘’Kültür Mirasımız’’olan her eseri hakkıyla bilmenin ve araştırmanın hepimizin milli görevi olduğunu hatırlamalıyız. Girişeceğimiz her işte motivasyonumuz tarihte, umudumuz ise yarınlarda olmalıdır. Yazımı ulu önderimiz M.K. Atatürk’ün manidar sözleri ile bitirmek istiyorum. ‘’Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve geniş medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, incelemek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.’’