Ortadoğu’da güç dengeleri ‘geri döndürülemez şekilde’ değişiyor
Irak ve Afganistan’da arkasında on binlerce ölü ve enkaz bırakan ABD yönetimi, şimdi de İsrail’in sivilleri hedef alan saldırılarına ‘koşulsuz destek’ veriyor. Ancak siyaset uzmanlarına göre bu politikalar, Washington yönetiminin Ortadoğu’daki gücünü geri döndürülemez şekilde kaybettiriyor.
“İsrail devleti Yahudi insanlar için güvenli bir yer olarak kuruldu. Yeniden güvenli olması için elimizden gelen ne varsa yapacağız. Yalnız değilsiniz” ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’e koşulsuz desteğini bu sözlerle verdi. Sivillerin bulunduğu hastanenin bombalanmasının ve yüzlerce masumun öldürülmesinin üzerinden henüz 24 saat geçmeden Netanyahu ile buluştu, tarihe geçen bu kareyi verdi. Birleşmiş Milletler kararlarını yok sayan, Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak tanıyan ve sivillere yağan bombalara savaş gemileriyle destek veren ABD, son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde insani yardım için ateşkes isteyen tasarıyı da veto etti.
“Bu kısır döngüyü kırmak zorundayız”
ABD’nin kararına ilk tepki veren ülkelerden biri Türkiye oldu. Dışişleri bakanı Hakan Fidan, ABD’nin moral üstünlüğünün, bölgede inanılmaz bir şekilde zedelenmiş durumda bulunduğunu söyledi, belki de kalıcı bir kopuşun arifesinde olunduğunu belirtti. Fidan, “Bölgedeki Müslüman ülkeler, Filistin halkının bekasını teminat altına almalı, kalıcı barışın garantörleri olarak hareket etmeli. Müslüman dünyası, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devleti hayat bulana kadar cesur kararlar almalı” dedi. Fidan’ın açıklamasını destekleyen bir açıklama da Rusya’nın tanınmış siyaset uzmanı Aleksandr Dugin’den geldi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlığıyla bilinen Rus siyaset uzmanı Dugin “Bu trajik günlerde ve İsrail’in Gazze’deki Filistin hastanesini acımasızca bombalamasının ardından, Amerika’nın İslam dünyası üzerindeki kontrolünün nihai kaybı tam ve geri döndürülemezdir. Artık küreselciler Rusya, Çin ve Dünya İslamıyla aynı anda mücadele etmek zorundalar. Bu Üçüncü Dünya Savaşı değilse nedir?” açıklaması yaptı.
Peki hem Hakan Fidan’ın hem de Aleksandr Dugin’in dikkat çektiği bu durum Ortadoğu’nun geleceğini nasıl şekillendirecek?
Profesör Doktor Burak Küntay, ABD’nin, NATO müttefiki Türkiye’yi karşısına alarak terör örgütü YPG/PKK’ya tam destek vermesinin önemli kırılma noktalarından biri olduğunu söyledi.
“ABD Orta Doğu’da yıpranmadı yıkıldı”
Burak Küntay, en yakın ilişkide olduğu ülkelerin bile ABD Başkanı Joe Biden’ın son ziyaretinde kapılarını kapattığına dikkat çekti.
“İsrail’in yaptıkları başından beri kınanıyor, yanlış bulunuyor. En son burada yaşanan hadisede şöyle bir mesele var, ABD ile ilişkisi son dönemlerde çok çok iyi durumda olan Ürdün Devlet Başkanı ve Mısır Devlet Başkanı, Biden’ın yapacağı ziyaretin ikinci ayağını oluşturacak bu ziyaretlere ‘Biz bu sürece dahil olmayacağız ama Biden ile de görüşmeyeceğiz’ tepkisini ortaya koydular.
Hastane saldırısından sonra bir tepki koyuyarlar ortaya, fakat Biden buna rağmen geliyor ve İsrail’e silah desteğinde bulunuyor.
Bunu yaptığın zaman bir tarafın bu kadar yanında olduğunuzda kolay kolay dünya politikasında diğer tarafta olan Araplardan, Müslümanlardan ve diğer ülkelerden destek bulamazsınız, eşitlikçi bir hadiseyi barışa götürecek lider konumunuzu kaybedersiniz.
Sadece bu mu? ABD Başkanı Trump gitti büyükelçiliğini Kudüs’te açtı. Bu ne demek? Birleşmiş Milletler kararlarını ben tanımıyorum demek. Böyle bir hadisenin içinde moral bir liderlikten katiyen bahsedemezsiniz.Sayın Dışişleri Bakanı Fidan’a katılıyorum. Hatta katılmaktan ziyade daha da ötesinde bu hadisenin yıpranmadan da öte yıkıldığı kanaatindeyim.
İsrail’in Filistin’e katliamlarının ardından 3’üncü dünya savaşına doğru gidilebileceği tedirginliği ile bölge diken üstünde.
Dugin’in ABD’nin İslam dünyesindeki kaybına işaret ederek “ Artık küreselciler Rusya, Çin ve Dünya İslamıyla aynı anda mücadele etmek zorundalar. Bu Üçüncü Dünya Savaşı değilse nedir?” sözleri tedirginliğin temelsiz olmadığını gösteren bir açıklama olarak öne çıktı.”
“Ben bunların 3’üncü Dünya savaşına götüreceği noktasında değilim”
Profesör Küntay, dengelerin oynaklığına işaret ederek, bu durumun dışında savaş için zemin görmediğini ifade etti.
“Hamas’a baktığınız da sunni Müslüman. Hizbullah Lübnan’da faaliyet gösteren Şii Müslüman. Bugün siz bana Suudi Arabistan ile İran arasında en büyük kavga ne? deseniz Sunni-Şii çatışması . Ama bakıyorsunuz ki İsrail-Filistin meselesinde Hizbullah, İran ve Suudi Arabistan’dan daha fazla Hamas’ın yanında ancak mesele Kudüs olunca garip mi garip geliyor.
Mesele Kudüs,mesele İsrail-Filistin olunca hatta Ortadoğu olunca, burdaki dengeler bugün öyle, yarın böyle. Çin, Rusya veya şu ülkeler bu tarafta şu ülkeler bu tarafta bir durum yok.
Bunun olabilmesi bu noktada var,ama bu noktanın dışına çıktığınızda yok.
Dolayısıyla ben bunların 3’üncü Dünya savaşına götüreceği noktasında değilim. Artık bir Birleşmiş Milletler etkisinden de bahsetmek mümkün değil. “
“Son tahlilde değerler değil finansal çıkarlar hadiseyi belirler”
Profesör Küntay bölgede bundan sonraki durumun sermaye odaklı olabileceğini söyledi.
“ABD’nin Orta Doğu’daki etkinliği azalır mı? İsrail- Filistin meselesi çok sıkıntılı çok problemli bir noktada olucak. Ama maalesef görüceksiniz ki bu tansiyon düştükten sonra yine bir çok ülke, bugün ABD ve İsrail’i eleştiren bir çok ülke ABD ile saf tutuma yoluna gidecek.
Bu da aslında ABD’nin gücünden politikalarından kaynaklı değil, bu aslında İsrail-Filistin meselesinde belli üst düzey yönetim kadrolarının halk baskısıyla birşeyler yapıp onun dışında yönetsel olarak başka bir noktaya evrildiğinin de göstergesi.
ABD’nin Ortadoğu’daki etkinliği yerine Rusya ya da Çin geçer düşüncesine çok katılan biri değilim. Oradaki etkinlik maalesef sermaye olmuş durumda.
Ortadoğu’daki sermayenin akışkanlığı, yer değişmesi ülkelerin menfaaltleri ve çıkarlarını etkilemesiyle ittifaklar çok değişken bir hal alıyor. Uzun lafın kısası aslında burdaki hadise, eskisi gibi değerler üzerinden değil finans üzerinden döner bir hal almış.”