KÜLTÜRÜN VE SANATIN BAŞKENTİ BURSA
Bize yaşayarak gelen, sanki yavaş yavaş teknoloji ve hızla gelişen kent yaşamının içinde kaybolmaya yüz tutmuş, yaşamaya, yaşatılmaya çalışılan, devlet politikaları üretilen, yerel yönetim projeleri ile sahip çıkılmaya çalışılan, gönülden gönüle bir medeniyet taşıma kaygısı güden bireyler, kurumlar, oluşumlar tarafından, yüzlerce, binlerce yıllık mirasımızı anlatmaya nereden başlamalı diyerek oturduğumuzda klavyenin başına, aklımıza gelenleri yetiştirememekten korktu parmaklarımız.
Düşünler arasında birbirine hızla geçişler yaptı zihnimiz. Bir yandan yazı sayfasındayken gözümüz, takıldı ekranın diğer tarafındaki resimlere
Analar, bacılar, tozlu köy yolları. Göğü delen yemyeşil dağlarda koyun güden, kepeneğinin ve bastonunun üzerinden bize bakan çoban.
Alnındaki derin çizgilere bakmadan şen şakrak horon tepen, yaşını belki de kendinin bile hatırlamadığı, kavruk tenli yaşlı amca.
Üzerinde başındaki poşusuyla, buğday ayırmaya çalışan,sabanın üzerindeki ırgat,dibekte bulgur kıran köylüler……nereden başlamalı ?
Klavyenin başında yazımın üstüne başlık atarken bir gülümseme kondu yüzüme. “İddialı bir başlık” tepkisi hemen geldi kadim dostumuz 22. Dönem milletvekili sayın Faruk Anbarcıoğlu’ndan.
Dedi İstanbul varken mi ?
Severim iddialı olmayı. İnanmadığım bir hususta iddialı olmam tabii ki…
“ İstanbul, Bursa’nın üstüne gelmiş alımlı, bir o kadar güzel kumadır” der servet değerinde bir dostumuz kitabında….
Ben Bursalıyım. Bursa’yı, Bursalıları tanır iyi bilirim. Payitaht Bursa, kurucu başkent, kurucu akıl, kurucu felsefe her daim gelişmeye, geliştirmeye zorlamış Bursa’yı.
Medeniyetler kurmuş bağrında derken boşa konuşmamış oluruz. Gelin neden Kültür ve Sanatın başkenti olduğunu tasavvur edelim, söyleşelim biraz.
Yerel yönetimler yaptığı ve yapacağı yatırımları “halka hizmet, hakka hizmet” olarak algılar ve sunarlar. Bu, yerel yönetimlerin rutin çalışmaları yanında sanatta ve kültürde de böyle midir acaba?
Güçlenen ve büyüyen Bursa, tüm dinamikleri ile sıkı sıkıya bir arada olmayı başarabilen nadir illerden olmanın yanı sıra,
Kültür ve Sanat hayatına çok yakın durup, destekleyen bir mekanizmaya-yönetime de sahip olmanın verdiği bir “Kültürün ve Sanatın Başkenti” söylemine –algısına uygun çalışmaların sahibi de aynı zamanda.
Sanatçıları, sanatla iç içe milletvekilleri, belediye başkanları, bürokratları ile ünlenen Bursa’nın bir “Sanatçı Şehri” olmasındaki haklı sebep; sinemada, müzikte, halk oyunlarında, geleneksel sanatlarda sanırım kentin imkânlarını halkın hizmetine açılmasına ve yaşamasına kent dinamikleri ile şehrin bir bütün olarak bir sanat merkezi olmasına destek veren yönetimlerdir.