“İnsanoğlunun Son Büyük Direnişi Depresyon Olabilir”
Türkiye’de antidepresan, 2003 yılında 14 milyon kişi tarafından kullanılırken 2019 yılı rakamlarında ise büyük bir artışla 55 milyonu gösteriyor. Dr. Engin Eker, insanları antidepresan kullanımına sürükleyen depresyonla ilgili “Modern üretim sistemlerinin birer tüketim otomatına döndürdüğü insanoğlunun son büyük direnişi olabilir depresyon” diye konuştu.
İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Psikoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Engin Eker antidepresan kullanımını tetikleyen depresyon oranlarındaki artış için “Kişilerin depresif bozukluk yaşamaları göründüğü kadar kötü bir durum olmayabilir. Tüketim çılgınlığının, piyasa koşularının, sürekli tüketim ve alışveriş zincirinin mengenesindeki modern insan, hızla akan hayat, ilişkiler, sosyal etkinlikler ve sosyal medya rüzgarı içerisinde hiçbir şeyin derinine inemeden, hiçbir duyguda makul süreler ikamet edemeden yani hissetmeden, yüzeysel temaslarla hayatını ve ilişkilerini ikame ettirmeye çalışırken depresyon bu muazzam hızı kesecek, modern hayatın peşinden koşulsa da asla yetişilemeyecek rüzgarına kement vuracak bir duygusal sığınak olabilir. Durmak, yavaşlamak, ruhsal mekanın, toprağın ve varoluşun ağırlığını hissetmek için depresyona tutunuyor insanoğlu” ifadelerini kullandı.
“Antidepresanların kullanım oranları güvenilir değil”
Dr. Eker yıllar içinde ciddi rakamlara ulaşan antidepresan kullanımı için ise “Antidepresan kullanımını belirleyen birçok faktör söz konusu. Araştırmalar antidepresan kullanım oranlarıyla ülke halklarının mutluluk oranları arasında bir korelasyon bildirmemektedir. Ayrıca depresyon tanısı konma oranlarıyla antidepresan kullanım oranları da tutarlı değildir. Ayrıca mutluluk kavramı da tartışmalı bir kavram. Haz ve iç ferahlığı farklı duygu durumları gösterir ve antidepresanların beyindeki etki mekanizmaları da bu duygu durumları için farklı yollar ve nöronal ajanlar kullanırlar. Velhasıl antidepresanların kullanım oranlarıyla ilgili kayıtlar da güvenilir değildir. Antidepresan Kullanım Bozukluğu denen bir rahatsızlık mevcut ve bu bozukluğu olan kişiler, reçetesiz usulsüz bir şekilde bu ilaçları eczaneden ya da antidepresan kullanan bir yakınından temin edebilmekte ya da doktor doktor dolaşarak reçeteli bir şekilde de bu ilaçlara ulaşabilmektedirler” diye konuştu.
Sorunlar kişileri teknolojik cihazlara yöneltmekte
Teknolojinin değişen depresyon ve antidepresan kullanım oranlardaki etkisine değinen Dr. Engin Eker “Teknolojik gelişim, insan ilişkilerinin çatlaklarına hunharca sızmaktadır. Bebeğinin neden ağladığını tercüme eden cihazlar anne ve bebeğin otantik ve ahenkli dansını bozmakta güvenli bağlara saldırmaktadır. Yetişkinlerin, çiftlerin, ebeveyn ve evlatların yaşadıkları sorunlarda teknolojik cihazlar ve onlara dönük ilgilinin aile bireylerine yönlendirilmemesi meselesi en başta gelen konulardandır. Bu durum temelde güvenli bağlar kurmamızı engellemektedir. İlişkilerde güvenli hissetmeyen kişiler de kolaylıkla bu tip cihazların hükmüne girmektedir. Bu da ilişkilerdeki kopuşu ve yalnız hissedişi arttırmakta, sorunlar çıkarmakta, sorunlar da kişileri daha çok teknolojik cihazlara yöneltmekte ve döngü büyüyerek devam etmektedir. Güvenli bağların eksikliği, kişilerin depresif hissetmelerinin de birincil sebeplerinden sayılabilir. Güvenli bağlanma, ruh sağlığının birincil garantilerindendir” dedi.