İNSANLIĞIN KARA LEKESİ SREBRENİTSA
Bundan 26 yıl önce 11 Temmuz 1995’te Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bir insanlık utancı. 5 gün içinde SIRP ordusu 8 bin 372 BOŞNAK kardeşimizi şehit etti. Tarihler bugün 11 Temmuz 2021’i gösterirken, 26 yıl önce ölmüş 3 kardeşimizin henüz bugün defnedildiğini öğrendik.
Boşnakların elindeki silahlar, Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmış ve bölge halkı savunmasız bırakılmıştı. Birleşmiş Milletlerin bölgeyi koruyamaması ile Hollandalı komutan Thom Karremans’ın 25 bin kişilik şehri Sırplara teslim etmesi katliama davetiye çıkarmıştı. Dünya devletlerinin sanki bir film izlermiş edasıyla seyrettiği bu katliam hakkındaki hikayeler hala canımızı yakmaktadır.
Avrupa’dan yüz bulan Sırbistan, genç yaşlı demeden binlerce insanı katletmiş, cesetleri tanınmasın diye parçalara ayırmıştı. Krematoryumda yakılan ve sayıları 64’ü bulan toplu mezarlarda hala kimlikleri tespit edilemeyen insanlar olduğu söyleniyor.
Birleşmiş Milletlerin yayın organı Uluslararası Adalet Divanı, 2007’de Srebrenitsa’da yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi. Ancak sorumlusunun Sırbistan olmadığına hükmetti. Rusya ise 2015’te BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan ve kasabada yaşananları “soykırım” olarak nitelendiren bir karar tasarısını vetoetti. Katliamdan tam 13 yıl sonra yakalanan Bosna Kasabı lakaplı Ratko Mladiç ile Radovan Karadzic savaş suçlusu olarak Lahey’de yargılanarak önce 40 yıl, sonrada insanlığa karşı suç işlediği ve soykırım yaptığı gerekçesi ile müebbet hapse mahkûm edildiler.
“Anne, askerler çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değilmi?” sorusunun cevabı hiç bir zaman verilemedi. Sırbistan yaptığı soykırımın bedelini hiç bir zaman ödemedi. Uluslararası arenada bir özür dahi dilemedi. Srebrenitsalı Boşnak sivillerin o dönem sığınabileceği tek güç olan Hollandalı BM askerlerinin rolü, aradan 26 yıl geçmesine rağmen hâlâ tartışma konusu olup ve hâlâ bir sonuca bağlanamamıştır. Devlet olarak Hollanda ise katliamdan kısmen sorumlu tutularak, kendisine sığınan 300 kişinin ölümüne sebebiyet vermekten, yakınlarına tazminat ödemeye mahkûm edildi. Sırp ve Hırvat komutanlar toplamda 699 yıl ceza aldılar.
SREBRENİTSA‘da açılan yaranın 2021 yılına gelmemize rağmen hala sarılamamış olması, dünya adalet sisteminde ‘güçlünün haklı’ olduğu gerçeğinin en büyük göstergelerinden biridir. Sözüm ona medeni olan Avrupa, tarihinin hiç bir döneminde asla medeni olmamış, aksine barbarlık ve şiddet yanlısı tutumu ile soykırımların mimarı olmuştur. Avrupa’nın zayıf olan vicdanı SREBRENİTSA‘da ölmüştür. Olayın failleri, sanki arkalarında devletsel olarak destek almamış gibi bireysel olarak cezalandırılmış, devletler ise adeta kör, sağır, dilsiz olarak seyrettikleri bu katliam ile asla suçlanmamıştır. Tarihin bu devletleri, insanlığın yüz karaları olarak yazmasını temenni ediyorum.
Tüm ölenleri rahmetle anıyorum.