‘İDEAL MUTLULUK’
İdeal devlet denince ‘mutluluk’ felsefesi üzerine kurulmuş bir sistem geliyor aklıma.
Özellikle Platon’un Devlet kitabı üzerine bir yazı yazmak geldi içimden. Kitapta ideal devlet şöyle belirtilmiştir: ‘İnsanlar 3 sınıfa bölünmüştür. Çalışanlar, bekçiler, yöneticiler. İşçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir.’ Bence sorun yok. Bunu günümüze entegre ettiğimizde de aslında tam olarak da böyle olması gerekiyor.
ÜRETİM, GÜVENLİK VE YÖNETİM
Yüzyıllarca bütün imparatorluklar, halklar ve ülkeler hep bu sistemle yönetilmedi mi? Yaşamdaki bazı kurallar, Anayasalar, cezalar hep insanlar mutlu bir şekilde ve adaletli bir şekilde yaşasınlar diye. Her devir kendi kuralını bazen kendi yaratır.
Ama yine Platon’un Devlet kitabına dönersek;
‘Bu toplumda her sınıfın bir erdemi vardır. İşçi sınıfının erdemi kanaatkâr olmak, bekçi sınıfının erdemi cesaret, yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir. Ayrıca bu toplumda kadın-erkek eşitliği mevcuttur.’ Platon’un açtığı bu ütopik devlet anlayışı yolu, gelecekte hem Doğu hem de Batı felsefelerinde temsilciler bulmuştur.
HAYALİ DEVLET ANLAYIŞI
Bundan yola çıkarak, hayali bir devlet anlayışını kafanızda yarattığınızda sınırları zorlayabilirsiniz. Aslında mutluluğun, huzurun ve adaletin olduğu. Herkesin eşit yönetildiği, mutlak huzura kavuştuğu, eşit haklara kavuştuğu, bir de yaşamaktan keyif aldığı bir ülkede yaşamak aslında çok da ütopik değil.
Eğitim, sağlık imkânlarının adaletli bir şekilde dağıtılması, devlet içerisinde tüm yaşamı olumlu etkileyecektir. İnsanların refah içerisinde yaşamayı arzu ettiği bir düzen hayal etmek çok da zor olmamalı.
Sıkıntılı günler geçirdiğimiz şu günlerde ben de biraz kafa yormak ve hayal etmek istedim.
Herkese iyi günler dinlerim