GÜZELLİKLERİ GÖRMEK
Yağmurdan sonra her taraf yıkanır temiz olur, güneş altın ışıklarını her yere cömertçe serperek ısıtır, toprak kokusu ciğerlere bayram ettirir. Mavi berrak gökte alabildiğine beyaz yumaklar halindeki bulutlar gözü doyurur. Yemyeşil çimenler, tarlalar, otlar insana hayat ve can verir. Dere içindeki kurbağaların viyaklaması, yaz geceleri cırcır böceklerinin keman çalması, esen tatlı rüzgârların ağaç yapraklarını hışırdatması ruha tabiattaki ilahi senfoniyi terennüm ettirir.
Kışın yağan kar her tarafı beyaz bir örtü ile kaplar. Kar taneleri gökten koparak hafif bir tüy gibi yere düşer, ağaç dallarını bir gelin gibi süsler. Göz bu değişikliği görerek zevk alır. Evdeki sıcak odanın penceresinden bakıp bu güzelliği içinde duymalı ve bunu yaratana şükretmelisin. Kışın sonunda donmuş toprak uyanır ve canlanır, ağaçlar rengârenk çiçekler açar. Güzün; solan ve sararan ve yerde biriken ağaç yapraklarının oluşturduğu manzara ruhu hüzünle dinlendirir.
Görüp zevk almamız için sayısız güzellikler var fakat kafamızdaki düşünceler, endişeler, korkular, arzular, hırslar bunları görmemize engel oluyor. Durup bunlara neşeyle bakacağımıza, zevk alacağımıza, bunlardaki orijinalliği tefekkür edeceğimize kendimize dertler ve sorunlar yaratıyoruz. Bu güzellikler insanın önünde serili iken insanların çoğu hiçbir şeyin farkında olmadan körler gibi geçip giderler.