Gazeteci Cansel Oruç’un başarı mottosu: Hayal et ve harekete geç

YASEMİN ÖZKEREM / RÖPORTAJ
‘Başarmaktan Korkma’ kitabının yazarı başarılı gazeteci ve iletişimci Cansel Oruç ile Kent Bursa Gazetesi olarak bir röportaj yaptık. 5 yılın sonunda ortaya koyduğu ‘Başarmaktan Korkma’ isimli kitabında, Betül Mardin, Haldun Dormen, Emre Alkin, İlknur Güntürkün Kalıpçı, Murat Kolbaşı, Gökhan Dumanlı’nın röportajlarına yer veren Oruç, kitabında aynı zamanda iletişim ve başarı üzerine de tespitlerde bulundu.
BAŞARISIZLIK, BAŞARMANIN KARDEŞİDİR…
Başarı mottosunu ‘hayal et ve harekete geç’ şeklinde tanımlayan Demirören Haber Ajansı Bursa Bölge Kurumsal Yetkilisi Cansel Oruç, aynı zamanda kitabında başarısızlıktan korkmamak ile ilgili bazı bilimsel bilgilere de yer verdi.
VAZGEÇMEDEN BAŞARIYA GİDEN YOL
Kitabının kişisel gelişim kategorisinde yer aldığını da belirten Oruç, “İnsanlara bu kitapla başarısız olmaktan korkmadan, çaba göstererek ve vazgeçmeden başarmanın yollarını anlattım. Önemli insanların örnek hayatlarından kesitler sundum. Ve başarılı olmak kadar başarısız olmanın da bu serüvende ne kadar önemli bir yere sahip olduğundan söz ettim” dedi.
KİTAPTA ÇOK ÖNEMLİ İSİMLER YER ALIYOR
Kitap fikri nasıl oluştu, kitap projenizi nasıl hayata geçirdiniz, anlatır mısınız?
Çocukluğundan beri hayalleri vardır insanların. Ben de gazeteci olmak istiyordum. Ve oldum. Sonra kariyerimin ilerleyen zamanlarında kitap yazmayı çok istiyordum. Kitap yazmanın ötesinden bir içerik üretmek bir şey bırakmak istiyordum. Evet yazmak istiyorum ama ‘ne yazacağım ne hakkında yazacağım’ derken, sevgili Betül Mardin ile yollarımız kesişti. Zaten tanışmayı çok istiyordum. Uzun bir randevu talebi sürecinden sonra kendisi ile buluştuk. O dönem Bursa Halkla İlişkiler Derneği yönetimindeydim. Yönetim ile birlikte ziyaretine gittik. Tabii ki çok zor randevu aldık. Betül Mardin ile bizim enerjimiz ve iletişimimiz tuttu. Sonra kendisiyle ayda bir görüşmeye başladık. İşte bu ziyaretler sırasında iletişim ile ilgili yeni şeyler öğrendim ve öğreniyorum. Her gittiğimde kendisiyle farklı konularda konuşuyor, kendisinden akıl alıyorum. Çok eğleniyoruz tabi bu diyaloglar sırasında. Tabii ki kitap hayalimden bahsettim. Destek oldu sağ olsun. Ardından serüven devam etti. Zarafet Akademi Kurucusu, Eğitimci ve Yazar Gökhan Dumanlı ile tanışıklığımız dolayısıyla BHİD için onu Bursa’ya davet etmiştik. Bu güzel buluşma sayesinde Gökhan Bey ile güzel bir dostluk oluştu aramızda. Kendisinin bir lafı beni bu yolda kararlı hale getirdi. Dedi ki: ‘Biz işi bilenler en iyisi olsun diye bekledikçe işi bilmeyenler alıp yürüyor. O yüzden meydanı boş bırakma. Bu işi yapmalısın.’ Öncesinde zaten etkili iletişim eğitimleri vermeye başlamıştım. Ben daha çok motivasyon kitabı olsun istedim. Sonuçta ilk kitabım ve ilk kitapta eksik bilgiler olsun istemedim. Bu iki önemli isimle yapmış olduğum görüşmeler sonucunda kitabın çatısı oluşmuştu zaten. Benim kafamda iletişim ve başarısızlık üzerine bir kitap yazmak vardı. Ve bu güzel yolculuk başladı. Gökhan Dumanlı, Betül Mardin ve Haldun Dormen benim kitabımda olmayı kabul ettiler. Haldun Dormen ile tabii ki Betül Mardin sayesinde tanıştım. Bunun yanı sıra yine Betül Hanım’ın köprü olması sayesinde Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı’yı da tanıdım. Ardından yeniden tanıştığım Ekonomist ve İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Emre Alkin benim kitabımda yer aldı. Sonrasında Yazar ve Atatürk Araştırmacısı İlknur Güntürkün Kalıpçı’ya teklif sundum. Sağ olsun kendisi de ‘seve seve’ dedi. Herkese kitabın içeriği ile ilgili aynı soruları yönelttim ve soruları cevapladılar. Sonrada hepsinin cevaplarını kitaba ekledim.
Bu süreç ne kadar zamanı oluşturdu? Kitabınız için ne gibi çalışmalar yaptınız?
5 yıllık bir süre. Her şey hakkında bilgi sahibi olamayabiliriz. Bu yüzden araştırmak lazım. Bir sürü kitap okudum. Kitap okumayı çok severim. Tabii ki yazmak istediğim kitabın içeriği ile ilgili kitaplar okumaya çalıştım. Her kitap okumam sonucunda yapmayı ve yazmayı istediğim kitapla ilgili taslağı ve yazmak istediklerimin planını tekrar tekrar değiştirip, yeniden oluşturdum. 5 yılın sonunda A7 Kitap’ın sahibi Arzu Hanım ile tanıştım. İşte’ kitabım bitti bitmek üzere’ derken bir müddet öyle kaldı. 2024 yılının ocak ayı sonunda Arzu Hanım beni aradı: “Cansel kitabın bitti mi? Turizm Bakanlığı’nın ilk kitap yazanlara yönelik bir desteği var. Bitirirsen şubat ayında oraya başvuralım” dedi. Ben yazma sürecini hızlandırdım. Sonra biz bakanlığa başvurduk. Ama kişisel gelişim adı altında kategorileri yokmuş. İşte bu yüzden kitap elendi. Ardından aralık ayında yıl bitmeden kitabı çıkaralım heyecanıyla sonunda bastık. 5 yılın sonunda kitap basıldı ve başarmanın verdiği güzel duygular içerisindeyim.
“BAŞARISIZ OLACAĞIZ DİYE ADIM BİLE ATMIYORUZ”
Başarısızlıktan bahsedelim biraz. İnsanları tedirgin eden, denememek için önünde engel olan bir unsur aynı zamanda başarısızlık. Okuyuculara ve insanlara ne önerirsiniz?
Başarısızlıktan korkmamak gerek. Başarmamaktan ve hata yapmaktan korkmazsak başarıya doğru gidilen bu yolda edindiğimiz tecrübeler bizleri güzel noktalara taşıyacaktır. Eksiklerimizi ve bizi başarısız yapan noktaları görmemizi sağlayacak olan o korkusuzca denemeler, önemli adımlar atmamızı sağlayacaktır. Bizler hayatımızın birçok alanında başarısız olacağız diye adım atmaya bile korkuyoruz.
“KENDİNİ TANIYABİLMELİ İNSAN”
Size göre başarısızlık insanları niye korkutuyor?
Ön yargılarla alakalı bir şey aslında. Doğduğumuz andan itibaren hem ailemizden hem de çevremizden; sürekli başarı olmak zorundaymışız gibi yetiştiriliriz. Baskı altındayız maalesef. Hep başarılı olmak gibi ve asla hata yapmamak gibi bir algı yaratılmıştır.
Başarı nedir sizce?
Ölçülendiremediğiniz hiçbir şey kesin ve kati değildir. Görecelidir. Güzellik gibi bir şey. Eğer siz de başarıyı ölçülendiremiyorsanız bu da görecelidir. Mesela birine göre okul birincisi olmak başarıdır. Birine göre sadece sınıfı geçmek başarıdır. Nasıl baktığınızla alakası. Ama öncesinde zaten bir hedef ve amacınız olması gerekiyor. Amacınız yoksa zaten başarı ve başarısızdan da bahsedemeyiz. Bazı kıyaslamalar da yanlıştır. Çünkü herkes her konuda başarılı olmak zorunda değildir. Herkesin yeteneği, becerisi ve ilgisi farklıdır. Kendimizi tanımak için vakit ayırmıyoruz. Artı ve eksi yönlerimizi tespit edip hedeflerimizi ya da onlara gidecek yolları belirlemiyoruz.
“HAYATINDA HİÇ BAŞARISIZLIK YAŞAMAMIŞ İNSAN…”
Başarmak için önerileriniz neler?
Kesinlikle öncelikle kendimizi iyi tanıyacağız. Kendi yetenek ve becerilerimize göre hedef ve amaç belirleyeceğiz. Sonrasında da eyleme geçmeniz lazım.
Yeniden başarısızlık üzerine konuşmak gerekirse benim çok sevdiğim bir söz vardır: ‘Hayatında hiç başarısızlık yaşamayan insan hiçbir şey yapmamış insandır’
Başarısız olmamak için hiçbir işe başlamıyor ya da kolay yolu seçiyoruz. Bizim sınırları zorlamamız gerekiyor. Bazı başarılar kesinlikle baskı altında hissettiğiniz zaman tetikleniyor. Yani konfor alanımızdan çıkmamız lazım. Bu uğurda bir sürü sıkıntı yaşayabilirsiniz. Psikoloğa bile gitmek zorunda kalabilirsiniz. Yani bir sürü şeyle mücadele edip, umutsuzluğa da kapılabilirsiniz. Fakat değdiğini gördüğünüzde sonunda bir de başarı ile karşılaştığınızda çektiğiniz tüm sıkıntıları unutacaksınızdır.
Yani her yenilgide baştan başlamak yeniden aynı yolları izlemek ve vazgeçmemek gerektiğini de düşünüyorum. Şöyle bir motto var: ‘Başarısız olmadan başarıya kavuşamazsınız’ Kitabımda bir araya getirdiğimiz isimler mutlaka onlar da bu zorlu yollardan geçtiler. Ama başarılı oldular, alanların da belki de bir numara oldular. Bence onlar da kolay gelmedi buralara ve asla vazgeçmediler.
KİTAPTAN BİRKAÇ SORU…
Kitabınızın içeriğinden yola çıkarak; size bazı sorular yöneltmek istiyorum.
Biliyoruz ki dijital çağda iletişim hem kaçınılmaz hem de hızlı. Ayak uydurmamız dışında bize başka seçenek bırakmayan değişik bir çağda yaşıyoruz. Özellikle sosyal medya ve yapay zekanın da etkisiyle bir takım iletişim alanlarında kullanılan dil, üslup nasıl olmalı? Özellikle bizi hedeflerimiz doğrultusunda başarıya götürmesi noktasında sosyal medya hayatımızda nasıl bir yere sahip olmalı ve biz bunu nasıl yönetmeliyiz?
En güzel iletişim yüz yüze olan iletişim. Orada karşınızdakinin beden dilini, mimiklerini görebiliyorsunuz. Dolayısıyla yanlış anlaşılmaları minimum seviyeye getiriyorsunuz. Fakat evet artık dijital çağdayız ve dünyanın diğer ucundaki bir kişi ile çok rahat iletişim kürara hale geldik. Yazılı iletişimde anlatma ve anlaşılma sıkıntıları maalesef çok fazla. Bunu da sosyal medyada özellikle emojiler ile çözmeye çalışıyoruz. Özellikle sosyal medyada çok büyük bir iletişim sıkıntısı var. İnsanlar yorumlarla bazen içinde kalan tüm sıkıntıları çıkartıyor. Hiç tanımadığınız bir insanın paylaşımının altına, yüz yüze geldiğinde konuşamayacağı yorumları yapıyorlar. Aslında bu bir dışa vurum. Ama herşeyin bir dönemi var. Zamanla bu da geçecek. Aslında bizim en büyük sorunumuz, konuşmuş olmak için konuşuyoruz, dinlemiş olmak için dinliyoruz, yazmış olmak için yazıyoruz. Amacımız doğru ve etkili bir iletişim kurmak değil.
Kitabınızda görüşlerine yer verdiğiniz bu önemli değerli insanların başarı mottoları birbirlerinden farklı belki de motive olma şekilleri bunlar. Genel olarak insanlar kendilerini başarıya götürecek bazı plan, program ve hedeflerden uzaklar. Onlara yol gösterme noktasında neler söylemek istersiniz?
Belki tekrar olacak, fakat kendilerini tanımaları gerekiyor. Kendinizi tanımıyorsanız şansınız varsa doğru yolda ilerlersiniz. Yoksa çabalarınız boşa gider. Önce kendimizi tanıyıp, doğru amaç belirleyip, hedefe yürümemiz gerekiyor. Bu yüzden herkesin motivasyonu, mottosu, amaca gidiş yolu farklı oluyor. Beş parmağın beşi bir değil.
Kitabınızda 4 ayrı renk ve karakter özelliklerinden bahsetmişsiniz. Bu bilgi ve tespitlere hangi deneyimler sonucunda ulaştınız?
Aslında bu test ve renk analizi tüm dünyada kabul gören bir uygulama. Keşke ben bölmüş olsaydım, ama psikolojinin alanına giriyor.
Kitabınızda bir teste yer vermişsiniz. Bu testi cevaplayan insanların hangi kişilik gruplarına ait olduğu ile ilgili bir sonuca varılacağını belirtiyorsunuz. Ben de size o testten bir iki soru sormak istiyorum. Fakat seçenek belirtmeden tabii ki bir puanlama getirmeden.
Kendinizde gördüğünüz en zayıf ve en güçlü yönünüz nelerdir?
En güçlü yönüm sanırım doğru iletişim kurmam. Bunun doğuştan gelen bir yetenek olduğunu düşünüyorum. Sonrasında da gerek aldığım eğitimler, gerekse okuduğum kitaplarla bunu geliştirdim. En zayıf yönüm mantık ağırlıklı düşünüyorum. Duygular çok fazla hayatımda yer almıyor. Bu yüzden de yanlış anlaşılabiliyorum.
Sizi neler daha iyi tanımlar?
Aslında üretmeyi seven, özellikle kadınlara ve gençlere destek olmaya çalışan birisiyim. Hayatı ve hayatın getirdiklerini yaşamayı severim.
Genellikle hangi tempoda ve nasıl konuşursunuz?
Bu ruh halime ve kiminle konuştuğuma göre değişiyor aslında. İşle ilgili konuşuyorsam sakin ve anlaşılır bir tempo ve tonda konuşuyorum. Yakın arkadaşlarım ile konuşuyorsam ve benim çin önemliyse yine anlaşılır, ama biraz daha hızlı bir tempo olabiliyor.
Ve son olarak kitabınıza insanlar nasıl ulaşabilir?
Tüm Türkiye’deki D&R’da satışta. BKM’de satılıyor. Aynı zamanda okuyucular, kitabıma internet üzerinden, e ticaret sitelerinden de ulaşabilir ve satın alabilirler.
Cansel Oruç kimdir?
1977 yılı Bursa doğumludur. Üniversite eğitimi için Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü kazandı. Gazetecilik kariyerine 1998 yılında Bursa Haber Gazetesi’nde Ekonomi Muhabiri olarak başladı. Olay gazetesinde devam etti. 2002 yılında dil eğitim için İngiltere’ye gitti. Türkiye’ye döndükten sonra Demirören Haber Ajansı’nda çalışmaya başladı. Sonrasında kariyer serüveninde deneyimlerine şunları ekledi: Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde Basın Danışmanlığı, Bursa Ulaşım Şirketi BURULAŞ’ta Halkla İlişkiler Uzmanlığı, İnoksan’da YKB Başkan Asistanlığı, Erguvan Creative’de Halkla İlişkiler Uzmanlığı. Bursa Haber Gazetesi, Olay Gazetesi ve Hürriyet web yazarlığı yaptı. İletişim alanlarında çeşitli eğitimler alan Oruç, Yeditepe Üniversitesi Eğiticinin Eğitimi Sertifika programını tamamladı. Şu anda Anadolu Üniversitesi Marka İletişimi bölümünde okumakta. Bursa Halkla İlişkiler Derneği’nde iki dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yöneten Oruç, şu anda BHİD Yüksek İstişare Kurulu Üyesi. Aynı zamanda aktif olarak halen Demirören Haber Ajansı Bursa Bölge Kurumsal Yetkilisi olarak çalışmaktadır.