Ernst Ingmar Bergman-31
Bergman, Efterrepetitionen’den iki sene sonra, De tvåsaliga (Kutsanmışlar)yı çekmiştir. UllaIsaksson’un aynı adlı romanından uyarlanan sinema filmi, hayallere kapılarak aklını yitiren bir kadınla, onu her hâliyle seven bir erkeğin hayatına odaklanmıştır.
Eğitim- öğretim hayatına devam etmeyen, bir rahibin oğlu olan erkek, kadınla kilisede tanışmıştır.
Merkezine teolojinin oturduğu bir tartışma, zıt kutupları eşitlemiş, eşitlik bağlılığı ve ardından evliliği getirmiştir.
İlk yıllarda rayında ilerlediği izlenimini uyandıran evlilik, zamanla, kadının bunalım biriktirmesine neden olmuştur. Bunalımını, kıskançlık ve teolojik kaygı tetiklemiştir.
Girdiği fasit daireden kurtulamaya kadının bunalımları, ruhsal ve bedensel çöküşünü hızlandırırken erkek, onun tedavi olması için koşturmaktansa, bir dediğini ikiletmeyeceği bir dönemin perdesini aralamıştır.
Tedavisi gerçekleşmeyince aklından olan kadın, erkeğin yanında olmadığı bir anda kendisini evine kilitlemiş, komşularını ve olay yerine gelen polisi, erkeğin kendisini öldürmeyi arzuladığına inandırmaya çalışmıştır.
Eve gelen erkek, kadını hastaneye götürmüş ve doktorlara karısının aklını yitirmediğini ve hastanede kalmaması gerektiğini söylemiştir.
Görüldüğü gibi Bergman, diğer sinema filmlerinde olduğu gibi, De tvåsaliga’da da teolojiyle modernizmi ortak paydada buluşturmuş ve ikisiyle de mesafeli olduğunun altını çizmiştir.
Senaryo Isaksson’un cümlelerinden ilham alsa da, Bergman’ın onun yanına, Thomas Mann’ı da getirdiğini, sinemayı edebiyatla okuyan izleyici rahat bir şekilde görülebilecektir.
Mann da yola heybesini teolojik ve modernistargümanlarla doldurarak çıkmış ama okurunun bir harmanla karşılaşmaması için ter dökmüştür.
Bu iki isme göre teoloji ve modernizm özelinde kavramları tanımak, Ne değildir? sorusunu yöneltmekle mümkündür çünkü görünenin yanıltıcı olma ihtimali yüksektir.
Erkeğin kadına itaatini özellikle vurgulayarak Hegel’inKöle- Efendi Diyalektiği’ni tersyüz eden Bergman, her zaman olduğu gibi oklarını evlilik kurumuna saplamıştır çünkü bu kurum kutsallıkla birlikte şiddeti özümsetmek için vardır.
Çiftin evliliğinin rayında gittiği izlenimini uyandıran kutsal, bir rahibin ilahiyat tedrisatından geçmiş oğlu olan erkek karakter eşliğinde şiddeti gölgelemiştir ve böylece Bergman’ın sadık takipçisi olmamakla birlikte evlilik kurumunu yere göğe sığdıramayan izleyici, huzurlu bir atmosferle buluştuğunu düşünmüştür ama sadık takipçi alesta beklemiştir çünkü yönetmenin ona yine bir sürpriz hediye edeceğini bilmektedir.
Bu çalışmasını yönettiği sene Bergman, uluslararası platformda sıklıkla konuşulmasını sağlayan FannyochAlexander’ın nasıl çekildiğini gözler önüne seren DokumentFannyochAlexander’ı hazırlamış ve ardından KarinsAnsikte (Karin’in Yüzü)yi gün yüzüne çıkarmak için kollarını sıvamıştır.
Bergman’ın, annesi Karin’e sabitlenen ve on dört dakika süren bu kısa film, annesiyle birlikte aile efradının fotoğraflarını bir araya getirmiştir.