Ernst İngmar Bergman-16
Bergman’ın bu filminde izleyici; ölümün eşiğinde bir kadınla onun iki kız kardeşi ve bir bakıcı kadının başlarından geçenlere sabitlenmiştir.
Dünyevi değil de uhrevi olanın izinin takip edildiği, kadının, kendi benliğinin mi yoksa hemcinsinin mi kurdu olduğunun sorulduğu Viskningar Och Rop, benlik ve hemcinsle geliştirilen ilişkide kurtluğun illaki devreye girmemesi gerektiğinin altını çizmiştir.
Söz, kadınlık ve kurtluk ilişki ve dolayısıyla çelişkisinden açılınca akla kuşkusuz, Edward Albee’nin 1962’de yayımlanan ve 1966’da aynı adla sinemaya uyarlanan Who’s Afraid of Virginia Woolf? (Kim Korkar Hain Kurttan?) adlı tiyatro oyunu gelecektir.
Evliliklerinde sorun üstüne sorun yaşayan bir çiftin aşkla nefret arasında mekik dokumaları üzerinde duran eseri sinemaya, Hollywood’un Auteur yönetmenlerinden Mike Nichols, eserin aslına sadık kalarak uyarlamıştır.
Albee’nin, İonesco özelinde Absürd Tiyatro’nun nimetlerinden ziyadesiyle istifade ettiği tiyatro oyunu ve onun uyarlamasından, Avrupa’nın Author yönetmenlerinden Bergman’ın haberdar olduğunu söylemek mümkündür çünkü iki çalışma da aynı sorunların üzerine gitmiştir. Viskningar Och Rop’uWho’s Afraidof Virginia Woolf’tan, ölümü hayran olan bir yönetmenin elinden çıkması ayırmıştır.
Bergman ölüme, Ortaçağ’da yeniden dirilmek için hayrandır. Sadece bu sinema filmi değil, filmografisiyle modernliği elinin tersiyle ittiğini gözler önüne seren Bergman için Ortaçağ huzurun diğer adıdır.
Onun Ortaçağ’ında Aristo ve Batlamyus’un düşüncelerini benimseyen kilise değil, kiliseyle mücadele eden, aralarındaki arzu dolu ihtiras dillere destan olan ve hayatları Ronald Duncan tarafından tiyatro oyunu olarak gün yüzüne çıkarılan Abélard ve Héloise vardır.
Bergman, insanı Sosyal bir hayvan olarak gören Aristo’yu önemsemiş ama Aristoculukla arasına mesafe yerleştirmiştir. Onun Aristo’su içinde Sokrates’e de yer ayırmıştır.
Ortaçağ’ı Karanlık değil, Annales Okulu temsilcileri gibi, düşüncenin durgunlaşmadığı bir dönem olarak konumlandıran Bergman bembeyaz değil, kıpkırmızı bir sinema filmi çekerek, arzunun katalize ettiği ihtirası En Passion’da bırakmadığını belgelemiştir.
Viskningar Och Rop, Who’s Afraid of Virginia Woolf kadar, Трисестры (Üç Kızkardeş)’ten de etkiler taşıyan bir sinema filmidir.
Sinemaya, tiyatrodan gelen ve sinema yönetmenliğinden önce tiyatro oyunu yazarlığını önemseyen bir isim olarak, Anton Çehov’u yere göğe sığduramayan Bergman, Üç Kızkardeş’te ele alınan bireysel çöküşü Viskningar Och Rop’a taşımıştır.
Çehov’un kadınları da Bergman’ın kadınları gibi, hem benliklerinin hem de kendilerinin kurtları olmaktan kurtulamamışlardır. Bireysel çöküşü onlara yaşatan da bu arazdan başkası değildir.
Трисестры, Çehov’un, Dostoyevski’yi bünyesinde taşımaktan haz aldığını anlata anlata bitiremediği bir oyun olarak Bergman’ın dikkatini çekmiştir. Zaten Bergman, Dostoyevski’den uzak durmayan Çehov’u bağrına basmıştır.
Dostoyevski’nin sesine Avrupa’nın kuzeyinden ses katan, ona Absürdün yörüngesinde tur attıran, fısıltıdaki çığlığı dillendiren Bergman’ın bir sene sonra çektiği Scener ur ettäktenskap (Bir Evlilikten Manzaralar)’ta; Dostoyevski’ye, Sartre, Rimbaud ve Nietzsche eşlik etmiştir.