Duygusal yeme davranışı
Merhaba kıymetli dostlarım,
Herkes için daha da zorlaşan pandemi koşullarına bir de bahar cıvıltıları eklenince evde kalıp sevdiklerimizle bir araya gelmekten ve içimizdeki bahar enerjisini paylaşmaktan kendimizi alıkoymanın ne denli huzursuzluk yarattığını maalesef fazlasıyla tecrübe ediyoruz.
Kimimiz azimle kurallara uyarak yarınlara tutunmak için çabalarken kimimiz ise bu huzursuzluğa dayanamayıp “maalesef” kendini maske, mesafe ve hijyen önlemlerinden uzaklaştırarak virüsün tam ortasına bırakıveriyor. Bu durum ise insanlığın doğuşundan beri hayatta kalma çabası içinde sosyal varlıklar olarak yaşamamıza ön ayak olan en temel ihtiyaçlarımızdan birine “güvene” ağır bir darbe indiriyor. Kendisi ve çevresindekiler için endişelenerek alabilinecek tüm önlemleri alanların toplumdaki hiç tanışmadıkları bireylerden komşusuna, arkadaşına, eşine ve anne-babasına kadar olan güven duygusunun yitimi, zehirli sarmaşıkların bireyin zorlu süreçlerle başa çıkabilmek için devreye soktuğu baş etme mekanizmasını da yavaş yavaş sarmalamasına sebep oluyor.
Baş etme mekanizmalarımızın sağlıklı bir şekilde devreye giremediği ya da yeterli düzeyde stresi azaltamadığı zamanlarda ise birçoğumuzun rahatsızlık duyduğu ama engel olmakta da en az duyulan rahatsızlık kadar zorlandığı davranışlardan biri olan duygusal yeme davranışı devreye giriyor.
Duygusal (Emosyonel) Yeme her ne kadar birçoğumuzun gündemine pandemi döneminde gerek eve kapanmalar gerek ekonomik, aile içi ve kitlesel problemlerin artışı ile girdiği düşünülse de toplumun büyük bir kısmında görülmekte ve 1950lerden bu yana psikiyatri dünyasının çalışma alanlarından biri olmaktadır. Duygusal yeme davranışına sahip olan bireylerde:
“Yemek yemek, hayattan zevk almanın en kolay ve iyi yolu.”, “Hangi olumsuz duyguya sahip olursam olayım iyi hissetmediğim zaman yemek yiyerek yaşamaktan kaçındığım bu duygularımı göz ardı edebilir ve kendimi mutlu edebilirim.” gibi yanlış inanç ve düşüncelere geçmişte/süregelen travmatik yaşam öyküleri, aile içi davranış modellemeleri ve yemeğe karşı tutum, kişilik özellikleri, bazı fizyolojik mekanizmalar, depresyon-kaygı bozukluğu gibi psikiyatrik durumlar, yalnızlık vb.nin eşlik etmesi duygusal yeme bozukluğunun ortaya çıkmasına ve bu bireylerin genellikle hayatlarını sürekli yemek yeme ihtiyacı içinde geçirmesine sebep olmaktadır. Bu ihtiyacın ortaya çıkardığı yeme isteği ve sonrasında gelen suçluluk duygusu, bireyi daha yoğun bir olumsuz duygulanıma davet eder ve tekrar yeme isteği yaratarak içinden çıkılması zorlaşan bir döngüye hapsolmuş hissi yaratır. Yani, yiyeceklerle gelen rahatlama hissi, bir süre sonra, olumsuz duyguları ve yemek yemeyi tetikleyen bir uyarana dönüşür. Bu durumun süreklilik kazanmasıyla birlikte kişi fizyolojik açlık olarak tanımlanan mide tarafından beyne gönderilen yemek yeme sinyallerini (midede kazınma hissi, gürültü, enerjide azalma ve hafif baş dönmesi vb.) algılayamamakta ya da bu sinyaller gelmeksizin bedenindense duygusal yeme dürtüsünü beslemektedir. Duygusal yeme gerekli önlemler alınmadığı takdirde kişinin ruhsal ve fiziksel özgürlüğünün kısıtlanmasıyla birlikte ortaya çıkan benlik algısı ve sosyal yaşamdaki sorunların yanı sıra obeziteye kadar ilerleyebilmekte ve aşırı kilo artışının getirisi olarak şeker, tansiyon ve kalp gibi hastalıklara davetiye çıkarmakta; kısaca hem psikolojik hem de fizyolojik birçok olumsuz duruma sebep olmaktadır.
Duygusal yeme davranışının dönemsel olduğu düşünülüyorsa ilk adım olarak başa çıkabilmek için
- Yeme dürtüsü geldiğinde soluklanarak fizyolojik belirtileri kontrol etmek,
Eğer fizyolojik bir açlık belirtisi yoksa ve yeme isteğine engel olmakta zorlanılıyorsa
- Bizi yeme ihtiyacına sürükleyen duygu ve düşünceleri sorgulayarak küçük bir kendimizi dinleme molası vermek ve bu duyguların misafir olmasına izin vermek,
- Keyif aldığımız yemek yeme davranışı yerine keyif alabileceğimiz başka aktiviteler bulmak gibi pratikte uygulanabilinecek çözümler geliştirebiliriz.
Fakat bu çözümleri sürekli hale getirmek, açlık ayrımını yapmakta zorlandığımız ya da uzun zamandır var olan bir davranış olduğunu saptadığımız noktalarda ise
- İleri düzey duygusal yeme davranışına sahip olabileceğimiz düşüncesi ve yukarıda da bahsettiğim gerekçe ve sonuçları dikkate alarak duygusal yeme probleminin çözümünü disiplinler arası çalışmalarda (psikolog, diyetisyen, psikiyatri ve dâhiliye/endokrinoloji hekimlerinin işbirliğiyle oluşturulan destek ve tedavi süreçlerinde) aramakta fayda vardır.
Soru, görüş ve önerileriniz için psikologeylemdincer@gmail.com adresinden ya da pskeylemdincer adlı instagam hesabımdan bana ulaşabilirsiniz.
Bir sonraki sohbetimize kadar sağlıkla ve duygularınızın farkına varıp onları deneyimleyerek kalın sevgili dostlarım…