Duyguları farketmek
Merhaba sevgili okurlarım,
Son bir yıldır dünya gündeminde geniş yer tutan COVID-19 pandemisiyle birlikte rutin hayatlarımızdan oldukça uzaklaştık. Kimimiz yalnızca sosyalleşememenin getirdiği buhranı evine konuk edebilirken kimimiz pandemi sebebiyle kaybettiği işinin, sağlığının yahut yakınlarının ardından 80C°lik kolonyadan daha fazla göz yakan o inci tanelerinde boğuldu. Kimi evlerde artan öfke ve şiddet olayları sebebiyle yardım çığlıkları kulakları sağır edercesine yükselirken kimi evlerin balkonlarında tutulan alkışlar hayatlarımızı emanet ettiğimiz sağlık çalışanlarına coşku ve güvenle birlikte ışık oldu. İyileşmesi güç, yüksek risk grubunda denilen hastalarımızdan beklenmedik güzel haberler geldikçe sevinç nidalarıyla çiçekler açtı yüreğimizde.
Her ne kadar bugüne kadar hep duygularımızla var olmuş olsak da belki de bazılarımız ilk defa bu süreçle birlikte uçlarda deneyimliyor duygularını. Bazılarımız ne hissettiğini kolayca çıkarımlarken bazılarımız ise duygularındaki farklılığı sezinliyor fakat hangi duyguya geçiş yaptığını anlamlandıramıyor. Tam da bu gerekçelere ve izninize sığınarak sizlere bu haftaki yazımda duygularımızdan, hangi duygunun bize nasıl sinyal verdiğinden bahsetmek istiyorum.
Duygularımız gündelik hayatımızda, edindiğimiz tecrübelerde ve sağlığımız üzerindebüyük rol oynar. Duygularımızı düzenleme şeklimiz de stres unsurlarıyla karşılaştığımızda nasıl bir tutum izlediğimizi gösterir. Evrimsel süreçte temel duygularımız bedensel ve çevresel değişimler karşısında ortaya çıkar. Örneğin, temel duygularımızdan olan korku ve öfke,hayatımızda ya da sevdiğimiz birinin hayatında tehdit hissettiğimiz anlarda ya da büyük değişimler geçirilen zamanlarda kendimizi veya o kişiyi/kişileri korumak adınaortaya çıkmaktadır.
Duygularımız konusunda bilim dünyasında birçok teori olsa da bugün siz sevgili dostlarıma bahsetmek istediğim teorem temel duygu teorisidir. Temel duygularımızdan bahsetmek gerekirse bunlar iki tanesi pozitifduygu (mutluluk ve şaşırma)ve dört tanesi negatifduygu (üzüntü, tiksinti korku ve öfke)şeklinde tanımlanaraktoplamda altı tanedir. Bu duygularımızın her biri davranışlarımıza yansıyarak gözlemlenebilmektedir.Örneğin, daha önce bahsettiğimiz tehdit ve değişim karşısında hissedilen öfke ve korkuya geri dönersek,bu iki duyguyu hissettiğimiz andaki tehdit bizi ya savaşmaya ya da kaçmaya yönlendirerek kendimizi o tehditten koruma davranışına iter.
Peki neden temel duygular olarak bu altı duygu kabul edilir?
Bilim insanları bu duyguları henüz çevrelerindeki kişilerin yüz ifadelerini gözlemleme deneyimi olmayan yeni doğmuş bebeklerde ve doğuştan görme engelli kişilerde incelemişlerdir.Deney grubunda yukarıda bahsettiğim altı duyguya ait altı farklı yüz ifadesi saptanmış ve bunlar temel duygular olarak sınıflandırılmıştır. Deney grubunun bu duygu ifadelerini daha önce çevrelerindeki bireylerden gözlemleyerek öğrenme şansı olmadığı için de temel duyguların tüm insanlar için ortak olduğu ve bu duyguları deneyimlerkenhepimizin yüzünün benzer ifadeler sergilediği genellemesine varılmıştır.
Haydi şimdi biraz bu temel duygularımızı detaylandıralım!
Mutluluk genellikle memnuniyet, neşe, tatmin ve esenlik duygularıyla nitelendirilen hoş bir duygu durumu olarak tanımlanır. Mutluluğu yüz ifadelerimizde gülümsemeyle yansıtırken ses tonumuzla da ifade edebiliriz.
Şaşırma duygumuz beklenmedik bir durumlara karşı adaptasyon becerilerimizle ters orantılı olarak ortaya çıkmaktadır. Ağızın açılması, kaşların yukarı doğru hareketi şaşırma karşısındaki yüz ifadelerimize örnek olurken; elleri aniden yüze götürme davranışı ilefizyolojik irkilme tepkisi sıklıkla gözlemlenen diğer ifade şekilleridir.
Üzüntügenellikle hayal kırıklığı, keder, umutsuzluk, ilgisizlik ve azalmış pozitif duygularlanitelendirilen geçici bir duygusal durum olarak tanımlanır. Diğer duygular gibi üzüntü de tüm insanların zaman zaman deneyimlediği bir duygudur. Bazı durumlarda, insanlar depresyona dönüşebilen uzun süreli ve şiddetli üzüntü dönemleri yaşarken; bu duyguağlama, düşük ruh hali, sessizlik vebaşkalarından uzaklaşmada dahil olmak üzere çeşitli şekillerde ifade edilebilir.Üzüntünün türü, şiddeti ve bireylerin başa çıkma yöntemleri bu duygunun temel nedenine, bireyin geçmiş yaşam öyküsüne ve genetik faktörlere bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Bir diğer duygumuz olan tiksinmehoş olmayan bir tat, görüntü veya kokuyla karşılaşmak gibiçeşitlidurumlardan kaynaklanabilmektedir. Tiksinme duygusunu da özellikle ağız ve burun çevresinde kasılmalarla beliren yüz ifadelerimiz, tiksinti nesnesinden uzaklaşma gibi davranışlarımız ve öğürme gibi fiziksel reaksiyonlarımızla ifade ederiz.
Korku daha önce de bahsettiğim gibi hayatta kalmada da önemli bir rol oynayabilen güçlü bir duygudur. Herhangi bir tehlikeyle karşı karşıya kalıp korktuğumuzdasavaş ya da kaç tepkisi olarak bilinen tepkilerden birini seçmek için vücudumuz ve zihnimiz bizi uyarır. Kaslarımız gerginleşir, kalp atış hızımız ve solunum hızımız artar, zihnimiz daha uyanık hale gelir ve böylelikle vücudumuzu ya tehlikeden kaçmaya ya da durup savaşmaya hazırlar. Seçeceğimiz bu tepki, ortamdaki tehditlerle etkili bir şekilde başa çıkmaya hazır olmamıza yardımcı olur.Korkuyu göz bebeklerinin genişlemesi gibi yüz ifadelerimizle ya da vücut dilimiz ve hızlı nefes alıp verme gibifizyolojik reaksiyonlarla ifade ederiz.
Öfke başkalarına ya da kendimize karşı düşmanlık, ajitasyon ve hayal kırıklığı gibi duygularla nitelendirilen oldukça güçlü bir duygudur. Korku gibi öfke de vücudunuzun savaş veya kaç tepkisinde rol oynar.Öfke genellikle olumsuz bir duygu olarak düşünülse de bireylerarası ilişkilerdeki ihtiyaçlarınetleştirmeye yardımcı olmada yapıcı bir nitelikte olabilirken; bizi rahatsız eden şeylere karşı çözüm bulma ve harekete geçme konusunda motive edici de olabilir.Bununla birlikte öfke duygusuaşırı ve kontrol edilemez bir hal aldığında sağlıksız, tehlikeli veya hem bireyin kendisi hem de başkaları için zararlı şekillerde ifade edilebilir.
Kontrolsüz öfke hızla psikolojik, fiziksel ya da cinsel şiddete dönüşebilir.
Duyguları tanımak onları fark etmenin ilk adımıdır. Fark edilen negatif duyguları deneyimlemekten kaçınmak, onların gerçekte var olmadığı anlamına gelmemekle birlikte bir süre sonra o duyguların daha kalabalık bir şekilde size konuk olmak için kapınızı zorlamalarına sebep olacaktır.
Sağlıkla ve duygularınızla kalın…