DOĞU AKDENİZ TÜRK GÖLÜ
Tarih bizi Nizam-ı Alemi tesis etmek üzere geri çağırıyor. Cennet mekân Kanuni Sultan Süleyman döneminin en büyük denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa, Preveze Deniz Savaşında, (27 Eylül 1538) Osmanlı donanmasınınVenedik, Ceneviz-Malta, İspanya ve Portekizlilerden oluşan Haçlı donanmasına galip gelmesiyle Akdeniz, Türk gölü haline gelmiştir. Preveze Deniz Savaşı, Osmanlı Devleti’nin denizlerdeki ilk ve en önemli başarısı olmuştur. Tabi o zamanlar ‘Adalar Denizi’ (EGE), Akdeniz olarak kabul ediliyordu.
Mısır, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de bildirdiği sınıra saygı duyarak ve dikkate alarak Hidrokarbon araması ihalesine çıktığını duyurdu. Ardından Mısır Dışişleri Bakanı: “Suriye’deki Türk işgaline karşı artık birleşmeliyiz” çağrısı yaptı. Bu açıklamalar, Mısır’da siyasi istikrarsızlığın en yüksek seviyede olduğunu gösteriyor. Yani Mısır’ı yöneten bir kanat (Yüzyılcılar) Türkiye ile uzlaşma yolunu tercih ederken diğer kanat (Binyılcılar) Türkiye düşmanlığını açıkça belirtmekten çekinmiyor. Devrik lider Muhammed Mursi devrinde ise Türkiye ile ilişkiler en iyi durumdaydı ve Mısır her anlamda tarihinin belki de en refah dolu yıllarını yaşıyordu.
Türkiye’nin Libya’da istikrarı sağlaması ve iki ülke arasında yapılan Deniz Yetki Anlaşması (Münhasır Ekonomik Bölge) ile tarih dönüm noktalarından birini yaşadı. Mavi Vatan Doktrinine sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve asla taviz vermeyeceğini defalarca dile getiren devletimiz, bu minvalde Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine ara vermeden devam etmektedir. Burada Doç. Dr. Sayın Cihat Yaycı‘nın görevden alınması konusuna kısaca dikkat çekmek isterim. Zira kendisi Mavi Vatan Doktrinine imza atanlardandır. Eğer sayın Yaycı görevden alınmasaydı, şu anda topluma bu doktrinin ne demek olduğunu anlatamayacaktık. İlk duyduğumuzda garipsediğimiz bu durum şu an bize fazlasıyla fayda sağlamaktadır. Unutmayın! Devlet aklı farklı çalışır.
TÜRKİYEMİZ’i türlü oyun ve yaptırımlar ile Doğu Akdeniz politikasından caydıramayanlar, ülkemiz ile uzlaşma yolunu seçmeye başlıyorlar. Bunların başında Mısır gelmektedir. Bir diğeri ise İSRAİL’dir. İsrail gazını Avrupa’ya ulaştıracak EASTMED doğalgaz boru hattı projesi, Güney Kıbrıs‘tan geçmektedir. Daha ilk açıklandığı günlerde bile ölü doğduğunu söylediğimiz bu projenin kapsamı, Türkiye’nin Libya ile çizdiği MEB sahasından geçmektedir. Haliyle İsrail birçok caydırma politikası gütmüş ancak hiçbiri etkili olmamıştır.Çünkü artık baskılara boyun eğen Türkiye dönemi bitmiştir. Ve proje rafa kaldırılmıştır. Aynı proje şimdi ise Türkiye üzerinden geçişini sağlayacaktır. Bu durumun bize sağlayacağı katkı ise Kuzey Akım doğalgaz boru hattı ile aynıdır. Her geçen gün Avrupa’nın Türkiye bağımlılığı artmakta ve bizde bu bağımlılığı kendi menfaatimize değerlendirmekteyiz. Peki Yunanistan? dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yunanistan ABD hegemonyasını üzerinden atamadığı müddetçe bizim için yok hükmündedir. Eğer bu hegemonyayı kırar ise ilk işi Türkiye’ye tabi olmak olacaktır.
Yakında İsrail ile MEB‘in ayak seslerini duymaya başlayacağız. Hatta önce Mısır ile MEB ve ardından Filistin MEB‘i de sağladığımız an Doğu Akdeniz Coğrafyası Kanuni Sultan Süleyman dönemi gibi olmasa da benzer bir Türk Gölü haline gelecektir. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu: ‘Mısır ile deniz yetki alanları konusunda anlaşma imzalayabiliriz’ diyerek müjdesini vermiş oldu. Biz asla geri adım atmayarak dik durduğumuz için, onlar bize uyum sağlamak zorunda kaldılar.
Sen TÜRKİYE’sin, sana da bu yakışır.