‘’CUMHURİYET’’
Güne başlıyoruz, uyanıyoruz.
Herkesin kendine göre derdi, koşturmacası, telaşı, kendi benliğinde günlük bir mücadelesi var.
Bu yoğunluğun yanında bir de ülkenin şuan ki şartlar itibarı ile getirdiği ekonomik şartlar ve sosyolojik şartlar günlük yoğunluğumuza zorluk katıyor.
Yeri geliyor, stabilite haline gelmiş kapitalist düzende, okul ve iş hayatında ki döngüden bıkıyoruz. Yeri geliyor, abi biz gerçekten ne yapıyoruz diye sorguluyoruz.
Toplumumuza bakıyorum, metroda, sokakta, yolda, binaların içinde, çarşı da. Suratlar mutsuz, yorgun, asabi bir bıkkınlık hakim çoğunlukta.
Gerçekten hangi ara bu hale geldik? Neden böyle olduk? Aslında cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz…
İşte günümüz şartlar itibarı ile ne kadar umutsuz bir yapı haline bürünüyoruz demi? Teknoloji var, sosyal medya var, ulaşım daha kolay, insanlarla iletişimin daha hızlı ve basit. Bunu neye göre mi yazıyorum tabi ki de 100 yıl öncesine nazaran yazıyorum.
Yazımın girişinden anlayacağınız üzere başlık ‘’Cumhuriyet’’…
Bir Cumhuriyet Bayramı daha geçiriyoruz, yaşıyoruz.
Dile kolay koca 101 yıl…
101 yıllık bir Koca Çınar…
Bu Cumhuriyet’in ne denli, ne şartlarda, ne zorluklarda kurulduğunu ilkokuldan itibaren ders kitaplarında, öğretmenlerimiz eşliğinde anlatıldı, öğretildi. Cumhuriyet’in kuruluşu hakkında onlarca film, dizi yapıldı. Belgesel çekildi, tarihçiler binlerce kitap yazdı.
Gerçekten öyle bir şey ki Cumhuriyet, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük mirası bize. Başta söylediğim günümüz şartlarında umutsuzluk olgusunu tam yüz yıl önce halkı ve toplumu diri tutup, mücadele için ikna etmeye çalışmanın verdiği azim ve kararlılığı bir düşünsenize. Bugün bir insan ya, bir insan 10 tane insanı etrafına toplayıp konuşma yapsa 9 kişi dinlemeyi bırakır yüksek ihtimal. Günümüz siyasetçilerine bakın. Hangi birini saatlerce sıkılmadan dinliyoruz ki? Yoksulluklarla boğuşan, toprakları bölünen, vatanı yurdu işgal altında olan bir halk ile bir direniş mücadelesi başlatmak. Bir düşünsenize. 1919’da…
Nasıl bir liderlik, zeka, kararlılık ister demi?
İşte bu zeka, bu liderlik, bu kararlılık gerçekten de Ulu Önder Atatürk’te var ki biz her sene, her milli bayramda büyük bir gururla liderimizi anıyor ve en büyük mirası Cumhuriyet’e her sene artarak daha çok bağlanıyor ve sahip çıkma hissiyatımız artıyor. Çünkü her sene rejim değiştirilmesini isteyen, Cumhuriyet düşmanları sayısı daha çok artıyor. Sosyal medyaya girin, Facebook, Twitter, İnstagram. Müthiş bir cahil özgüveni var bazı şahıslarda. Sabah akşam bu ülkenin kurucu lideri Atatürk’e saldırıyor. Ne anlatabilirsin ki?
İşin özüne, yazımın ana konusuna geri dönersek, bugün Cumhuriyet’imizin 101 yılı…
Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen Haluk Levent ve Emircan İğrek Konseri vardı. Orada bulundum, gerçekten coşku güzeldi. İyi ki milli bayramlarımız var ki, milli değerlerimizi tekrar tekrar hatırlıyoruz.
Var olsun Cumhuriyet! Var olsun Atatürk!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir konuşmasında dediği gibi; “Yutkunarak Mustafa Kemal Atatürk demeyeceksiniz! Yutkunarak Cumhuriyet demeyeceksiniz! Avazınız çıktığı kadar ‘Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!’ diyeceksiniz!”
Çünkü bizler! Atatürk’ün ışığında yürüyen gençler olarak, Cumhuriyet’le başlayan ve devam eden, Ulu Önder’in gözlerinin maviliğinde bulduk Özgürlük tutkusunu…
Çünkü bizim bilincimiz, gerçeğimiz…
Gerçeğimiz, varlığımız…
Varlığımız, mücadelemiz…
Mücadelemiz, umudumuz…
Cumhuriyet bilinciyle, Aydınlık bir ülke gerçekliğimizle, Atatürkçü varlığımızla Cumhuriyet mücadelemiz ve umudumuz daima yaşayacak…
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…
ESEN’LE KALIN…