ÇÖPLÜK

24.06.2021
A+
A-

Merhaba sevgili dostlarım,

Her yazımın sonunda bir canlı doğurmuş gibi hissediyorum. Benim emeğimle olan ama benden ayrı/ayrışık bir bebek bırakıveriyorum dünyaya. Kendimi beslerken onu da besliyorum bir yandan. Kendime gösterdiğim şefkatin bir kısmı onun payına düşüyor. Kendime her öfkelendiğimde o da nasibini alıyor içimi kasıp kavuran ateşten. Sancılanıyorum, hiçbir şekilde tarif edilemeyen o muazzam doğum sancıları gibi hem de. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum kağıtlara tıpkı bir annenin doğum anındaki “Almayın benden yavrumu, koparmayın. O bensiz nasıl barınır bu dünyada?” haykırışı gibi ben de çığlıklarımı sakınmıyorum. Sahi, bensiz kendi başına nasıl atacak adımlarını? Emanet ettiklerim benim kadar titrerler mi üzerine yoksa verilen emeği, tadına varılan duyguyu kendilerini yok saydıkları gibi inkâr ederek onu da değersizleşen varlıklar semtinemi gönderirler? Çöp kutusu, çöplük. Ne kadar mide bulandırıcı bir tınısı var. Kokusu daha adını telaffuz ettiğimde burnuma geliyor: değersizleşen varlıklar semti yani bir diğer deyişle çöplük.

Yerine başka bir şeyi koyamasaydık çöplüğe itekler miydik o kâğıt parçalarını dersiniz? Değerini yitiren varlıkların başını mı çekerdi yoksa yüreğinizdeki yangında ilk kurtarılacaklar listesinin başını mı?
Yitirilen ilişki sonrası yası hangi duygu ve düşüncelerüzerinden yaşadığımızın kilit noktası da burası belki de. “Bir daha nasıl inanacağım, seveceğim, güveneceğim” isyanı yitirilen kişidense yitirilen benliğe, kişinin kendi alanına karşı aşırı genelleme yaparak duyduğu yastır.Yitirilen kişi ise-kim/ne olduğu nasıl var olduğu pek de umursanmaksızın-çoktan değersizleşen varlıklar semtine kaldırılmış; benlik bencillik arasındaki ince çizgide, fırtınalı bir günde sırat köprüsünde yürürmüşçesine savrulmaya başlamıştır insan oğlu.

  “Ben bir daha nasıl ona inanacağım nasıl güveneceğim?” isyanı ise ithaf edilen duyguların muhatabına edilen isyandır. O kişiyi barındırır içinde. “Bence şimdi sen de herkes gibisin” diyememenin acısına sarılmıştır yas. Birey için herkesten farklı olan, herkesten farklı sevilen birine herkesten farklı inanıp güvenebilme arzusuna dair çarelerin tükendiği, hırpani bir yorgunlukla hoyrat dalgalara karşı koyulamayan o an… Çöplük ise insanın kendi benliği olarak algılanmaktadır. Emziği ebeveyni tarafından ağzından alınmış bir bebek kırgınlığıyla “değer”ininiliklerinden koparıldığı zannedilerek, malum semte gönderilmek üzere paketlenmiştir o benlik. Hayal tam da bu noktada kırılır.
                                                                                                                                                                                                               Ve kırıldı.

Herkese selam, Nazım’a hasretle…

YORUMLAR

  1. Ayten Dinçer dedi ki:

    Çok güzel çok etkileyici bir yazı. Her birimiz yaşamıştır hayatı boyunca böylesi duyguları. Çok güzel dile getirmişsin gönül kırıklarını, yitip giden güven duygusunu. Zaman herşeyin ilacıdır der çıkarız işin içinden, öyle de olur çoğu zaman…