“ÇEVRE GÖREVLİSİ DIŞINDA YATIRIM ARACIYIZ” – ÖZEL HABER

Türk iş dünyasının çevre danışmanlığını benimsediğine değinen BURÇED Mühendislik Genel Müdürü Hayrettin Durmaz, ‘’Başlangıçta Türk iş insanları bir yatırım danışmanlığına, çevre danışmanlığına alışkın değillerdi. Bugün otomobil lastiğinden tutunda fren sistemine kadar otomotiv, tekstil ve gıdanın pek çok dalı ile ilgili pek çok iş yaptık. Geçtiğimiz 18 yılda 1700 civarında referansımız var. Çevre Mühendisliğinde Bursa bize çok şey kattı” dedi.

15.11.2018
A+
A-

Hayatımızın bir çok noktasında sanayi, maden ve onun kollarının uzandığı alanlar, bütün kesitiyle etkisini gösteriyor. Üretimin olduğu yerde bunun alt yapısıyla da ilgili yeterlilik göze çarpan noktalardan. Günümüzde bu tarz çalışmaların yer aldığı büyük işlerde çevreyle ilgili izinler alınmadan yapılamıyor. İnşaatına başlansa dahi yatırım oracıkta sonlandırılmak zorunda. Bu işlerin nasıl yürüdüğüne dair görüşlerine başvurduğumuz BURÇED Mühendislikte zamanla dönüşen işletmelerden. İşletme olarak işlerinin neredeyse tamamına yakını sanayi alanındaki yatırım faaliyetleri oluşturuyor.

 

Sizi tanıyabilir miyiz?

Şöyle ben 1973 Afyon doğumluyum. Bursa’ya 1992 yılında okumaya geldim. Uludağ Üniversitesi Biyoloji bölümünü bitirdim. 97-98’de askerlikten sonra çevre sektöründe faaliyet gösteren bir firmada işe başladım. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) ve çevre konularında danışmanlık hizmeti vermek üzere 2000 yılında da BURÇED Mühendisliği kurduk.

BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN GENİŞ OLMASI
MESLEĞİM AÇISINDAN BİR AVANTAJDI

Biyoloji okudum dediniz. Çevre danışmanlığına sizi iten etken ne oldu?

O dönemde biz üniversitede Uludağ’daki bitki türleri ile ilgili araştırmalara katılıyorduk. Bursa’nın bitki örtüsünün geniş olması mesleğim açısından bir avantajdı. Okul bitti fakat araştırmalar devam etti. O yıllarda da çevre sektörü çok yeniydi. 97 yılında daha ilk ÇED yönetmeliği revize edilmişti. Çevre raporlarında üç meslek aranıyor. Bunlardan birisi biyolog ve çevre mühendisi olmak üzere aranıyordu.

O GÜNDEN BUGÜNE MEVZUATTA
DAĞLAR KADAR FARK VAR

İlk bu şekilde çevre ve danışmanlık hizmeti veren bir firmada başladık. O günden bugüne çevre mevzuatı çok ilerledi. Özellikle 2009 yılında Avrupa ile ilişkilerde çevre başlığının açılmasından sonra ülkemizde hızlı bir mevzuat dönüşümü oldu. Yani o gün ile bugün arasında mevzuat bakımından dağlar kadar fark var. Bizde hasbelkader çevre raporlarında biyolog aranan meslek türü olduğu için böylelikle adım atmış olduk. Benim kişisel olarak bitki türlerine ilgim yüksek ve hep Uludağ’daki bitki türleri ile ilgili araştırma yaptığımız için ÇED raporlarında da flora fauna tespiti çalışmalarına katılarak böyle bir ekipte işe başladım.

TÜRK İŞ İNSANI ALIŞKIN DEĞİLDİ

Bugüne kadar ne gibi çalışmalar yaptınız?
 

Dediğim gibi o dönemlerde ÇED yönetmeliği çok yeniydi. Hem ülkemiz hem bizler ÇED yönetmeliğine yeni yeni alışıyorduk. İlk yıllarda çöp deposu tesisleri ile ilgili projeler yaptık. Onun dışında OSB’lerle ilgili çalışma yaptık. 2000 yılına kadar Çevresel Etki Değerlendirme Raporu hazırlayan bir firma olarak başlamıştık. Yıllar içerisinde bu konu da tecrübelerimiz arttı. Başlangıçta Türk iş insanları bir yatırım danışmanlığına, çevre danışmanlığına alışkın değillerdi. İlk yıllarda çevre danışmanlığını öğrendi Türk iş dünyası. Daha sonrasında da firmamız danışmanlık alanına yöneldi. Çünkü bir yerle ilgili bir yatırım yapılacaksa çevreyle ilgili izinlerin alınması gerekiyor. İzin alınamadığı taktirde ister istemez yatırımı orda sonlandırmak zorunda kalıyor. Bize gelen yatırımcılara fabrika kurulasıya kadar, bütün izinlerine kadar yerine getiriyoruz. Müşterimize teslim ediyoruz. O yıllardan bu yıllara yatırım danışmanlığı haline geldik. Büyük yatırımları paket halinde sunuyoruz. Özellikle son yıllarda organize sanayi bölgeleri kurulmasıyla ilgili, yada çimento fabrikası kurulmasıyla ilgili bu tür entegre büyük projeleri çalıştığımız ekipler ile de birlikte yapabilir duruma geldik.

BÖYLE BİR SEKTÖR BULAMAZSINIZ

Sektörün size göre en önemli gündem maddesi nedir?

Çevreyle ilgili işin yapılışı esasında eskiye göre bakanlığın sistemi çok iyi oturdu. Türkiye’de e sistemi en iyi çalışan kurumlardan birisidir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Ancak biz çevre ve danışmanlık hizmeti veren firmalar olarak şundan muzdaripiz. Mesela bizim sektörümüzde birde laboratuarlar var. Laboratuarlarda bakanlığın getirdiği bir ücret politikası ve havuz oluşturuldu. Laboratuarlarda olduğu gibi bizde de bir ücret politikası oluşturmasını istiyoruz. İster istemez piyasada fiyatlar çok düşük. Yıl 2018 ama hala biz 2000 yılında şirketi kurduğum fiyatlara çalışıyoruz. Yani bugün hani Türkiye’de böyle bir sektör bulamazsınız. Neticede biz Çevre Bakanlığı’nın tamamlayıcı bir unsuruyuz.

150 NİN ÜZERİNDE MÜHENDİS YETİŞTİRDİK

Çünkü biz olmadan ÇED raporu hazırlanamaz. Düşünün bütün ÇED bürolarını kapattığını düşünün ÇED raporlarını bizim gibi şirketler hazırlıyor. Ortada ÇED raporunu hazırlayan bir firma yoksa Çevre Bakanlığı işlemlerini nasıl sonuçlandırabilir. Yatırımlar nasıl sonuçlanabilir. Bunun yanında mezun olan pek çok yeni arkadaşımız gelip bu ofislerde mevzuatları öğreniyor. Bu ofislerde yetişip daha büyük tesislere geçiyor. Yani biz 2000 yılından beri bu zamana kadar yüz ellinin üzerinde mühendis yetiştirdik. Bunların hepsi de büyük firmalarda, büyük kuruluşlarda, tesislerde hizmet vermektedir. O yüzden sektörü koruyucu fiyat politikası yapılması gerekir.

KRİZİN ORTA VADEDE FIRSATA
DÖNÜŞECEĞİNE İNANIYORUM

Sektöre danışmanlık noktasında hakimsiniz. Ekonomik dalgalanmaları nasıl görüyorsunuz?

Piyasada ki dalgalanmalar bizi direk etkiliyor. Hatta ilk etkileyen sektörlerden birisiyiz. Çünkü biz yatırımcıya danışmanlık yapıyoruz. İster istemez bir takım ekonomide oluşan hareketleri hissediyoruz. Bu tür olayları yaşadığımızda yatırım hemen yavaşlıyor. Bizim yaptığımız işlerin büyük bölümü yatırım öncesi işlemler. Mevcutta devamlı hizmet verdiğimiz firmalarımız var. Onlarda herhangi bir değişiklik yok. Ama ekonomi yavaşladığı zaman ister istemez yatırımlar da yavaşlıyor. Yani ben şunu görüyorum ekonomik kriz başlangıçta Türkiye’ye zarar vermiştir. Ama orta vadede Türkiye’ye faydası olacağına inanıyorum. Doların baskısından kurtulmak için bir takım çalışmalar mutlaka yapılacaktır. İhracatın bir miktar daha artıp ithalat düşecektir. Orta vadede bir faydası olur. Durgunluk biraz hareketlenmeye başladı. Ama yine de anladığım kadarıyla para piyasasında da faizin baskısı var.

ÇEVREYLE İLGİLİ YANLIŞ GİDEN ALGI VAR

Çevreye duyarlı kalkınma nasıl yapılır?

Bir kere Türkiye’de çevreyle ilgili yanlış giden çevre algısı var. Örneğin maden ocağı dendiği zaman diyor ki maden ocağı açılmasın. Hidroelektrik santrali açılmasın. Aslında bu ülke ekonomisine, vatana millete zararlı bir görüştür. Çünkü şöyle söyleyeyim. Şurada etrafımıza baktığımız zaman maden olmayan, ağaç olan belki bir iki parça bir şey vardır. Koltuktan, boyaya her şey madenden yapılıyor. Hani siz ülke olarak madeni istemezseniz, yapılmasın derseniz bir gün savaş çıktığında ne mermi yapabilirsiniz. Ne silah yapabilirsiniz. Hiçbir şey yapamazsınız.

BUNUN TEMELİNDE SIKI DENETİM YATAR

Çevreyle ilgili kriterlere, çevreyle ilgili kanunlara bağlı olarak madenler her dönem var olması lazım. Şimdi aslında buradaki sorun nedir? Bana göre halk maden ile ilgili HES ile ilgili çalışmalarda direk karşısında duruyor. Esasında nasıl yapılması lazım bunun tartışılması gerekir. Çevreye zarar vermeden ekonomik gelişme yapılabilir.  Bunun temelinde de denetim yatar. Şimdi mesela bir ÇED raporunu hazırlıyoruz. ÇED raporunda faaliyet sahibi bir sürü taahhütler veriyor. Eskisi gibi değil 2009’dan bu yana faaliyet raporları çok ilerledi. Çevre firmalarımız eskiye göre çevre gözlüklerini değiştirdiler. Ama bu yeterli mi? Yeterli değil. Ancak bununda iyi sağlanabilmesi için daha iyi denetim yapılması gerekir.

 

Yaptığımız işlerin yüzde 75’i sanayi alanında

Bursa’da olmamız kurulduğumuz günden bu yana bizim için bir avantaj oldu. Bursa sanayinin pek çok kolunda Türkiye’de öncü bir şehir. Hatta dünya da bile sayılı şehirlerden diyebiliriz. Bugün otomobilin lastiğinden tutun da fren sistemine kadar pek çok parçasına kadar nasıl üretildiğini bunlardan nasıl atıkların çıktığını gördük. Hemen hemen otomotiv, tekstil ve gıdanın pek çok dalı ile ilgili çok iş yaptık. Geçtiğimiz 18 yılda 1700 civarında referansımız var.  Çevre mühendisliğinde BURSA bize çok büyük şey kattı. Başka bir şehirde yapmış olsaydık belki bu kadar tecrübe sahibi olmayabilirdik.

Bursa Türkiye’nin sıkıştırılmış bir profili gibi

Bursa’da bildiğim kadarıyla 18 civarı OSB var.  Bir taraftan tarımda yürüyor. Bir taraftan tarımsal ürünleri işleyen gıda fabrikaları var. Dediğimiz gibi maden ocakları da var. Hemen hemen bütün Türkiye’nin sıkıştırılmış bir profili gibi. Esasında gerçek rakamlara baktığımızda üreten firmaların Bursa’dan gösterildiği taktirde vergisel ve üretkenlik açıdan bir numaraya geleceğine inanıyorum. Çok dinamik bir şehir. Özellikle son bir iki senedir fark ettiğim şöyle bir şey var. İş dünyası ne olursa olsun ayakta kalmaya, devrilmemeye çalışıyor özellikle son bu ekonomik krizde üretimine devam etmeye çalışıyor. Bunun karşısında sadece sanayicisi değil işçisi de bir takım şeylerde anlayış gösteriyor. Bütün şehir ekonomisi kötü de olsa direnmeye çalışıyor. Pes etmeyen bir şehir Bursa.

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.