BURSA’DA 1 MİLYON KİŞİ RİSK ALTINDA YAŞIYOR

BURSA’DA 1 MİLYON KİŞİ RİSK ALTINDA YAŞIYOR
16.08.2024
A+
A-

17 Ağustos 1999’da Gölcük merkezli yaşanan deprem felaketinin üzerinden 25 yıl geçti. Birinci derece deprem kuşağında olan Bursa’da başta kentsel dönüşüm olmak üzere ne gibi çalışmaların yapıldığı ise merak konusu.

Biz de Kent Bursa Gazetesi olarak 1999’da yaşanan acı felaketten sonra Bursa’da ne gibi değişimler olduğunu, Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Bursa Şube Başkanı Serkan Işık’tan dinledik. Yerel yönetimlerin seçildikleri günden itibaren kentsel dönüşüm ile ilgili bir şey yapmadıklarını aktaran Işık, Bursa’da 1 milyon 100 bin kişinin risk altında yaşadığını vurguladı.

17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki depremde binlerce canımız hayatını kaybetmişti. Deprem, ülkemizin ve özellikle Marmara Bölgesi özelinde Bursa’nın en büyük sorunlarından biri. Sanayileşmenin de getirmiş olduğu çarpık kentleşmeyle birlikte insanlarımız güvensiz binalarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Depremi insanlar unutabiliyor ancak deprem kendini unutturmuyor. Hal böyle olunca da her felaketten sonra depremi konuşabiliyoruz. 1999’da yaşanan depremin ardından nelerin değiştiğini, nasıl bir yol haritasının izlenmesi gerektiğini konuştuğumuz Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Şube Başkanı Serkan Işık, en büyük riskin Osmangazi’de olduğunu ve Mustafakemalpaşa’nın tam altından da fay hattı geçtiğini vurguladı. Işık, “1999 depremi o tarihe kadar yaşanmış en büyük depremlerden bir tanesiydi. İnsanlar çaresizlik içerisinde kaldı. Tabii ki devletin gücüyle de alakalıydı. Şimdiki devlet gücüyle o zamanki devlet gücü aynı değildi. O zamanki  binaların kaliteleriyle şimdiki binaların kaliteleri artık değişti. Bu yenilenme insanların maddi güçleriyle de alakalı” dedi.

“YEREL YÖNETİMLERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR”

Mevcutta bir imar kanun varlığından söz eden ve yerel yönetimlere çok büyük iş düştüğünü vurgulayan Işık, “Elle beton dökümü iptal edildi, hazır beton dökümüne geçildi. Günümüze baktığımız zaman fabrikada ürettiğin betonla yerine döktüğün beton otomatikman sistem üzerinden takip ediliyor. 99 depreminden sonra yapı denetim sistemi çıktı, başıboşluk ortadan kalktı. Şimdi sektörün içerisinde yine sıkıntılar var ama 99 depremine bakıldığı zaman yüzde 70 oranında bir iyileşme mevcut. Projelerde, zemin etüt ve tespitlerinde, kullanılan malzemelerde iyileşme oldu. Devlet üzerine düşeni yapıyor. Her zaman bir önceki depremi baz alarak ona göre daha nasıl dayanıklı yapı olur, bunlarla ilgili hangi malzemeler daha kaliteli, onu bulup ölçümünü yapıyor ve buna göre bir yönetmelik çıkartıyor. Bunu uygulatmak tamamen biraz da zihniyet işi. Biz o yönetmelikleri, kalite standartlarını yüzde 100’e yakaladığımız zaman depremden korkma gibi bir lüksümüz olamaz” açıklamasında bulundu.

“EN BÜYÜK SIKINTI KAÇAK YAPILAŞMA”

1999’dan önce mühendislik hizmeti alan binaların olmadığını, felaketten sonra bunun değiştiğini vurgulayan Serkan Işık, “Önceden insanlar kaçak yapılaşmalarda oturuyordu. Bizim en büyük sıkıntımız zaten kaçak yapılaşmaydı. Her seçim döneminde beyandı” açıklamasında bulundu.

“BİNALAR ACİLEN YENİLENMESİ GEREKİYOR”

Kentsel dönüşüm ile binaların yenilenmesinin gerektiğini söyleyen Işık, “Bugün deprem olsa depremden zarar gören, etkilenen kaç kişiye hizmet edeceklerini ne ilçeler ne iller ne de büyükşehir biliyor. Bir varsayım ile gidiyorlar.  Ne kadar çürük bina var, ne kadar depreme dayanıksız ya da ne kadar depreme dayanıklı bina var bunların bilinmesi gerekiyor ki çözüme varılsın. Biz sokaklarda mahallelerde ilçelerde mesleğim gereği her girdiğimiz sokaktaki yüzdelik envanteri bana getirin diyebiliyorum. Bunlar bende var. Ben belediye değilim, devlet değilim ama bu bende var. Çünkü içimde yara var. İnsanların göz göre göre ölmesi açıkçası benim vicdanımı sızlatıyor. Ama bakıyorum ki yerel yönetimdeki hiçbir belediye başkanının -ki yapanları takdir ediyorum- siyasette belediye başkanı olmak için verdikleri söz şimdi konserlere dönüştü. Konserler insan hayatı kurtarmıyor” şeklinde konuştu.

YENİ YAPILAR İNSAN ÖLDÜRÜR

Bursa’da çarpık yapılaşma olmasının başlıca sebeplerinin olduğunu ifade eden Işık, “Bursa, 1950 ve 1960’dan sonra şiddetli göç almaya başladı. Bundan sonra çarpık kentleşme başladı. Yaklaşık 25- 30 yıl içersinde tamamen betona gömülmüş bir şehir haline geldi. Günümüzde hala emsal fazlasıyla 3 katlı yere 7, 7 katlı yere 10 kat, 10 katlı yere de 20 katlı yerler veriliyor. Göz göre göre devam ediyor. Belediye başkanlarına, yerel yöneticilere, il müdürlüklerine, çevre şehircilik bakanlığına emsal fazlalıkları neden yaptırılıyor? Yeni yapı insan öldürür. Gördük Hatay’da insanlar yeni yapılarda öldü. Çünkü zeminin maksimum taşıyacağı yük var sistemde. Mühendislik her zemine depreme dayanıklı bina yapılabilir ama 3 katlı yere 7 katlı 10 katlı bina yaparsan mühendislik bunu söylemiyor” dedi.

“MUSTAFAKEMALPAŞA’DAN FAY HATTI GEÇİYOR, İNSANLAR UMURSAMIYOR”

Mustafakemalpaşa’da şehir merkezinin ortasından deprem üretecek yaklaşık 6,5 ile 7.2 lik bir fay var ve hala herkes özellikle Mustafakemalpaşa’da herkes uyuyor. Belediye başkanları uyuyor, yerel yönetimciler uyuyor, muhtarlar uyuyor, insanlar uyuyor. Ölümün ismi bile soğukken insanların vurdumduymazlık yapmaması gerekiyor. İnsanlar belediyecilere, yerel yönetimlere, kendilerini yöneten insanlara uyarılarda bulunması gerekiyor. Burada bizi ölüme terk edemezsiniz, burada bu kentsel dönüşümü yapmakla yükümlüsünüz demesi gerekiyor” diye konuştu.

“GEMLİK TAMAMEN YOK OLACAK”

Gemlik’in tamamen yok olacak ilçelerin içerisinde olduğunu belirten Işık, “Biz orada birkaç tane riskli bina analizi de yaptık, örnek verecek olursak bir ilkokulun olduğu yerde zemin etüdü yapıyorlardı, ön tarafındaki binada yapılamaz raporu geldi. Tamam oraya yapılmadı ama arkasında bir bina daha var. İnegöl’ün bir kısmı riskli fay hattının devam ettiği güzergahı var. Marmara Denizi’nde olacak deprem, daha büyük etki yaratacak. Orhangazi, Yenişehir’in bir bölümüne, Kestel, Gürsu, Yıldırım’a buraları sirayet edecek. Merkezde baktığımız zaman en riskli yerlerde Osmangazi’nin yüzde 70’i. Osmangazi’nin yıkılması demek, Bursa’da bir beka, Bursa’daki bir beka meselesi de devlette bir beka meselesi ama belediye başkanlarına bakıyorum hala aynı sazı çalmaya devam ediyorlar. Siyaset her ne kadar konuşuluyor, konuşulduğu zaman da halkı ikna etme sanatı diyorlar. Ben sanattan sonra insanların bazen bir etiğinin, duruşunun olmasını isterim. Deprem insanların yaşamına son vermiyor. İnsanların yaşamına son veren binalar. Bu yüzden sağlam mühendislik hizmeti alınmış hiçbir binanın insan öldüreceğini düşünmüyorum.  Doğru şekilde yapıldığı sürece” açıklamasında bulundu.

“DEPREM OLMADAN KONUŞMALIYIZ”

Deprem olduğu zaman insanların korkularına yön verdiğini söyleyen Işık, “O zaman da herkes koşturuyor, herkes binası uğruna sorular soruyor. O süreçte yerel yönetimler de diyor ki biz kentsel dönüşümlere başlayacağız. İnsanlar da onlara güveniyor ama daha sonra kentsel dönüşümler yapılmıyor. İnsanlar da unutuyor zaten. Deprem olduğunda insanların içerisinde bir korku oluyor ama zaman geçiyor, unutuyor. Her unuttukları günler, bir zamanlar gelecek ki kendi hayatlarına mal olacak. Kentsel dönüşüm başarı, özveri, çalışmayı istiyor ama kentsel dönüşümden ziyade daha da insanların görebileceği yatırımları yapmak için uğraşıyorlar” ifadelerini kullandı.

“İNSANLAR BİLE BİLE YOK OLMAYA MAHKUM BIRAKILIYOR”

Yerel yöneticilerin sanki deprem hiç olmayacakmış gibi hayatlarına devam ettiklerini belirten Serkan Işık, “Emin olun olası bir Marmara depreminde vicdanları rahat edemez. İnsanlar bile bile yok olmaya mahkum bırakılıyor. İnsanlar çaresiz. Onları idare eden belediye başkanlarına devlet izin vermiyor diyorlar, kentsel dönüşümü belediye yapar. Bina yapma yetkisi beledilerdedir. Devlet birinci dereceden kentsel dönüşüme etki etmez, belediyeler yapmak zorundadır” dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.