BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERDEN UZAKLAŞIYORUZ…

BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERDEN UZAKLAŞIYORUZ…
18.08.2023
A+
A-

Avukat Oğuz Kağan Çınar ile davaların basına yansıma şekillerinden son dönemde artan avukatlara yapılan şiddet olaylarına kadar bazı hukuki konuları konuştuk. Duruşmalardaki bekleme ve gecikme sürelerinin yalnızca avukatların değil, hakim ve savcılarında rahatsız olduğunu belirten Çınar “Bir hakimin bir günde ilgilenmek zorunda olduğu dosya sayısı ne kadar azalırsa, vermiş olduğu hükümlerin kalitesi de o kadar artacaktır. Bunun da  olumlu dönüşü yine vatandaşa olacaktır” şeklinde konuştu.

SEMA NUR AVŞAR

Yalnızca etkileşim alabilmek adına soruşturma sürecindeki işlemleri kesin hüküm mahiyetinde değerlendirmenin belki de masum insanların hayatına mal olabilecek boyutta ciddi bir mesele olduğuna değinen Çınar hassas konularda basının çok daha sağduyulu davranması gerektiğini belirtti.

  • BİZE KISACA KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

1998 yılında Bursa’da doğdum. Aslen Erzurum Şenkayalıyım. İstanbul Kültür Üniversitesinden 2020 yılında mezun oldum. Akabinde staj sürecimi başlatarak mesleğe ilk adımımı atmış oldum. Staj süresince birden fazla avukatlık ofisinde çalıştım ve stajımı tamamladım. Bu süreçte bana çok yardımcı olan üstadım Av. Emirhan Derdiman’ a buradan teşekkür etmeyi unutmayalım. Stajımı 2021 yılında tamamladıktan sonra hiç vakit kaybetmeden kendi ofisimi açtım ve avukatlık faaliyetimi resmi olarak başlatmış oldum.  O tarihten beri aynı adreste, aynı özenle faaliyetimi sürdürüyorum.

  • HAKİMLİK, SAVCILIK YA DA HUKUKLA İLGİLİ FARKLI BİR ALAN DEĞİL DE AVUKATLIĞI TERCİH ETMENİZİN ÖZEL BİR SEBEBİ VAR MI? GÖRÜŞLERİNİ ÖNEMSEDİĞİNİZ, ÖRNEK ALDIĞINIZ İSİMLER VAR MI?

Bilindiği üzere iddia, savunma ve karar olmak üzere yargının üç sacayağı mevcut. Bunlardan bir tanesi dahi olmazsa veya doğru işlemezse adaletten söz etmek mümkün olamaz. Dolayısıyla sorunuzda yer alan meslek gruplarının her biri son derece ehemmiyetlidir ve yargıyı ayakta tutan meslek gruplarıdır.  Bu meslekler arasında önem bazında kıyasa gitmek doğru değildir. Avukatlığı tercih etmemin sebebine gelelim. Avukatlığı, hakim ve savcılıktan ayıran en temel fark serbest bir şekilde mesleği icra etme imkanınızın bulunması. Sabah dokuz, akşam beş mesai kavramı bana hitap eden bir durum değil. Daha esnek çalışma saatleri olması avukatlığı tercih etmemdeki en büyük etken oldu. Hakim, savcıların memuriyetleri gereği tayin edilme durumlarının olması beni iten ikinci bir faktör.  Gerek üniversite gerekse meslek hayatımda görüşlerini önemsediğim fazlaca kişi oldu. Fakat zannımca her bir avukatın mesleğini icra etme yöntemi farklıdır tabiri caizse yoğurdu yeme biçimi farklıdır. Avukatlar arasında ast-üst ilişkisi veya unvan farkı yoktur ve olmamalıdır da. Dolayısıyla mesleğini icra etme yöntemini örnek aldığım belirli birisi yok. Yalnızca akıllı insanlar hatalarından ders alır fakat daha akıllı insanlar başkalarının hatalarından da ders alır düsturu ile herkesin yaşantısından kendime ders çıkarmaya özen gösteriyorum.

  • DAVALARIN BASINA YANSIMA ŞEKİLLERİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Bence konu çok hassas bir konu. Daha birkaç gün önce medyada bir doktor açıkça sapık ilan edildi. Olayın detaylarına hakim olmadığım için bu olayı yalnızca geniş çerçevede ele alacağım. Keşke bir avukat olarak göstermiş olduğum bu hassasiyeti bazı sosyal medya fenomenleri ve basın mensupları da göstermiş olsaydı fakat maalesef olmadı. Bahsi geçen doktor hakkında 2 günde 2 farklı haber yapıldı. İlk haberde basın doktoru alenen sapık ilan etti. İkinci haberde ise yeterli delil bulunmadığından bahisle doktorun tahliye edildiğini ve kendisini şikayet eden kişi hakkında iftira yüzünden suç duyurusunda bulunulduğu detayını servis ettiler. Yani söz konusu doktor 1 gün önce “sapık doktor”, bir gün sonra “iftira mağduru” oldu. Gelelim sonuca… Bir kişi hakkında soruşturma veya dava açılmış olması, o kişinin suçlu olduğunu gösteren bir durum değildir. Mahkumiyeti kesinleşinceye kadar herkes masum kabul edilir. Basının bu hususu bilmediğini zannetmiyorum. Yalnızca etkileşim alabilmek adına soruşturma sürecindeki işlemleri kesin hüküm mahiyetinde değerlendirerek kamuoyuna sunmak kimi zaman masum insanların hayatına mal olabilecek kadar kötü bir davranış. Az önce bahsettiğim doktor örneğini ele alalım. Bahsi geçen doktor suçlu da olabilir suçsuzda bu hususu şuan mahkeme heyeti dahil kimse bilmiyor. Fakat bu doktorun suçsuz olduğu senaryoda, ömür boyu üzerinden silmeye uğraşacağı ve belki de asla başarılı olamayacağı bir lekesi var artık. Bu şekilde toplumu yakından ilgilendiren ve hassas konularda basının çok daha sağduyulu davranması ve tabiri caizse etkileşim uğruna insanların hayatlarını harcamaktan imtina etmesi gerekir.

  • ÖZELLİKLE SON DÖNEMLERDE ARTAN, AVUKATLARIN GÖREVLERİNİ YAPARKEN KARŞILAŞTIKLARI ŞİDDET OLAYLARI HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ. ? GEÇTİĞİMİZ AY (21.06.2023) BURSA’DA AVUKAT ÇİFTE BIÇAKLI VE TAŞLI SALDIRIDA BULUNULDU. ALEYNA KÜBRA KANALCI İLE EŞİ AVUKAT MUHARREM KANALCI YARALANDI. YAPILAN BU SALDIRI İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?

Öncelikle meslektaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Umarım bu olay son olur ve bir daha hiçbir avukat mesleğini icra ettiği için şiddete maruz kalmaz. Avukatlar meslekleri gereği müvekkilleri ile karşı taraf arasında bir nevi elçi görevi üstlenirler. Elçiye zeval olmaz deyişi bizim kültürümüzde fazlaca benimsenen ve uygulamada yer bulan bir deyiş olmasına rağmen son zamanlarda şiddet olayının son derece arttığını gözlemlemekteyiz. Kültürümüzden, insanlığımızdan ve bizi biz yapan değerlerden günden güne uzaklaşmaktayız. Ben bunun sebeplerinden birinin insanların ekonomik sıkıntı çekmesi olduğunu düşünüyorum. Ancak her ne sebeple olursa olsun, hiçbir avukatın mesleğini icra ettiği için böylesine bir muameleye maruz bırakılmasını kabul edemeyiz. Yalnızca avukatlarla da sınırlı değil, hiçbir insanın bir diğeri üzerinde baskı kurma veya şiddet uygulama hakkı bulunmamaktadır. Bu tarz eylemlerde bulunanların kanunun müsaade ettiği ölçüde en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Barolarımızdan ve Türkiye Barolar Birliğinden bu konuda çözüm üretmelerini veya çözüm üretebilecek mercilere baskı oluşturmasını beklemekten başka elimizden bir şey gelmiyor maalesef.

  • DURUŞMA SALONLARINDAKİ GECİKME VE BEKLEME SÜRELER HEM SİZLERİ HEM SAVUNMA ALAN VATANDAŞLAR İÇİN ÇOK UZUN OLABİLİYOR BUNUNLA İLGİLİ BELİRTMEK İSTEDİĞİNİZ BİR ÖNERİNİZ VAR MI?

Maalesef bekleme ve gecikme süreleri avukatların en çok mağdur olduğu hususlardan birisi günümüzde. Duruşmalarımıza saatlerce gecikme sonucunda girebilmekteyiz. Bunun temel sebebi de hakim- savcı sayısındaki yetersizlik ve adliye binalarındaki duruşma salonlarının yeterli sayıda olmamasıdır. Bu durumdan yalnızca avukatlar değil, hakim-savcılarda son derece rahatsızlar.  Bir hakimin bir günde ilgilenmek zorunda olduğu dosya sayısı ne kadar azalırsa, vermiş olduğu hükümlerin kalitesi de o kadar artacaktır. Bunun da  olumlu dönüşü yine vatandaşa olacaktır. Hakim- savcıların sayısının arttırılması, adliye binalarının kapasitelerinin arttırılması hem avukatların hem hakim-savcıların hem de vatandaşın mağduriyetini giderecektir.

  • HUKUK FAKÜLTELERİ VE MEZUNLARI KONUSUNDA CİDDİ BİR ARTIŞ VAR BUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Şu anda ülkemizde hatırladığım kadarıyla 90 civarı hukuk fakültesi mevcut. 2013 yılında hukuk bölümünden mezun olanların sayısı 7400 civarındayken 2021 yılına baktığımızda bu sayının 18.000 bantlarına ulaştığını görmekteyiz. Bu senenin sayılarını bilmiyorum fakat az önce bahsettiğim sayıdan çok daha fazla olduğu gayet açık. Hukuk fakültesi ve mezun sayılarındaki gerçek dışı artış, maalesef mesleğimizi daha kötü bir geleceğin beklediğinin en büyük göstergesi. Avukat başına düşen ortalama iş sayısı giderek azalıyor. Büyük avukatlık firmalarının müvekkil sayıları ve iş kapasitelerini de göz önünde bulundurduğumuzda, mesleğe yeni başlamış ve kendi ofisini açmış bir meslektaşımızın işinin ne kadar zor olduğunu anlayabiliriz. Avukatların ciddi geçim sıkıntısı yaşaması, maalesef mecbur kalıp asgari tarifenin altında iş alan avukatlarımızın olması diğer avukatlara da yansıyor. Tabiri caizse piyasa giderek kırılıyor ve dosya başına istenen ücretler neredeyse yok paralara düşüyor. Tüm bu sorunların altında yatan ana neden hukuk fakültesi sayılarındaki ve haliyle hukuk mezunu sayılarındaki artıştır. Yine barolarımızın ve Adalet Bakanlığımızın bu sorunları çözüme ulaştıracağını ümit etmekten başka bir şey elimizden maalesef gelmiyor.

  • MESLEĞİNİZİN EROZYONA UĞRADIĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Bu soru aslında bir önceki soru ile bağlantılı. Az önce bahsettiğimiz tüm hususlar mesleğimizin erozyona uğradığını ispatlar nitelikte. Maalesef avukatlar emeklerinin karşılığını alamamaktalar. Asgari tarifenin dahi altında dosya bakan meslektaşlarımız mevcut. Tüm bu sıkıntılar verilen hukuki hizmetin kalitesini de düşüren bir husus. Bu kadar maddi-manevi sıkıntının üzerine bir de şiddet olayları eklendiğinde mesleğinin uğramış olduğu erozyonun boyutu açığa çıkıyor. Gelinen noktada maddi durumu olan ve birikimi olan yani dayanma gücü olan meslektaşlarımız kendi ofislerini açabilmekteler. Fakat paraya ihtiyacı olan, birikimi olmayan yani 1-2 sene işlerinin oturmasını bekleyecek kadar dayanma gücü olmayan meslektaşlarımız bağlı çalışmayı tercih ediyorlar. Maalesef bağlı çalışan meslektaşlarımızın çoğu hak ettiği ücretin daha altında çalışmakta, yoğun mesailer yapmaktalar. Sorumluluğu bu kadar yüksek olan bir meslek grubunun bu şartlar altında çalışıyor olması beni gerçekten üzüyor. Tüm bu sorunların en kısa zamanda çözüme kavuşmasını temenni ediyorum.

  • SON OLARAK MESLEKTAŞLARINIZA BİZİM ARACILIĞIMIZLA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Sizler aracılığıyla meslektaşlarıma huzurlu, sağlıklı, can güvenliğini dert etmeden çalışabilecekleri, maddi sıkıntılar ile boğuşmayacakları, mutlu bir yeni adli yıl dilerim. Sizlere de benimle bu güzel röportajı gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ederim.

 

 

YORUMLAR

Δ

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.