Bir tatilden fazlası: Phuket notlarım 1

İREM ERBAŞ / GEZİ YAZISI
Çocukluğumdan beri Asya ülkelerine bir ilgim olmuştur, nedense o taraflara karşı hep bir çekim hissetmişimdir hayatımda. Küçükken bir çocuk dergisinde tanıştığım Japonya, TV’de denk geldiğim bir Güney Kore dizisi ve gezi programında görüp hayran kaldığım Tayland… Ve en sonunda onlardan birisine gitmek nasip oldu. Bende oradaki anılarımı sizlerle paylaşmak istedim. İşte benim gözümden, deneyimlerimden Uzak Doğu’nun gizemli ve büyüleyici coğrafyasında yer alan Tayland…
Kuzenimle birlikte çıktığımız bu yolculukta Tayland’ın egzotik doğası ve Andaman Denizi kıyısındaki eşsiz plajlarında ruhumuzu iyileştirirken, adeta bir sanat eseri olan tapınaklarını, renkli sokak pazarlarını ve yerel kültürün derin izlerini taşıyan sokaklarını büyülenmiş bir şekilde gezdik. İlginç sokak lezzetlerini ise sadece uzaktan seyretmekle kalmış olsak da bu yolculukta her adımda yeni bir keşif, her köşede farklı bir hikaye vardı.
Tayland-name olarak adlandırdığım bu yazı dizimde Tayland’ın başkenti olan Bangkok ve bir ada şehri olan Phuket’i ayrı ayrı ele almayı düşündüm. Çünkü 847 km’lik mesafede bulunan bu iki konum arasında büyük farklar vardı. Bangkok, yoğun bir şehir hayatı, alışveriş merkezleri, gökdelenleri, tapınakları ve yoğun trafiği ile öne çıkarken; Phuket ise tropikal iklimi, beyaz kumlu plajları ve masmavi deniziyle doğa ile iç içe bir tatil deneyimi sunuyordu.
Bu yazımda bizim ilk rotamız olan Phuket adasındaki dolu dolu geçen 1 haftamızdan bahsedeceğim.
11 saatlik uçuşun ardından Tayland’a ilk adım attığımızda eyvah dedim bu sıcak ve nemli havada ne yapacağız… Ama sonra zorda olsa bir şekilde alıştık. Her adım başı taze meyvelerden yapılan soğuk içeceklerin satıldığı standlar, hindistan cevizi suyu, dondurması, deniz ve su aktiviteleri derken sıcaklığı ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.
PLAJLAR, ADALAR VE RENKLİ SOKAKLAR
Tayland’da yapılabilecek o kadar çok etkinlik var ki 10 günlük kısıtlı zamanımıza sığdırabileceğimiz kadar aktivite sığdırmaya çalıştık. Phuket’teki ilk günümüz otele yerleşmek, Patong’un sokaklarını keşfetmek, ünlü Patong plajında günü batırmak, renkli ve çok sesli sokak pazarlarını gezmekle geçti. Hemen ardından diğer gün turistlerin ilgi odağı olan Phi Phi adaları turuna çıktık. 2000 yapımı “The Beach” filmine ev sahipliği yapan Tayland’ın en ikonik ve etkileyici plajlarından biri olan Maya Bay’in eşsiz görüntüsü ile büyülenirken, adanın en popüler turistik noktalarından biri olan Monkey Beach’te maymunlarla eğlenceli ama birazda korkup kaçtığımız anlar yaşadık. Eşsiz ve tertemiz koylarında renkli balıklarla yüzmek (ki ben derinde yüzmekten ve balıklardan korkarım), Long Taillerle tekne turu derken muhteşem bir Hindistan cevizli dondurma ile günümüzü taçlandırdık. O dondurmanın tadını asla unutabileceğimi sanmıyorum.
Diğer günümüzü Phuket’in ünlü plajlarından olan Freedom Beach’e ayırdık. Dinlendiğimiz, bol bol yüzüp gecesini Patong çarşısında bitirdiğimiz günün ardından hemen yeni bir aktiviteye yelken açtık.
UNUTULMAZ BİR DENEYİM
Bu tatili planlarken ay ben yapamam korkarım derken, o ambiyansın içinde bir anda kendimi bir fili öperken buldum ve öğrendim ki öpülmeyi de çok seviyorlarmış. Öpüldükten sonra resmen sevinç çığlığı atıyorlardı. Hayatımda unutamayacağım deneyimlerden birisiydi filleri beslemek, yıkamak, onunla yüzmek. Tayland’a yolunuz düşerse mutlaka bu aktiviteye bir şans vermenizi tavsiye ederim. Ancak bir notum olacak fillerin sırtına binip trekking yapmamanız, çünkü bu onlar için adeta bir zulüm. Tayland’da, fillerin korunması ve refahı için çeşitli sığınaklar ve koruma alanları bulunuyor. Bu merkezler, istismara uğramış, hasta veya emekli filler için güvenli bir ortam sunarken ziyaretçilere de bu muazzam hayvanlarla saygılı bir şekilde etkileşim kurma fırsatı sağlıyor. Bu aktivite için mutlaka böyle bir merkez tercih edin.
KÜLTÜREL MİRASIN RENKLİ YANSIMALARI
Yapmak istediğimiz aktiviteler için görüştüğümüz tur şirketimizin Old Town’ı içeren turuna da gitmeyi düşünmüştük ancak buraya 40 dakika gibi bir süre ayırdıkları için vazgeçip kendimiz ayrı gitmeye karar verdik ve iyi ki de öyle yapmışız diyorum. Çünkü, Çin ve Portekiz sömürge döneminden kalma asırlık sıra evlerin bulunduğu renkli yapılarıyla ünlü Phuket Old Town’ın sokaklarında gezerken kendimizi bambaşka bir yerde gibi hissettik. Buranın atmosferi benim için bambaşkaydı gerçekten çok sevdiğim bir bölge oldu. Yüzyıllık Çin-Portekiz yapıları, benzersiz bir kültürel doku, çarpıcı sokak sanatları, ilgi çekici hediyelik eşya dükkanları ve canlı pazar alanlarıyla bu bölge, keşfedilmeyi hak ediyor.
ADRENALİN DOLU BİR GÜN
Phuket, doğa ve macera tutkunları için heyecan verici aktiviteler de sunuyor. Bizde son dakika verilen bir karar ile ATV, zipline ve rafting’i kapsayan bir tur tercih ettik. Adanın tropikal ormanlarında, zipline yapmak, serin sularda keyifli bir ortamda rafting ve ardından doğada yapılan ATV turu kesinlikle yapılması gereken bir aktivite.
PHUKET’TE SON GÜN
Phuket’teki son günümüzde otelden çıkışımızı yaptıktan sonra yürümeyi çok sevdiğim sokaktan son kez yürüyerek çarşıya doğru yol aldık. Akşam uçuşumuz olduğu için bu günü sevdiklerimize ve kendimize bir şeyler almak için alışverişe ve henüz deneyimleyemediğimiz yeni tatları yemeye ayıralım dedik. Uzunca bir çarşı ve AVM turundan sonra her adım başı bulunan meyve tezgahlarından birinden soğuk birer meyveli smoothie alarak Patong’un meşhur plajında günü batırdık. Biraz sohbet muhabbet ve fotoğraf çekimi derken iyice acıktığımıza karar vererek turumuzda müdavimi olduğumuz Türk restoranında son yemeğimizi yiyerek bizi bekleyen yeni bir maceraya doğru hareket ettik.
Bir sonraki yazımda hemen Bangkok anılarıma geçmeden önce Phuket’teki nüfus, yemekler ve Türk restoranlarından bahsedeceğim. Yaşadığımız ilginç ve komik anları okumak için takipte kalın.