BENİM BAŞÖĞRETMENLİK HAKKIMI KEDİ Mİ YEDİ?
Okuyucularım soruyor gülerek: “Hocam yine mi siz hak peşindesiniz?”…
Ajanslar haber peşinde…
Meryem ÇILDIR hak peşinde, diyorum ben de…
Gündemi takip etmek yerine,
Gündemi çoğu zaman ben belirliyorum…
Çünkü alacağım çok, tahsilatım ise hiç yok…
O kadar çok hak alacağım var ki, tahsil etsem ooo…
Ordinaryüs profesör olacağım…
Ama neredeee…
Kazanılmış hakkımı yiyen yiyene, hakkımı veren yok ki…
Birine varmıııış, birine yokmuş.
Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde.
Develer tellal iken, pireler berber iken,
Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken… diye uzayıp giden masallar gibi, benim başöğretmenlik meselesi de uzayıııııp gidiyor…
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÇIKTI
Nasrettin Hoca’nın fıkrası gibi…
Gel pisi pisi, deyip kediyi yanına çağırmış. Sonra hayvanı ense derisinden tutup havaya kaldırmış.
‘‘Hanım söyle bakalım’’ demiş,
‘‘Şu havaya kaldırdığım kedi, gelse gelse iki okka gelir. Eğer elimdeki şey kediyse, ciğer nerede? Yok bu şey ciğerse, kedi nerede?’’
12 YILLIK DOKTORA MEZUNU ÖĞRETMENİM
Öğretmenlik meslek kanunu buradaysa, benim başöğretmenlik hakkım nerede?
Başöğretmenlik hakkı varsa, ben neden hala uzman öğretmenim?
Benden çok sonra doktora yapanlar, başöğretmenlik ünvanını almış olduğu halde, ben neden başöğretmenlik ünvanımı alamıyorum?
Tüm kanunların ve yönetmeliklerin sırf Meryem ÇILDIR hakkını alamasın diye çıktığını düşünmeye başladım artık, bu kadar olur yani, artık pes diyorum…
Uzman öğretmen olmak için başvuru yaptım vakti zamanında, kabul görmedim…
Bir başkası başvuru yapıyor, kabul görüyor…
Aç kapa, aç kapa reklamı gibi, yıllardır
uzman öğretmenlik başvuruları bir açılıyor, kimsenin haberi yok, koştur koştur işimizi gücümüzü bırakıp başvuru yapıyoruz, diyorlar ki o şimdi kapandı…
Böyle hak verme mi olur?
Böyle ünvan verme mi olur?
Yıllarca peşinden koştuk, alan aldı, alamayan havaya baksın mantığı geçerli bir garip tutum…
Varsa tüm herkese vardır,
Yoksa tüm herkese yoktur…
BİRİNE VARMIŞ BİRİNE YOKMUŞ TUTUMU
Bu ayrımcılık niye?
Anayasanın eşitlik ilkesi anlayışı nerede kaldı?
İstinaf mahkemesi kararında bir üst mahkeme yolu kapalı demiş…
O yüzden önce Yargıtay, oradan Anayasa Mahkemesine maalesef gitmemin yolu da kapalı…
2007 yılında tezli yüksek lisanstan mezun olan ben,
Şimdi daha yeni, yepyeni uzman öğretmen oldum…
10 yıl sonra da kısmetse başöğretmen olacağım, o zamana kadar emekli olacağım…
N’olacak benim başöğretmenlik hakkım?
İnek dağa kaçmış,
Dağ n’olmuuuuuş?
Ne olacak?
Yanmış, bitmiş, kül olmuş…
Hiç başöğretmen olamayacağım…
Neden, çünkü birine varmış,
Birine yokmuş masalı gibi tutum varmış…
Başkaları başvuru yapmış, kabul görmüş…
Hala başöğretmenlik hakkımı alamıyorum…
YİNE Mİ BEN NÖBETTE?
“Yoksa yine mi alavere dalavere, bizim Mehmet nöbette” misali…
Yine mi ben hakkım olan baş öğretmenlik hakkımı alamıyorum?
Hep mi?
Yine mi?
Ciddi misiniz?
Neden?
Niçin?
Nasıl?
diye sormaktan bıktım…
Çünkü cevap veren hiç yok….
Yine mi?
Yeniden mi?
Yeni mi bu?
Yepyeni yenen hakkım bu mu?
Ben hakkım olan hakkımı yine, yeniden alamıyorum…
Tam sıra bana gelince…
Hiç şaşırmıyorum artık!
Alavere dalavere, bizim Mehmet nöbette işleyişi devreye giriyor…
Masal gibi…
Fıkra gibi…
Kabus gibi…
Değil mi?
Bir türlü uyanamadığım bir kabus gibi…
“Doktorasını 12 yıl önce bitirmiş biri, niye başöğretmen olamaz?” sorum bu…
Çok mu zor, doktorasını bitirmiş 4 bin öğretmeni Öğretmenlik Meslek Kanununa ek bir maddeyle direkt başöğretmen yapmak?
Bu insanlar uluslararası geçerliliği olan kendi uzmanlıklarını kanıtlamamış mı zaten?
Bizi hayata küstürmekle elinize ne geçti?
Neyse, yine alacağım olsun…
Hakkımı yiyenlerden hakkımı alırım elbette…
Ama burada alamam gibi gözüküyor, çünkü vermiyorlar…
Ben istemekten usandım.
Onlar vermemekten bir türlü usanmıyor…
Artık siz dünyalılardan geçtim.
Beni uzaylıların bile engellediğini düşünmeye başladım…
Bu konuda Mustafa Topaloğlu’nun fikrini mi sorsam acaba?
Yoksa Mazhar Fuat Özkan üçlüsü gibi mi desem?
Ben neymişim beee abiii…
Haaak…
Haaak…
Haaak…
Dr. Meryem ÇILDIR
Yazınızın konusunda haklı olduğunuzu düşünüyorum ancak bir egosantrik düşüncenin içinde kaybolup gitmişsiniz. Bu yazıdan doktora yapmış olmanıza rağmen ünvanınızı alamadığımız anlayan bir okuyucu hangi gerekçelerle alamadığımız, mahkemenin görüşünün ne olduğunu yazmamışsınız. Kısacası biraz daha köşe yazısı karıştırın, okuyun, nasıl olması gerektiğini öğrenip yazın. 3 cümlede özetlenecek yarım bilgiyi, paragragcık aralarına sığdırıp laf kalabalığı yapmışsınız. Buna rağmen dava konusunda haklı olduğunuz kanaatindeyim. Kendinizi sözlü ifade ederken de bu şekildeydeniz hem yarım anlatmış olursunuz hem de dinleyiciye bıktırırsınız. İnşallah sözlü iletişiminiz yazılı iletişimin gibi değildir.