ANKARA İZLENİMLERİM – 1
Geçtiğimiz hafta Ankara’yı ziyaret etme fırsatı buldum. İnternete ‘Ankara’da gezilecek yerler’ diye arattırdım. Daha önce Ankara’ya birçok kez gidip gelmiştim, üniversitenin Konya’da olması dolayısıyla. Ayda 2-3 kez gelip geziyorduk ancak yine de eskileri yad etmek adına aynı yerlere gittim.
İlk gün sabah Anıtkabir’le geziye başladım. Bana göre Ankara’da görülmesi gereken yerler arasında 1’inci sırada geliyor. Güvenlik için x-ray cihazından geçtikten sonra ‘Aslanlı yol’ diye tabir edilen yoldan geçerek Anıtkabir’e ulaştık. İlk önce sergi alanlarından ve müzelerden başladık. Atamızın naaşının taşındığı araçtan tutun da Çanakkale Savaşı’nın simülasyonuna kadar her şey bu alanlarda mevcuttu. Beni en çok büyüleyenlerden bir tanesi de Çanakkale Savaşı’nın simülasyonu oldu. Sanki savaşın içindeymişsiniz gibi bir his uyandırıyor sizde. Daha sonra ise mozolenin olduğu alana gittik. Gerçekten büyüleyici ve eşsiz bir yer olduğunu söyleyebilirim. Şunu söylemeden edemeyeceğim; Ankara’nın her sokağında Atatürk’ü yaşatmışlar. Her yerde Ata’nın fotoğrafları, sözleri ve daha nicesi… O yüzden de Ankara’ya aşık olmamak elde değil…
HAMAMÖNÜ VE TARİHİ DOKU
Anıtkabir’in ardından Ankara’nın dokusunun kaybedilmediği nadir yerlerden biri olan Hamamönü evlerine doğru yola çıktık. Bursa’da Cumalıkızık neyse Eskişehir’de Odunpazarı Evleri neyse Ankara’da da Hamamönü odur. Tarihi yaşayan bir yer olarak karşımıza çıkıyor. Usulca evlerin arasından geçerken yolumuz Ankara Kalesi’ne düştü ancak demiştim ya internetten ‘Ankara’da gezilecek yerler’ diye arattığımı. Orada üç müze karşıma çıktı: Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Kelime Müzesi ve Rahmi Koç Müzesi. Üçü de aynı yerdeydi, güzergahımız üzerindeydi. İlk önce Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile başladık gezimize.
MEDENİYETİN DOĞUŞU
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde karşımıza çıkan en önemli detay medeniyetin doğuşu. İlk medeniyetin ortaya çıkışında taşların üzerine motiflerle belirli figür çizmişler. En büyüleyici kısmı da o zamanlarda böyle bir sanatın akıllara düşmesiydi. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse ben böyle bir güzellik beklemiyordum.
KELİMELERİN İÇİNDE KAYBOLMAK
Sonraki durağımız Kelime Müzesi oldu. Burada ise adından da anlaşılacağı üzere kelimelerin doğru yazılışlarından tutun da anlamlarına kadar birçok şeyi barındırıyor. Örnek veriyorum bir tane raf var ve siz onu kendinize doğru çekiyorsunuz. Orada bir dörtlük sizi karşılıyor ve anlamını size söylüyor. Kültürlenmek için harika bir şey. Ayrıca daha bir sürü şey… Mesela, atasözleri ve deyimlerin anlamı gibi birçok husus size bilgi sunuyor.
ESKİYİ YAŞAMAK
Daha sonra ise Rahmi Koç Müzesi’ne girdik. Ben burayı şahsımca Bursa’da Kent Müzesi’ne benzettim. Eski berberlerden terzilere, demircilere, eski arabalara, eczacılara kadar hepsini işlemişler. Burada karşıma hatıra para basma makinesi çıktı. Kendime hatıra olsun diye para bastım ama bu, hiç de kolay olmadı. Neden mi? Hemen aktarıyorum. Bunun için çok cüzi bir miktar makineye atıyorsunuz. Sonra makine sizden kolu çevirmenizi istiyor ve çevirmeye başlıyorsunuz. İlk başlarda boş döndüğünü sanıyorsunuz ancak durum öyle değil. Daha sonra ise doğru çevirdiğinizi anlıyorsunuz ama bu sefer de makineye zarar verir miyim acaba? diye düşünüyorsunuz. Sonunda hatıra para sizin oluyor.
ANKARA KALESİ’NDEN ANKARA’YI İZLEMEK…
Madem buraya kadar geldik, Ankara Kalesi’ne çıkmadan olur mu? Olmaz diye düşündük. Yazının başında da dedim ya hani daha önce zaten çoğu kez geldim Ankara’ya diye. Aslında neredeyse her geldiğimde Ankara Kalesi’ne de çıkıyorum ama yine de uğramak istedim. Doğrusu şaşırdım. Çünkü en son geldiğimde korkuluklar yoktu. Demir korkulukları koymak çok mantıklı bir hareket olmuş. Tehlikeliydi ki benim gibi yükseklik korkusu olanlar için bu durum daha zor.
TAVSİYE
Bu saydığım bölgelere gidecek olanlar için tavsiyem, Hamamönü’nde kumda kahve içmeden memleketlerine dönmesinler. Velhasıl ilk gün işte böyle dolu dolu geçti. Devamı yarın…