Aile Dizim Uzmanı Çisem Arkun: Doğru dizim, doğru uzman, doğru çember

YASEMİN ÖZKEREM/ RÖPORTAJ
Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından 1900 yıllarda keşfedilen, Aile çatışmalarını, psikolojik sorunları ve kişiler arası zorlukları belirlemek ve çözmek için kullanılan Aile Dizimi son yıllarda ülkemizde oldukça gündemde. Konuyu derinlemesine araştırmak ve deneyimlemek için 14 yıldır Aile Dizimi üzerine çalışan, Aile Dizimi Uygulayıcısı ve Eğitmeni Çisem Arkun’un Aile Dizimi ‘çemberine’ misafir oldum.
Aile Dizimi Uygulayıcısı ve Eğitmeni Çisem Arkun, katılımcıların Aile diziminden çok etkilendiğini ifade ederek; “Çemberdeki kişiler daha öncesinde birbirlerini tanımazlar. Ben dahil kimse birbirinin hayatı hakkında bilgi sahibi değildir.Dizimi açılacak kişi yanıma gelir ve aile bireylerini temsil etmesi için grup üyelerinden birilerini seçer ve her şey o anda başlar. Esas olan o anki ilk yansıtılan duygulardır” diye açıkladı.
Tam olarak mesleğinizi öğrenebilir miyim?
Ben aile dizimi uzmanı ve eğitmeniyim. Ayrıca profesyonel yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı da yapıyorum.
Bunun için nasıl bir eğitim aldınız?
Hala Dizim açan, alanında uzman birçok hocamızdan teknik anlamda farklı eğitimler aldım.
Peki, bu nasıl ortaya çıktı? Mesela şeyi çok merak ediyorum.
Bunun bir tarihçesi var mı?Çıkış noktasında ne var?
Aile dizimi, 1900 yıllarında Bert Hellinger isimli Alman bir psikoterapist tarafından keşfedilmiş. Aynı zamanda kendisi de bir Katoliktir. Hem Katolik okullarında okurken, bir yandan psikoloji üzerine kendini yetiştiriyor. Buradan hareketle kendi dininde ciddi bir dini eğitim alıyor. Daha sonra dini kitaplarla psikolojiyi karşılaştırdığında bu sistemin yani bu kolektif bilincin, kolektif aile çemberinin insanlara aktarılan genetik aktarımları ortaya çıkarttığını yani travma aktarımlarını ortaya çıkarttığını keşfediyor.
Ne gibi bir eksiklik vardı da aile dizimi tamamladı bu eksikliği…
Biliyorsunuz bunun psikolojik boyutu var, sosyolojik boyutu var.
Özellikle psikolojik boyutu çok önemli. Bütün bu bilim dallarını içerisine alarak mı yol alıyor?
Aslında bizim bakış açımız genişletti. Biz olaylara lokal bakarken, aynı suya atılan bir taş gibi çerçevemiz genişledi, büyüdü.
Konuyu detaylandırmak gerekirse şunlardan bahsedebiliriz:
İyi bir uzmanla,iyi bir çember yapıldığı zaman kişi doğru yönlendirilmiş ve iyileşme adımları atılmış olur. Örnekle açıklamak gerekirse; Kişi sürekli seni aldatacak bir partner seçiyor. Hayatına aldığı her insan bir süre sonra kişiyi aldatıyor. Belki bu onun döngün değil. Bu onun köklerinde başka bir Atanın döngüsü. Bunu iade ettiği zaman kişi artık onu aldatmayacak bir insan seçmeyi öğreniyor. Doğru insanı çevrene çekmeyi öğreniyor. Bir başka örnek vermek gerekirse; sürekli çalışıyorsun,ciddi bir kazancın var ama yatırım yapamıyorsun. Bir birikime geçemiyorsun. Bu da senin döngün olmayabilir. Buna sebep olanı orada bulup doğru yöntemle çözmek gerekiyor. Kişiye ait olmayan kısır döngüyü sahibine iade etmiş oluyoruz.
Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var. Çember yanlış yönlendirilirse çok ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilir. O yüzden çalıştığınız uzman çok önemli!
BİRİNE ÇOK YAKIN, BİRİNE DE ÇOK UZAK HİSSEDERSİNİZ…
Peki, çemberden bahsettiniz birkaç defa.
Çember nedir? Nasıl Kurulur? Bu alanınızdaki o tanımı tam olarak nasıl yapabiliriz?
Çember; kolektif bağı kurma için oluşturduğumuz alan
Çember kurmak için;biz birbirini tanımayan kişileri tercih ediyoruz.Dizimi açılacak kişileri çemberimize alırız. Daha önceden tanışmazlar, konuşmazlar, birbirleri hakkında bilgileri yoktur. Çemberimizi kurduğumuzda dizimi açılan kişi yanıma gelir. Çemberdeki diğer temsilci olan katılımcılar dizim sahibinin seçimiyle onun aile bireylerini temsil etmeye başlar. Çember içinde ilk hissettiği duyguyu aktarır bize. Hâlbuki temsilci, dizim sahibinin kendisini de ailesini de tanımıyordur.İşin ilginç tarafı burada başlıyor. Sizi bile hiç tanımayan biri anneniz ya da babanız gibi davranmaya, konuşmaya başlıyor.
Duygular o anda, orada oluşuyor.
HER HAFTA SONU DİZİM AÇIYORUM…
Şimdi merak ediyorum. Sizi tercih eden insanlar var. Bugün de tercih edecekler.
Niçin geliyorlar? Mesela önce sebebini anlatıyorlar mı size?
Hayır, öncesinde hiçbiriyle konuşmam.İnsanlar beni, öncelikle kendisiyle ilgili aşamadıkları travmalardan kurtulmak için bulurlar. Bunda spesifik bir netlik yoktur. Kişi sevgi için, bereket için, sağlık için, aile ilişkileri için gibi sınırsız sebeple gelebilir. Sadece merak ettikleri için gelenler bile var. 7 yıldır Bursa’da dizim açıyorum. Genellikle daha önce deneyimlemiş yakınlarının tavsiyesi üzerine beni tercih ederler.Ya da bu alanda aldığım ödülleri ve eğitimleri takip edip tercih ederler.Bursa’da bu konuda tanındım herhâlde. Çünkü onlar beni buluyor. (Gülüşmeler) Her Cumartesi-Pazar Aile Dizimi açıyorum. Ama dizim öncesi kimseye niye dizim açtırdığını sormam, öğrenmek istemem. Hepsini çemberde öğrenirim.
DOĞRU DİZİM, DOĞRU UZMAN, DOĞRU ÇEMBER…
Diğer meslektaşlarınız bu işi nasıl yapıyor, hiç takip ettiğiniz oldu mu?
Her fotoğraf çeken gazeteci olamadığı gibi, herkese de Aile Dizim Uzmanı denemez. Sosyal medyada 3 günde Aile Dizimi eğitiminin verildiği gönderileri gösteriyor arkadaşlarım. Onlara da söylüyorum. Psikolojik Danışmanlık eğitimi aldıktan sonra en az 1 yıl Aile Dizimi Eğitimi almalısınız ki en konsantre hali 1 yıl. Ama bakıyorum 2 gün online dizim eğitimi veriyorlar. Sonra hemen ardından sertifika veriyorlar. Ondan sonra‘Hadi git dizim aç’ diyorlar, öyle bir şey yok. Yanlış uygulamalarla çemberde insanları öyle bir hale getiriyorlar ki,iyileşmek yerine bir sürü travma yaratıyorlar. Ondan sonra o insanları uzun bir klinik süreç bekliyor.
O yüzden doğru dizim eğitimi, doğru uzman, doğru çembere girmek lazım.
Bir kere dizim açtıracağınız insanın eğitimini mutlaka sorun. Ne belgeleri var, kaç yıldır bu iş yapıyor… Bunlar çok önemli. Kimlerden eğitim almış bilmek gerek. Yılda kaç tane dizim açmış, kaç dizim görmüş… Bu çok önemli. Ben mesela dizim eğitimi verirken, 150 dizim açmadan sertifika vermem. Evet, eğitimini alıyor 1 yıl. Sonra çemberlerini kuruyor. En az 150 tane dizim açmasını isterim. Ve gözlemci giderim. Çok önemli. Tecrübe çok önemli. İşte insanların hayatına dokunuyorsunuz. Onların travmalarının ortaya çıkmasını sağlıyorsunuz. Sanılanın aksine dizimin özel güçlerle hiçbir alakası yok. Yani benim özel güçlerim yok. Sokaktan geçen insandan hiçbir farkım yok. Sadece tecrübe farkım var.Eğitimim ve tecrübem var. Dizimde, beni uzman yapan tecrübem ve eğitimim. Yani bu eğitim alan herkes, düzgün eğitim alan herkes, düzgün tecrübe edinen herkes dizim açabilir.
Siz kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
13 yıldır yapıyorum. Hatta 14. yılın içindeyim.
Siz yanılmıyorsam ’insanları doğru dizmek,insanların vücut dilini doğru çözümlemek’ lazım demiştiniz.
Bunu biraz açıklar mısınız?
Evet, burada önemli olan; çemberi doğru okuyabilmek.Ailedeki hiyerarşik düzeni ve aile üyelerini doğru gözlemleyebilmek. Örnekle açıklayayım bunu; Diyelim ki benim dizimim açılıyor. Ben doğdum. Benden sonra annemin bir bebeği oldu ama düşük yaptı veya öldü. Daha sonra şuanda yaşayan kardeşim doğdu.O aradaki ölen veya düşen çocuğun ailede hiyerarşik olarak yeri vardır. Onu yok sayamayız..Şimdi biz o ölen veya düşen çocuğun ailedeki yerine yerleştirmediğimiz zaman bu sefer ondan sonra doğan çocuk, onun yaşam senaryosunu yaşayabiliyor.Hem onunkini, hem kendininkini yaşayabiliyor. Kendine ait olmayan döngüleri yüklenebiliyor. Ama biz onu alıp çemberde doğru yerine yerleştirdiğimiz anda bu sefer onun altında doğanı rahatlatıyoruz. Kendine ait olmayan yüklerden kurtulmasını sağlıyoruz.
Aile dizimi her zaman ilk doğana öncelik verir. Benim abim olsa aile diziminde benim üstümdür. Karakteri, yapısı ne olursa olsun, benim üstümdür. Yani hiyerarşik düzenle doğarız.
Diyelim ki, çember oluşturuldu ve benim dizimim açılacak. Sizin yanınızdaki sandalyeye oturdum. Beni temsil etmesi için başka birini seçtim, neden böyle bir şey yapıyoruz? Ben kendim niye çıkmıyorum?Bunu da biraz anlatır mısınız?
Şimdi bizdeki en büyük sorun, duyguları yaşarken problemlerimizle yüzleşmekten kaçarız. Oyaşadığımız olayın bize yarattığı duyguya sahip çıkarız. O duyguyu severiz. Acı da olsa, mutluluk da olsa ondan besleniriz. Ama olaydan her zaman kaçarız, yüzleşmekten kaçarız.
Burada yaptığımız aslında kendi yüzleşmeni başkaları tarafından izleyebilmek. Başkaları seni temsil ederken o olay karşına geldiğinde sen istemsiz bir film izler gibi kendinle yüzleşiyorsun. Ve aslında olayı yaşarken, olayın içindeyken göremediğin çok şeyi dışarıdan bir gözle gözlemleyebiliyorsun. Kaçırdığın detayları görüyorsun. Hani bazen ressamlar, çok ünlü ressamlar uzun süre bir tabloyu yaparken bir kahve molası verip gelirlermiş. Onun gibi bir şey.