Ahmet ULUÇAY’ın ardından…
Hayatımız klişeler ve önyargılarla dolu, bu düşünceler hayatımızın etrafını çepeçevre sarmış durumda. Aslında gerçek hayatta klişelere yer yok önemli olan çalışmak çalışmak, herkes her işi yapabilir ihtiyaç olan en önemli şey bilgi, azim, işini ciddiye alma ve sahib çıkmaktır. Bilgisi olmayan kendini yetiştirmeyen insan hiçbir işi yapamaz belki yapar ama başarılı olamaz.
İkibinli yıllara geldiğimiz, şu anda dünya’da bilgi’ye ulaşmak bu kadar kolay iken, 1960’lı yıllarda Kütahya’nın Tavşanlı İlçesi’ne bağlı Tepecik Beldesinde 12 yaşında bir çocuk olan Ahmet Uluçay köylerine gelen bir film ekibi sayesinde sinema ile tanışır ilham alarak bu yola baş koyar, hangimizin küçükken böyle fikirleri idealleri yoktu ki çoğumuz için bu fikir sadece heyecan verici bir heves olarak geçer gider. Küçük ahmet için böyle olmaz, arkadaşı İsmail Mutlu ile konuşur beraber film makinesi yapmaya çalışırlar, ve sinema salonlarından topladıkları sinema filmlerinin karelerini toplayıp bu sinema parçacıklarından 2 saniye, 3 saniyelik filmler yaparak köydeki ahırda bu sahneleri köy halkının beğenisine sunarlar.
Ahmet Uluçay’ın bu sinema serüvenin daha başı geri kalanı yazmadan önce,benim sinema maceramda Ahmet Uluçay’ın adı önemlidir. Benim örnek aldığım ustalardan biridir. Hatta kosovalı yönetmen Murat Vela Dereman’la tanışmamızda sinemaya merak sardığımı söylediğimde o da konuyu Ahmet Uluçay’a getirip, neden olmasın “Türkiye’de bir Ahmet Uluçay örneği” var demişti.
Tabi sadece benim rol modelim deyip sahiplenmek güzel bir şey, benden önce’de yazar Sevin Okyay’da benim kahramanım demiş. “Sizin Kahramanınız Kim?” adlı kitapta, Sevin Okyay’a sormuşlar O da duraksamadan “Ahmet Uluçay” demiş.
Ahmet Uluçay’ın kendi beyanlarından öğrendiğim kadarı ile çocukluğunda sinemacılık oynayarak büyümüş. Arada kendimi de katayım, bende kardeşimle odanın lambasını kapatıp, elfeneri ile ince kağıda çizdiğimiz resimleri duvara yansıtmaya çalışırdık.
Ahmet Uluçay’ın hayatı daha zor geçmiş, sinema inadı yüzünden önce kendi ailesi ile sonra köylülerle ters düşmüş. “Hayata giremiyorum, Bir uyumusuzluğum var” demesi zaman zaman yalnızlıktan yakınması, biraz da dışlanması sinema inadı yüzünden, gerçi biz memnunuz.
Film yaparken özgürleştiğini hatta çocukluğuna döndüğünü anlatan yönetmen, çocukluğunu bir hazine gibi içinde yaşatıyor. Çocuk kalmış diyebiliriz, tüm enerjisini sinemaya film yapmaya adamış,”Ben film yaparken ; bunun kuralı bu, demiyorum, kalbimi dinliyorum .” diyor yönetmen.
İlk kısa filmini 1992 ‘de “optik düşler” adı ile, gurbetçi bir türkün kamerası ile çekiyor. Ve ilk ödülünü bu film sayesinde alıyor.
Sinema’ya yaşamını adayan Ahmet Uluçay, günlerce geçim derdi için uğraştı, inşaat işçiliği, kamyon şöförlüğü, tavukçuluk ve hatta hammalık gibi bir çok iş yaptı. Ama sinema’dan vazgeçmedi.
Çektiği filmler ; 1993 Optik Düşler, 1993 Koltuk değeneklerinden kanat yapmak, 1995 Minyatür cosmos’a rüya, 1995 Bizim köyün orta yeri sinema, 1996 İnci deniz dibi, 1998 Epileptic sinema, 1998 Bizim köyde bayram havası, 1999 Uzun metrajın resmi, 2000 Exorcise, 2004 Karpuz kabuğundan gemiler yapmak ve son filmi sağlık sorunları yüzünden tamamlanamayan filmi 2009’da Bozkır deniz kabuğu.
Çocukluğundan esinlendiği ilk uzun metrajlı filmi “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak”ı çekerken geçimini sağlamak için yem fabrikasında hamallık da yapan Uluçay, bu filmiyle Türkiye’de ve yurtdışında 40’a yakın ödül aldı. Aldığı ödüllerden bazıları ise ; 2004 San sebastian film şenliği “Juri özel ödülü”, 2004 26.Montpellier film festivali ” En iyi film”, 23.İstanbul film festivali “En iyi film ödülü”
İki çocuk babası Uluçay, 2009 yılında zatürre ve beyin tümörü hastalıkları yüzünden iki ay hastane de yatmış. 30 kasım 2009 tarihinde Ankara çapa tıp merkezinde hayat gözlerini yumdu.
Ödül aldıktan sonra gene de köyünü terketmeyen yönetmen, şan-şöhrete pek önem vermeyen kalender sanatçı idi. Ama ödülleri, bir tek onu yaptığı işin birilerinin farkında olduğunu sevindirdi. Sinema’ya adanmış bir hayat, sadece sinema için değil bence her meslek dalı için rol-model bir hayat. Ölümünün 8. yılında rahmetle anıyoruz. Mekanın cennet olsun. İyi seyirler