Ahmet Say

22.06.2022
A+
A-

10 Mayıs 2022’de sonsuzluğa uğurlanan Ahmet Say, Fazıl Say’ın babası ve sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen müzik yazarlarından biridir ancak onu önce hikâye yazarı olarak tanıtmak gerekmektedir çünkü müzik yazarlığının yerini sağlamlaştıran hikâye yazarlığı, daha doğrusu hikâye anlatıcılığıdır.

Hikâye anlatıcılığı, bilindiği gibi folklor literatürüne ait bir terimdir. Folklor araştırmacılığını, ağıt ve masallar derleyerek zenginleştiren Say, kurgusal metinlerinde sözü edilen malzemeleri yerelliğin tuzağına düşmeden kullanmıştır.

Adı, oğlu ve müzik yazarlığı dolayısıyla Klasik Batı Müziği’yle özdeşleştirilse de kurgusal metinlerinde yüzünü Batı değil, Doğu’ya dönmüş bir kalemi bulmak mümkündür.

Müzik yazarlığının diğer müzik yazarlarından farklı olmasının arkasında Doğulu giysisini üstünden çıkarmaması vardır.

Herhangi bir Klasik Batı Müziği kompozitörü hakkında bilgi veren cümleleri üzerinde gözlerini öylesine gezdirmeyen okur, bu müzik türünden önce folkloru bilen bir imzanın yazdıklarını okuduğunu idrak etmekte gecikmeyecektir.

Güneşin Savrulduğu Yerden üst, Bingöl Hikâyeleri alt başlığıyla yayımlanan hikâye kitabı, alt başlığından anlaşılacağı üzere Say’ın, Bingöl’deki öğretmenlik yıllarının izlerini taşımaktadır.

Söz, Bingöl’den açılınca akla ister istemez gelecek bir başka isim Metin Altıok’tur ancak Altıok Say’dan ulusalcı söylemi yere göğe sığdırmamasıyla ayrılmalıdır.

Altıok, yolunu gönüllü düşürdüğü Bingöl’de Yerleşik Yabancılığından ödün vermeden ikâmet ederken Say’ın bu taraklarda bezi olmamıştır.

Klasik Batı Müziği’nde yoğunlaşan Say’ın metinleri, Türk Beşleri’nden; Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin ve Necil Kazım Akses’le Türkiye kırsalını turlayan, gözlemlerini, Turkish Folk Music from Asia Minor başlıklı kitabında bir araya getiren Çağdaş Klasik Batı Müziği kompozitörü  Béla Bartók’un cümlelerini de okuruna hatırlatmıştır.

Küçük Asya’dan Türk Halk Musikisi ismiyle Bülent Aksoy tarafından Türkçeye kazandırılan bu eserde kompozitör, Türk Halk Müziği’nin kaynağına inme yöntemleri üzerinde durmuştur. Say da adı anılan kitabını bu yöntemlerin izini takip ederek yazmıştır.

12 Mart muhtırası gündeme geldiğinde yargılanan, yedi ayını cezaevinde geçirmek zorunda kalan Say, buradaki bir dolandırıcının anlattığı hikâyeden ilham alarak, Kocakurtromanını nihayete erdirmiştir.

Milliyet Yayınları Roman Ödülü’nü alan kitabında Say, yine hikâye yazarı değil, hikâye anlatıcısı olduğunu unutmadığı cümlelerini bir araya getirdiği için okur, bu eserde de folklorik canlılıkla karşılaşmıştır.

Piyanonun karşısına henüz çocukken geçen, Demirhan Altuğ’dan teori ve solfej, Verda Ürün’den piyano ve Raşit Abed’den armoni dersleri alan Ahmet Say,  aradan yıllar geçtikten sonra, Türk Solu gibi solu ulusalcılığın içinde edilginleştirmeyi görev bilen sorunlu bir yayın organının yazarı değil, Fazıl Say’ın, hikâye anlatıcısı ve müzik yazarı babası olarak hatırlanacaktır.

Balığı bulanık suda avlamayı umursamayan okuru da bu berrak alan ilgilendirecektir.

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.