Adalet Bakanı’ndan bireysel başvuru açıklaması

Adalet Bakanı’ndan bireysel başvuru açıklaması
06.10.2023
A+
A-

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, basın kuruluşlarının Ankara temsilcilerine konuştu. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru konusunda yeni bir düzenleme sinyali veren Bakan Tunç, “Bireysel başvuru sınırları ile ilgili çalışma yapılması gerekir. Yargıtay ile anayasa mahkemesi arasında tartışmaya neden oluyor. Aksayan yönler düzenlenebilir” dedi.

Bakan Tunç, tartışılan yargılamalar, Türkiye’nin iade talepleri, yeni Anayasa süreci gibi konulara dair de önemli mesajlar verdi. Bakan Yılmaz Tunç’un aralarında Habertürk TV Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır’ın da bulunduğu gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

GEZİ DAVASI KARARI

“Şiddet, şiddeti teşvik, hiçbir demokratik düzende kabul edilemez. Yargıtay da en son geçen hafta kararını verdi. Yargı, Gezi’nin bir suç olduğunu, şiddet hareketleri olduğunu ve bütün ülkeye yaygınlaştırılmak istendiğini ve seçilmiş hükümete yönelik bir kalkışma hareketi olduğunu kabul etti. Şimdi tabii bu delilleri bir tarafa bırakıp, siz yorumlar yaparsanız o doğru olmaz.

CAN ATALAY AÇIKLAMASI

Uygulanması gereken bir Anayasa var. Anayasa’nın ilgili maddesi yasama dokunulmazlığının dışındadır diyor. Şimdi Anayasa’nın 14’ncü maddesine gidiyoruz. Ne var orada? Milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık, buna ilişkin hususlar var. Buna ilişkin suçlar bakımından dokunulmazlık yoktur diyor seçimden önce başlanmışsa. Tabii neticede bunun kararını verecek olan Adalet Bakanlığı olarak biz değiliz. Biz sadece Anayasa’nın mevcut hükmünü ortaya koyduk ve Gezi’nin zaten tartışmasız biz terör eylemi olduğunu, halkımız da bunu bu şekilde biliyor çünkü orada ölüm var, mala zarar verme var. Bir kalkışma olduğu tartışmasız. Ama bunun sorumluları yargılanamayacaksa orada hukuk devletinden bahsedilemez.

AİHM İLE İLİŞKİLER

AİHM kararlarının özellikle sadece belli bazı davalar bakımından Türkiye, AİHM kararlarını uygulamayan bir ülke gibi gösteriliyor. Halbuki gerçek o değil. Gerçek rakamları ben size söyleyeyim. Şimdi bakın tüm ülkeler bakımından Bakanlar Komitesi’ne gönderilen dosya sayısı 31 bin 303, tüm ülkeler, üye ülkeler. İcrası tamamlanan yani hak ihlali verilip icrası tamamlanan dosya sayısı 24 bin 854. İcrası devam eden dosya sayısı, henüz yerine getirilmemiş 6 bin 449. Yerine getirme oranı yüzde 79,39 tüm ülkeler bakımından. Türkiye olarak Bakanlar Komitesi’ne gönderilen dosya sayımız 4 bin 336. Yani hak ihlali verilmiş. Yerine getiremediğimiz dosya sayısı 4 bin 336. İcrası tamamlanan dosya sayısı 3 bin 857. Yani Bakanlar Komitesi’ne gitmiş, icrayı tamamlamışız. İcrası devam eden 479 var. Oranımız yüzde 88,95. Yani yerine getirme oranı yüzde 88,95. Tüm üyelerin ortalaması yüzde 79. Türkiye’nin ortalaması yüzde 89. Yani AİHM kararlarını, AİHM’in ihlal kararlarını ortalamanın üstünde uygulayan ülke Türkiye. Ülkeler ortalamasının üstünde, 10 puan üstündeyiz. Özellikle bazı davalar bakımından da onlar öne alınarak sanki Türkiye, AİHM kararlarını yerine getirmeyen bir ülkeymiş algısı da oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun doğru bir algı olmadığını ifade etmek istiyoruz.

“AİHM ÇİFTE STANDART UYGULAMASIN”

Tabii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etmiş bir ülkeyiz. Biz Türkiye olarak, Türkiye’ye çifte standart uygulanmasını istemiyoruz. Bizim öncelikli talebimiz bu. Özellikle bazı kararlar bakımından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hukuki olmayan kararlar verdiğini söylüyoruz. Özellikle zaman zaman Türkiye söz konusu olduğunda, yerleşik içtihatlarından ayrılıyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.

AİHM’İN FETÖ KARARI

Kanunsuz suç olmaz ilkesinden hareketle bir ihlal kararı verdi. Yani burada Bylock’a suç demiyor ki bizim yargımız. Bylock’u kullanarak Bylock’a üye olarak bir terör örgütü aidiyeti noktasında milli yargımız bir sonuca vardı. Tabii bu sonuca varırken de her Bylock indireni cezalandırmadı yargımız. Yargıtay’ın bir standardı var. Şimdi sadece bir pilot dosyayı ele alarak büyük daireye gönderdi AİHM ve büyük daire de sanki o 8 bin dosyayı aynı nitelikteymiş gibi lanse etmeye çalıştı. Yani Yalçınkaya dosyasına gidip baktığınız zaman ByLock indirilmiş ve tespit tutanağına baktığınız zaman o terör örgütünün FETÖ’nün propagandasına yönelik mesajları görürsünüz. Yani dolayısıyla burada bugüne kadar delil incelemesi yapmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda delil incelemesi yaptı. Delil incelemesi yaparak yerleşik içtihatlarından ayrıldı. Bunu değerlendirecek olan öncelikle AİHM kararının gerekçeleri doğrultusunda ilk derece mahkemesidir. Yeniden yargılama yapar.

İÇİŞLERİ’NE YÖNELİK SALDIRI GİRİŞİMİ SORUŞTURMASI

Soruşturma şimdi detaylı bir şekilde devam ediyor. Yani nasıl geldiler, nereden geldiler, plaka takip sistemleri, tüm bunlar detaylı bir şekilde inceleniyor. Terör örgütü PKK’nın yaptığı noktasındaki bir tereddüt söz konusu değil zaten. Dolayısıyla tüm bunlar adli soruşturma neticesinde ortaya çıkacak hususlar. Terörle mücadeledeki kararlılığımız devam ediyor. Dün geceki operasyon hepimizin malumu. Yani bu konudaki mücadele sadece iktidar partisinin mücadelesi olmamalı. Muhalefet de birlik beraberlik içerisinde ülkemizi, milletimizi huzursuz eden terör örgütlerinden ülkemizi temizleyinceye kadar bu mücadeledeki kararlılık devam etmeli ve devam ediyor.

FETÖ ŞÜPHELİLERİNİN İADE SÜREÇLERİ

Tüm deliller ortadayken Amerika Birleşik Devletleri’nin FETÖ’nün iadesi konusundaki taleplerimize duyarsız kalması hukuki değil, tamamen siyasi. Zaten terör örgütünün elebaşını 90’lı yıllardan bu yana kendisi orada barındırıyor. Dolayısıyla bir amaç için barındırdığı ortada. O nedenle toplamda 7 adet iade dosyası, 2016’dan bu yana da 27 suçtan iadesini istemişiz FETÖ ile mücadelede.

İSVEÇ’TEN İADE TALEBİ

İsveç’le ilgili; 28 iade talebi, 1 hitam, 3 derdest, 1 tanesi sonuçsuz Amerika Birleşik Devletleri’ndeymiş o istediğimiz kişi. 1 vazgeçme var, 22 de ret var İsveç’in. Finlandiya ile ilgili; 14 iade talebimiz, 1 hitam yani çeşitli sebeplerle son bulan talep ölmüş de olabilir, 2 derdest devam eden, 2 Amerika’da olduğu için sonuçsuz, 9 ret var Finlandiya ile ilgili olarak.

“INTERPOL TALEPLERİMİZİ SONUÇSUZ BIRAKIYOR”

Kırmızı bültenlerle alakalı da kırmızı bülten taleplerimiz de maalesef Interpol tarafından sonuçsuz bırakılıyor. Bugüne kadar adli makamlardan bakanlığa gönderilen 2 bin 100 kırmızı bülten talebi var. 112 ülkeye, bin 387 iade talebimiz olmuş. Sadece 3 tanesi kabul edildi. 2 tane Romanya, 1 tane Cezayir. 374 talep de bugüne kadar reddedildi. Interpol tüzüğünün 3. maddesi gerekçe gösteriliyor bunlarla ilgili. Dolayısıyla Interpol’ün de maalesef terörle mücadele anlamında bizlere katkı vermediğini görüyoruz.

FETÖ YAGILAMALARI BİLANÇOSU

Şu ana kadar 253 bin 754 kişi hakkında karar verildi. Bunun 122 bin 904’ü mahkumiyet. 97 bin 708 beraat. Diğer kararlar da var. Cezaevlerinde 15 bin 50 FETÖ tutuklu ve hükümlüsü var. Bunun 11 bin 759’u hükümlü, 2 bin 475’i hüküm özlü. 816’sı tutuklu. Bunların hepsi cezaevindekiler. Adli kontrol kararı verilen 186 bin 26 kişi. Yakalama karar verilen 30 bin 681 kişi. 289 fiili darbe davası, silah çeken, bomba atan 289 tane fiili darbe davası bunların tamamı sonuçlandı. 265’i Yargıtay’a gönderildi. 176’sı hakkında onama kararı verildi. 47’si hakkında bozma kararı verildi. Tabii burada bir kısım sanıklar bakımından bozulma olabiliyor. 42’si Yargıtay’da 10’u istinafta, 29’u da bozma sonrası ilk dereceye gitti tekrar. Fiili darbe davalarında 4 bin 891 mahkumiyet verildi. 4 bin 891 mahkumiyet verildi. Bin 634 ağırlaştırılmış müebbet. Tabii bunlar birden fazla ağırlaştırılmış müebbet alanlar var. Bin 366’sı müebbet. Bin 891’i de süreli hapis cezası. Toplam 4 bin 891 mahkumiyet kararı. Bunlar fiili darbe davası. 2 bin 870 de beraat var.

DEPREM BÖLGESİ YARGILAMALARI

Depremle alakalı şu anda 260 şüpheli var tutuklu. Müteahhit, yapı sorumlusu, yapı sahibi, binada değişiklik yapan şeklinde. 778 adli kontrol kararı verilen var. Başlangıçta 349’du bu sayı. Ama bilirkişi raporları geldikçe bu tutukluluk süreleri değerlendirildi. 109 sorumlu da depremde vefat etti. Sorumluların depremde vefat ettiği anlaşıldı. Bilirkişi raporları geldikçe bunların davaları açılmaya devam ediyor. Ama asıl tabii yoğunluk idari yargıda şu anda. İdari yargıyla ilgili şu ana kadar özellikle idarece verilen ağır hasar tespiti ve yıkım kararlarının iptali için açılan davalar var. 33 bin toplam, tam yargılama davalarıyla beraber 33 bin 316, yıkım kararlarına karşı açılan 22 bin 244 dava var. Burada Hatay tabii daha önde gidiyor. İdari yargıda özellikle sürecin tıkanmamasıyla ilgili olarak bir çalışmamız söz konusu. Meclis’te bir kanun teklifi hazırlığımız var.

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

Burada özellikle devletin temel nitelikleri bunlar tartışmasız. Bunları tartışmaya açmayız. Dolayısıyla ama süreç içerisinde anayasadaki kazanımlarımız var hukuk devletini güçlendiren, yargı birliğinin sağlanması anlamında hükümet sistemiyle ilgili tüm bunlarla alakalı olarak da tabii bu kazanımlardan da geri adım atmamak lazım. Bunlara da milletimiz onay verdi neticede. Elbette ki değişmez maddelerin dışındaki hususlar hepsi konuşulabilir, masaya konulabilir, muhalefetin görüşleri, diğer sivil toplumun görüşleri bu anlamda yeni anayasa yapma süreci bir uzlaşmayla olması lazım. Uzlaşma olmadığı zaman zaten başarıya ulaşması mümkün değil.

YÜKSEK YARGIDA 12 YIL SINIRI

Yargıtay’daki 12 yıllık görev süresi Anayasa Mahkemesinde de 12’dir bunun değişikliğiyle ilgili herhangi bir çalışma yok tabii. Bunlar hep yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konusuna giren konular. Bunlar tabi tartışmaya açılabilir tartışılabilir. Burada genç yaşta Yargıtay’a seçilen arkadaşlar bakımından genç yaşta tekrar kürsüye dönme gibi bir durum söz konusu 12 yıl da uzun bir süre yüksek yargıçlık bakımından.

TÜRKİYE SAVCILIĞI ÖNERİSİ

Türkiye Savcılığı ile ilgili Yargıtay Başsavcımızın ve Yargıtay Başkanımızın kamuoyu ile paylaştığı bir husus oldu ama bu tartışma daha ilerlemedi. Bu da yine yeni Anayasa değişikliğinde konuşulabilecek, geçmişte önerilen bir sistem vardı Kanadoğlu tarafından ama o sistemi bizim kabul etmemiz mümkün değil. Ama farklı bir şey özellikle Türkiye’nin yurt dışında işlenen Türkiye’ye karşı, devlete karşı işlenen suçlar bakımından Yargıtay Başkanımızın böyle bir görüşü oldu ama bizim şuanda gündemimizde yok.

BİREYSEL BAŞVURUYA SINIR GELİR Mİ?

Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruyla ilgili özellikle bireysel başvurunun sınırlarının çizilmesi noktasında bir çalışma yapılması gerekir. Bu anlamda özellikle Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarında bir yüksek temyiz mahkemesi gibi kararlar alması Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında bir tartışmaya da neden olur. O açıdan da bireysel başvuru ile ilgili aksayan hususlar özellikle sistemimize zarar verecek noktaya varmadan bir düzenleme yapmak gerekir.

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.