Çok zor bir yıl bekliyor sanayiciyi!
İran’ın 10 günlük doğal gaz akışını kesmemesinin ardında en büyük mağduriyet sanayiciler yaşıyor.
Gaz akışının kesileceğinin açıklamasının ardından Türkiye 72 saat Organize Sanayi Bölgelerinde elektrik kesintisi yapılacağı duyurusu yapıldı.
Bunun üzerine OSB yöneticileri ve sanayi temsilcileri bu sürece dair kaygılarını yaptıkları basın açıklamalarıyla dile getirdi.
Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi ( NOSAB) Başkanı Erol Gülmez ile 2021 yılının sonunda yaptığım söyleşide 2022 yılında ekonomiye dair öngörüsünün ne olduğunu sorduğumda, 2022 yılının 2021 yılına göre daha zor bir yıl olacağına dair kaygısını dile getirdi.
Gelişmiş ülkeler 3-6 dolar civarında ihracat yaparken biz bu noktadayız. Zaten genelde emeğimizi satıyoruz. Yüksek teknoloji üretip yüksek karlarda satmadığımız için enerjinin payı yükseldikçe bunu da yapamaz hale geliyoruz. Rekabet avantajımızı kaybediyoruz.
Enerji kısıtlaması 2022 yılına dair Başkan Gülmez’i haklı çıkardı.
NOSAB Başkanı Erol Gülmez, enerji kesintisinin OSB’lerde nasıl sıkıntılar yarattığını 3 günlük elektrik kesintisinin ekonomik olarak zararın hangi boyutlarda olduğunu, bu süreçte ne gibi önlemler alındığına dair sorularımıza yaptığımız söyleşide cevapladı.
Sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz. Pandemi, işsizlik derken şimdi enerji sıkıntısını yaşıyoruz. Bunu da en çok sanayiciler yaşıyor. İhracata yönelik çalışan birçok sektör var. Bugün Nilüfer Organize Sanayi’de yaşanan sıkıntının boyutu nedir? Bu sorundan devleti yönetenlerin daha önceden haberi yok muydu?
Bugün 2. günümüz. Yarın da devam edecek. Çalışan hiçbir firma yok. Üretim yok. Gelip bakım vs. gibi günlük işlerini yapıyorlar ama üretim tamamen durdu. Umarım ki bu 3 günle kalır. Çünkü bunun temel nedeni olarak bize İran’ın doğalgaz arzını birtakım gerekçelerle 10 günlüğüne durdurmasıydı. Fakat biz sadece İran’dan gaz tedariği yapmıyoruz. Birçok ülkeden yapıyoruz. Tam emin olmamakla İran’dan gaz alma oranımızın toplam ihtiyacımızın yüzde 17 gibi bir payı olduğu bilgisine ulaşmıştık. Yüzde 17’lik bir oranın temin edilememesi tüm Türkiye’de organize sanayi bölgelerinin çalışmamasını etkileyecek bir oran olmadığını düşünüyoruz. Perşembe günü akşamı doğalgazdan elektrik üreten santralleri üretimi durdurdu. Bunlar da gaz kullanımında yüzde 36’lık bir orana sahipmiş. Onların durması bile İran’dan aldığımız gazın iki katına karşılık geliyor. Bunlar resmi rakamlar değil tabii. Sadece birtakım organlardan temin edebildiğimiz bilgiler. Biz bu kadar büyük bir etkinin sadece İran’dan aldığımız gazın sebep olmayacağını düşünüyoruz.
Dünyada büyük enerji sıkıntıları var. Pandemiden önce de dünyada bir enerji sıkıntısının olacağını ortaya kondu. Dünyada sanayinin durma noktasında olmadığını, enerjinin iyi bir şekilde kullanıldığını gözlemliyoruz. Bizim ülkemizde sanayinin durmasının temel nedeni uluslararası bir durum mu?
Durum daha da içler acısı. Gaz depolanabiliyor. Yanlış bilmiyorsam Tuz Gölü’nün altında gaz depolanması için rezerv alanları oluşturuldu. Birçok ülkenin gaz depoları var. Hatta 1 aylık ihtiyaçları için gaz depolayabiliyorlar. Maalesef bizde bu yedek depolama alanlarımız hep boştu demek ki. Vana kapatıldığı anda sanayi durdu. Santraller durdu. Rezerv diye bir şey kalmamış. Hepimiz iş yapıyoruz. Kendi işletmemizi, ülkemizi yönetiyoruz. Biz işlerimizi yönetirken risk analizleri yaparız. B, C planımız olur. Enerjide ülke olarak hiç böyle bir planlamamız olmamış. Bir tedarikçi arzı durdurduğu an sorunla karşı karşıya kaldık. İran’dan aldığımız gaz belki ülkenin 3-5 günlük ihtiyacı. Bu ihtiyacımızı depolayamamışız. Dikkat çekilmesi nokta bu.
Devletin ciddi anlamda bir enerji politikasının olmadığını ortaya koyuyor bu durum. Peki bu durum sanayiciye nasıl yansıyor? 3 gün NOSAB’da kapalı olan yerlerde zarar nedir?
Bir kamu organı dünkü duruştan 1 milyar dolarlık kaybımız var dedi. Ekonomik kayıp olarak düşünmek lazım. 3 gün işçiler çalışmadı, hiçbir ticari aktivite olmadı. Benim bölgemdeki birçok firma büyük paralarla jeneratörler kiraladılar. Yurtdışındaki tahattütlerini aksatmamaya çalışıyorlar. Çünkü ihracatçı için firma bulmak kolay olmuyor. Bazen bir müşteriye mal satabilmek için yıllarımızı harcıyoruz. Bunu da böyle bir gerekçeyle kaybetmek istemiyor hiçbir firma. Bunlar hep kayıplarımız. Hazır iş varken müşteri varken çalışıp ülkeye döviz getirecekken bunları yapamıyoruz. Benim bölgemden yabancı menşeili firmalar var. Ben hem onlara hem de yurt dışındaki müşterilerimize gaz kesintisinden kaynaklı elektrik kesintisini anlatamıyorum. Avrupalılar anlamıyorlar. ‘3 gün elektrik mi olmayacak?’ diyorlar. Anlam veremiyorlar. Kendi ülkelerinde veya normal olarak hiçbir ülkede böyle bir sorunla insanlar karşılaşmıyor. Böyle bir sorun olabileceğini de bilmiyorlar. Böyle sıkıntılar oldukça müşterileri bize tedarik olarak riskli ülke gözüyle bakıyor. Mecbur kalmadan bizimle ticari bir bağ kurmuyorlar o zaman. Bir gün bir şey olur yine üretiminiz durabilir. Bu planlanmıyor. 1-2 gün önceden duyuru yapıyoruz. İhracat pazarımızın yoğun olduğu Batı Avrupa ülkelerinde bizi riskli, güvensiz ülke olarak gösteriyor bu durum. Dolayısıyla yeni projelerden bize daha az pay almamıza sebep oluyor. Bu durum ülke imajını da zedeliyor. Sadece günlük ticari kaybımızın dışında gelecekle ilgili de kayıplarımıza sebep oluyor.
Bazı sanayiciler enerji sıkıntısının yanında fahiş fiyatla enerji noktasında şikayetçiler. Çok pahalı bir enerji kullandıklarını, altından kalkamadıklarını söylüyorlar. Bunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdi konutlar daha ekonomik sanayi daha pahalı oldu.
Eskiden sanayi elektriği diğer ticari elektrik kullanıcılarından ve konutlardan daha ekonomikti. Enerji fiyat tarifelerindeki değişikliklerden sonra bu iş tersine döndü. Kademeli fiyata geçildi. Ocakta sanayiciyi daha ağır faturalar bekliyor. Kasım-Aralık’taki zamlardan sonra bu işin altında kalkılamaz duruma gelindi. Ocak’tan itibaren ilave yükler geliyor. Elektrikte de yaklaşık yüzde 200 bir önceki yıla göre fiyat artışı oldu. Bu ciddi bir artış. Evet enerji tüm dünyada pahalı. Eskiden Avrupa’daki ülkelerin döviz bazında enerji fiyatlarıyla karşılaştırdığımızda ülkemizin enerji bedeli hep daha ucuzdu. Şimdi Avrupa’dan pahalı hale geldik. Avrupa’dakilerin kazancıyla bizimkisi aynı değil. Alım gücü ile karşılaştırma yapmak lazım. Gaz ve elektrik kullanan firmalarda en büyük girdi bu. Ham maddeden daha fazla girdiye sebep oldu bazı proseslerde. Bu tabii ki rekabetimizi engelliyor. Bizim sanayicilerimiz kilosu 1 küsur dolara ihracat yapıyor. Gelişmiş ülkeler 3-6 dolar civarında ihracat yaparken biz bu noktadayız. Zaten genelde emeğimizi satıyoruz. Yüksek teknoloji üretip yüksek karlarda satmadığımız için enerjinin payı yükseldikçe bunu da yapamaz hale geliyoruz. Rekabet avantajımızı kaybediyoruz. Çok zor bir yıl bekliyor sanayiciyi. Zaten zorluklarla başladı. 2021’de 2020’yi aradık. Sanırım 2022’de de 2021’yi arayacağız gibi görünüyor. Faizler çok yüksek. Dövizin hareketliliği yönetilemez bir sonuca sebep oluyor. Çok zor bir döneme girdik. İnşallah çok fazla yara bere almadan, şehit vermeden bu süreci kapatırız.
Cumhurbaşkanımız ekonomi politikalarını açıklarken ‘üretim yaparak kazanacağız’ dedi. Üretimin yapılabilmesi için de enerji gerekiyor. Ham madde sıkıntısı da var. Üretimin yapılabilmesi için sizce bir sanayici olarak hangi koşulların oluşması gerekiyor?
Öncelikle olmazsa olmazımız istikrar. Ekonomide, siyasette istikrar olmaz zorunda. İstikrar olmazsa iş dünyasının o süreci yönetebilmesi zorlaşıyor. Dolar 50 lira olacaksa 50 lira olmalı. Biz de kartları yeniden karıp pozisyonumuzu almalıyız. 5 lira olacaksa 5 lira olmalı. Ama sürekli hareketlilik olunca bunu yönetmek çok zorlaşıyor. Yukarı çıkarken de aşağıya inerken de kayıplarımız oluyor. Bunun dışında mutlaka özellikle üretim yapan, ihracat yapan firmaların bu yükselen faizlerden dolayı yatırım yapma veya krediye ulaşma zorlukları var. Birtakım araçlarla bunların kolaylaşması lazım. Bu yönetim daha önceki dönemlerde kredi garanti fonu gibi teşvikleri devreye sokarak bunları yaptı. Bunlar acilen yeniden devreye girmeli. Yüzde 40 faizlerle kimsenin yatırım yapma imkanı yok. Politika faizi yüzde 14’e düştü ama bizi reel faiz ilgilendiriyor. Hiçbir kurumda yüzde 14’lük faiz yok. Kamu bankalarında da yok. Paraya kolay ulaşmalıyız. Ucuz krediye ulaşmalıyız. Yoksa çarklar duracak. Biz cari açığı olan bir ülkeyiz. İhracat yaparken cari açığın üstesinden gelebiliriz. En büyük sıkıntımız da cari açığımızın olmasından kaynaklı. İhracat yapmamız lazım. İhracat için daha fazla üretim yapmam lazım. Daha fazla enerji kullanmam lazım. Bize daha fazla üretim, ihracat yapın denilirken bir taraftan da enerji fiyatlarındaki bu kademeli tarife bizi cezalandırıyor. Ben belirli bir seviyeye kadar enerji kullanırsam 1 birim ödüyorsam o çıtayı geçtiğimde yani üretimi, ihracatı artırdığımda yüzde 50 daha pahalı faturayla karşı karşıya kalıyorum. Söylemle uygulamada çelişki var. İstihdamı artırın, ihracatı derken size ilave enerji maliyeti çıkartırım demek çelişki. Bunu ortadan kaldırmak lazım. Genelde çok kullanımda teşvik edilir. Birim fiyat düşer. Burada tersi oluyor.