Sanatçıya dair
Son dönem de biz sanatçıyız adı altında alenen siyaset yapan pek çok icracı medyaya demeçler veriyor. Şahan Gökbakar’dan, Tarkan’a, Kenan Doğulu’dan, Athena Gökhan’a, Cem Yılmaz’dan İlyas Salman’a kadar sözde eleştiri adı altın da hakaretler ve tehditleri fikir diye lanse etmeye çalışıyorlar. Çok duyarlı arkadaşlar gezide yapılan vandallığı ağaç sevgisini bağlarken aynı duyarlılığı İstanbul belediyesinin sözde kanserli olmuş diyerek kestiği 130 ağaç olunca dilleri içeri kaçmış anlaşılan. Kaldı ki hastalıklı olsa bile o ağaçları kurtarabiliyor uzmanlar. Kesilen ağaçlar aslında birkaç zenginin evlerinin görüntüsünü bozuyor diye kesildiği iddialarına duyuyoruz. Aynı hassasiyeti kaz dağları yok ediliyor diyerek konuşan bu malum sanatçıların çoğunun da kaz dağlarında ağaçları katlederek yaptırdıkları villaları ortaya çıkınca bir anda çok çalışan dilleri işlevlerini kaybetti.
Halka hakaretler, kendinden olmayana ağız dolusu iftiralar mubah olabiliyor. Onlardan olunca muhalif sanatçı karşı taraftan olunca yalaka sanatçı yaftasını yapıştırıyorlar.
Geçenlerde halka hakaret eden İlyas Salman’ın davası görülmüş. Salman, mahkeme de geri vites yaparak hakaret etmediğini söylemiş.
Salman; “Recep Tayyip Erdoğan, bana dünyanın en büyük ödülünü verse, yanına da dağlar dolusu para koysa ben gidip, Recep Tayyip Erdoğan’dan ödül almam. Çünkü o ödülü, bu akılsız halkın verdiği oylarla aldı zaten. Ama ödülü kötü kullandı.” Demişti. Mahkemede ise “Kesinlikle halka hakaret etmedim, eleştiren söz söyledim” demiş. Anlaşılan akılsız halk demek hakaret değil bu kişiye göre.
Duruşma salonundan çıktıktan sonra açıklama yapan Salman, “Ben muhalif bir sanatçı olarak görevimi yaptım. Sanatçı yapısı gereği muhaliftir. Hangi düzen gelirse gelsin onun eleştirisini yapar, alkışına kulak asmaz.” Demiş. Her yerinden yanlış her yerinden yalan akan cümleler. Muhalif sanatçı değil, muhalifsin onu biliyoruz da Sanatçı yapısı gereği muhalif değildir. Sanatçı, muhaliften çok iyiyi, güzeli, doğruyu, sevgiyi özendiricidir. Nefreti, kötülüğü, muhalifliği körükleyici değildir. Hele ki son cümlesindeki egoyu kabul etmem söz konusu değil. Hangi düzen gelirse gelsin onun eleştirisini yapar alkışına kulak asmaz. Bu nasıl saçma ve boş bir cümledir Allah aşkına.
Bu düşünce “Düzenin iyi ve güzel olması önemli değil. Ne olursa olsun muhalifim karşıyım. İyisini doğrusunu söylemeyip sürekli eleştirmeliyim o zaman sanatçı olurum. Çünkü iyiyi güzeli söylersem desteklemiş gibi olurum oysaki sanatçı muhaliftir o yüzden eleştirmeliyim.” Düşüncesidir.
Bu, nasıl sığ bir düşünce ve mantıktır. Yazık ki bu kişilerin düşüncelerini yıllarca görmemişiz sadece rollerdeki karakterden ibaret olarak tanımışız. Keşke sadece o rollerdeki karakterler olarak kalsaydılar. Belki öldükten sonra daha saygın olarak yakılabilirdiler. Malum kendisi ölünce yakılmak isteyen tayfadandır.