MERDİVEN ALTI EĞİTİM KURUMLARI A.Ş. LTD. TİC. ŞTİ.
Değerli Okurlar,
Bu yazımda size Milli Eğitime(mi) bağlı bazı eğitim-öğretim kurumlarının yıllardır bitmek bilmeyen kanayan yarası eski dershane yeni kişisel gelişim kurslarındaki yerin dibine giren usulsüzlük silsilesinin bir tanesinden bahsedeceğim.
Biz bu kurumlarda hangi kişileri geliştiriyoruz? Merak ediyorum doğrusu…
Bu kurumların evveliyatından bahsetmeyeceğim lakin üzerinde duracağım konu şu ki:
Birçok sektöre ortak olanların at sürdüğü çayırlardır. Yasal olarak neredeyse tamamının büyük falsoları olmasına rağmen rüşvet ile(iddia), milli eğitimdeki tanıdıklar ile idare edilen, görmezden gelinen eğitim yuvaları(!)dır.
Şöyle özetleyeyim:
Şimdi adamın ya da kadının biri küçük de olsa bir öğretim kursu açar. (Kıraathaneden bozma mekanları da gördüm) Tercihen ona sunduğu insanlık dışı şartları kabul edebilecek tecrübesizlikte, işsizlikten kırılmış ya da yeni mezun birileriyle görüşüp asgari ücrete ya da altında işi bağlamaya çalışır. Çoğunlukla da başarır. Öğretmenler açıkta ya da vasıfsız işçi pozisyonlarında sömürülmektedir.
Neyse efendim, bu koşullarla bağladığı öğretmenlerin tek branş haricindekilere sigorta yap(a)maz, yapsa da öğretmen olarak değil fayansların arasındaki derz dolgu beyazlatıcısı filan olarak sigortalar. Yemek vermez, bazıları yemek parası verir, bazıları da bir dürüm ayranlık nefis mama parası… Dışarıda kendisinden milyon tane olduğunu bilen öğretmen kendisi işi almadığında yerine birinin gelecek olduğundan emin olduğundan mütevellit kabul eder. Neyse dersler başlar sabah 8-9 gibi sonra akşam olur ara sınıflar ve 12. sınıflar okuldan çıkarlar ve kuruma gelirler, çıkış saatlerini dolayısıyla derslerin bitiş saatlerini de hesaba katarsak akşam en iyi ihtimalle 8 – 8 buçuk civarı dersler biter. Kazandığı iki kuruş parayla kirasını vermenin hayalini zor kuran özel öğretim öğretmeni pardon derz dolgu beyazlatıcısı kişisi, hele ki büyük şehirlerden birindeyse, dönüş yolu için paçaları sıvar. Toplu taşıma zulmüne rağmen hayatta kaldığı için kırık bir memnuniyetle saat 8 buçuk civarı evinin kapısına gelen öğretmen sıvacı kişisi eve girer ve yemek memek, dinlenmek, sosyal ihtiyaçları, eşi, varsa çoluk çocuk vb. yaşamsal ihtiyaçlarını gidermeye çalışır. Böyle bir hayat sürerken gün olur akşam çalışması diye 9’da 10’da çıkar işten, gün olur aldığı iki kuruş para geç verilir. Sözleşmesi zaten 10 aydır. Yazın nasıl geçineceğini düşünürken aşındırdığı yollarda senenin sonunu getirir. Madden, manen kendi de tükenmiş olan öğretmen pardon sıvacı kişisi yaz tatili(!)ne çıkar. Bütün bir seneyi daha bir sürü saçmalıkla geçiren bu kişiler yazın ne yapacağını düşünür. Daha anlatabileceğim onca şey var ki ama özetleyeceğimi söylediğimden ötürü kısa tuttum
ve cidden özetle bu özel öğretim batakhaneleri, çalışanına en az şeyi verip ondan en fazla kazancı sağlamak ve bu kazancı çalışanlarına yansıtmak yerine kendi cüzdanını şişirmek ekseninde öğretmenini, öğrencinin ve velinin önünde ne kadar eğdirirse o kadar verimli bir iş çıkarmış olduğunu düşünen alıkların elindedir.
Ben bir öğretmen olarak bu kurumlarda hiç çalışmadım ama bunları biliyorum.
Peki Milli Eğitime bağlı bu kurumlar için en son 2015’te gelen düzenlemenin artık güncellenmesi gerekmiyor mu?
Yoksa bu kurumlar için ilgililer Tecahül-ü Arif’ de mi bulunuyorlar, anlamış değiliz.
Benim maksadım Milli Eğitimi veya ilgili kurumları eleştirmek değil ama bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin ağlayarak veryansın ettiğine şahit oldum…
Kalın sağlıcakla…