Hayriye Temizkalp
Gözlerini dünyaya, 1889’da Erzurum’un Hınıs ilçesinde açan Hayriye Temizkalp, hakkında doyurucu bilgi bulunamayan kaynak kişilerdendir ve bu özelliğiyle; Döneri Arı, Müjgan Ağaoğlu gibi hemcinsleriyle aynı makûs talihi paylaşmaktadır. Bu realite sadece kadın değil, birçok erkek kaynak kişi için de geçerlidir.
Sözü edilen sorunun nedenleri üzerinde durmadan, Temizkalp’in yanına niçin Arı ve Ağaoğlu’nun eklendiği ayrıntılandırılmalıdır.
Farklı coğrafyalardan seslenseler de üçünün eserlerinde de İstanbul Türkçesi hâkimdir. Burada akla ister istemez, derleyicinin dile müdahale edip etmediği sorusu gelmektedir.
Üçünün de eserlerini genel olarak Muzaffer Sarısözen derlemiştir ve bilindiği gibi Sarısözen; Halil Bedi Yönetken, Sadi Yaver Ataman gibi isimlerle, hem birçok; Ermenice, Kürdçe, Zazaca eseri Türkçeleştirmiş, hem de otantiği moderne uyarlamıştır.
Adları geçen isimlerle Sarısözen, bu fiilleri pratiğe, Genç Cumhuriyet’in kültür politikasına folklor cephesinden katkı sunmak için dökmüştür.
Haklarında dişe dokunur bilgiye tesadüf edilemediği için; üç kadın kaynak kişinin, ebeveynlerinin görevleri nedeniyle mi, Hınıs, Şarkışla ve Karaburun’da doğdukları sorusu cevapsız kalmaktadır.
Arı’yı Hava Bulanıyor Gar mı Yağacak?adlı eseriyle, Temizkalp ve Ağaoğlu’ndan ayırmak gerekir çünkü onun cümlelerinde Şarkışla ve dolayları göz önüne gelmektedir.
Neriman Altındağ Tüfekçi’yle Perihan Altındağ Sözeri gibi iki kalburüstü sesin annesi olmasına rağmen, Temizkalp’in gölgede bırakılması, kızlarının da unutturulmak istendiği acı sonucuna hassasiyet sahibi insanları ulaştırmakta gecikmemiştir.
Bu acı sonucun, Tüfekçi TRT’ye ilk adımını atıp, Türkülere hayat verdiğinde, yüzleri kızarmadan, burunlarına tezek kokusu geldiğini söyleyenlerin eseri olduğu ortadadır.
Kardeşi içi boş, dışı cilalı cümlelerle methiye yağmuruna tutulmuşsa da samimiyetsizlik bu bağlamda da merkezdeki yerini almıştır. Sözeri’nin sesinin niçin kıymetli olduğu sorusuna zevahiri kurtarmayan cevaplar verilememiştir.
Temizkalp hakkındaki bilgi yok denecek kadar azdır ama kaynağına imzasını attığı Suda Balık Yan Gider, Ünlü olsun, olmasın, Türküyü önemseyen her dilin pelesenklerindendir.
Bu eser, önce kadın değil, insan olmaya değer ve kıymet verdiğinin altını çizdiği için es geçilmemelidir.
Temizkalp’in, lirizmin tuzağına düşmeden liriğin dünyasına açılma meziyetini sergilediğini belgeleyen Suda Balık Yan Gider dışındaki eserlerinden İstanbul’dan Gelir Kayık, liriğin dairesinin dışına çıkabildiğini de öylesine dinlemeyen kulağa anlatmaktadır.
Hayriye Temizkalp, diğer hemcinsleriyle, dilini estetize etmek için çaba sarf eden sadece kadınların değil, erkeklerin de mihmandarlarındandır.
Mihmandarı, ısrarla; ağdalı, bulanık, sözümona teorik cümlelerde bulmak için uğraş verenlerin payına da doğal olarak boşa kürek sallama mesaisi düşecektir.