GÜNEŞ TUTULMASI VE İNSANIN AKIL TUTULMASI
Fussilet Suresi, 37. Ayet:
“Gece ve gündüz, Güneş ve Ay; O’nun âyetlerindendir. Eğer Allah’a ibadet etmek istiyorsanız, Güneş’e de Ay’a da secde etmeyin. Onları yaratan Allah’a secde edin!”
Şüphesiz ki Allah yaratmış olduğu düzenin ve kainatın tek hakimidir.
Tüm kainatı yarattığı gibi, insanoğlunu da Allah yaratmıştır…
Ne demişler?
“Allah insanı eşref-i mahlukat olarak yaratmış. Ona -“Sen insansın, hayvan değilsin” demiş. -“Sana iki ayak verdim, insan olacaksın, ayaklarının üzerinde duracaksın, yerden yemeyeceksin” demiş… Lâkin yarattığı bu şerefli mahlûkata bir de kör boğaz vermiş.. İşte o gün bugündür insanın şerefi, bir kemikle sınanır…”
İNSANA ŞEREF VEREN ALLAH’TIR
“Onlar “Şehre döndüğümüzde şerefli olan (biz)ler şerefsiz olanları oradan elbet sürüp çıkaracaktır” diyorlar. Ama şeref Allah’a, O’nun Resulüne ve mü’minlere aittir: gel gör ki, münâfıklar (bunu bile) bilmezler.”
(Münâfikûn Suresi 8. Ayet)
Saygınlığın gerçek kaynağı Allah’tır. İnsan saygınlığını Allah’tan alır.
Hal böyle iken bazıları bulunduğu mevki ve makama güvenerek başarılı insanları sürekli kendi boyundurukları altında tutmanın gayretinde ve çabasında olmuştur…
Başarılı insanları kendileri için hep bir tehdit olarak görmüşler ve sırf bu yüzden de başarılı insanlardan korkmuşlardır..
Yine aynı sebeple de hep baskı altında tutmaya titizlikle dikkat etmişlerdir…
Başarılı insanın kendisi ay gibidir…
Gece karanlığında bile hem ilmi hem de zekası ile ışıl ışıl parlar.. İnsanlara ilim öğretebilmek ve onlara yardım edebilmek için gece gündüz hiç durmadan çalışmak ister…
Başarılı insan sorun varsa sorunu çözmek ister..
Başarılı insan bulunduğu yerin yönetiminde sorun veya aksaklık görürse, ayrımcılık yapıldığını görürse, hakkını hakedenin almadığını görürse,
Yönetici olmak ister.. Makamda gözü olduğu için değil…
Çünkü başarılı insanın hedefi bellidir; daha iyiyi/güzeli başarmak… Çevresine ve tüm dünyaya mutluluk vermek…Adaletin var olduğunu herkese göstermek ister…
En zalim kişi bile gün gelir “Adalet yok mu?” diye bağırmaya başlar değil mi?
Unutmamak gerekir ki; bugün bulunduğu mevki ve makama güvenerek, başarılı olarak anılmayı haketmiş insanları başarısızmış gibi göstererek engellemeye çalışmak, onlara mobbing uygulamak, onlara zulmetmek, onların başarılarını görmezden gelip aslında başarısız olan insanları başarılıymış gibi göstermek tüm insanlığa yapılmış en büyük zulümdür…
Zulüm ile abat olanınsa sonu, bilindiği üzere berbat olur..
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner..
Başarısıyla hakedeni engellemeye kalkanlar,
bir gün kendileri engellendiği zaman “Adalet yok mu?” diye bağırmaya, adalet aramaya kalkışır…
Son pişmanlıksa fayda etmez…
O yüzdendir ki; elinde imkan varken, elinde makam ve mevki varken adaletli olabilmek gerekir..
Her şeyi kaybettikten sonra “Adalet nerede?” demekse kendilerine hiçbir fayda getirmeyecektir..
Çalışmak ve gayret göstermek insandan olsa bile; insana itibar veren, onu başarılı kılan, şeref veren yalnızca Allah’tır..
Başarılı insan; eninde sonunda tüm engellemelere rağmen, tüm olumsuz gidişata rağmen, üzerine oynanan tüm oyunlara rağmen elbette azmi ile, kararlılığı ile, dik duruşu ile, adaletli şekilde vermiş olduğu hak mücadelesi ile eninde sonunda muhakkak ki kazanan olacaktır…
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi:
“Beni Allah tutmuş, kim eder azat?”
Bir insanı Allah tutmuşsa bu dünyadaki imtihanı o yönde olacaktır.
Tüm dünya bir araya gelse bile artık o insan asla ilerleyemez..
Allah bir kuluna “Yürü ya kulum!” derse de, tüm dünya bir araya gelse, yine o insanı engelleyemez..
O yüzden mobbing yapan, zalimlik yapan, zorbalık yapan eninde sonunda rezil olur, asıl kaybeden kendisi olur.. Hem de adaletle, şerefli insan olmak varken..