Ernst İngmar Bergman-14

11.03.2022
A+
A-

En passion’da izleyici, birbirlerine anlayışla yaklaşan ama aralarında sevgi bağı kuramayan bir kadınla bir erkeğin hikâyesine sabitlenmiştir.

Skammen’de olduğu gibi yine Fårö adasında yaşanan hikâye, onun yarıda bıraktığı şiddeti izleyicinin iliklerinde hissettirmeyi amaçlamıştır.

Bergman’ın nazarında şiddet, arzuyu ve ihtirası dizginsiz bir şekilde yaşayamayanların pratiğe döktükleri fiildir.

Ona göre insanlar, duygusal ilişkilerinde, istemekle yetindiklerinde, arzulama aşamasına gelmediklerinde ve tutkuyu, arzuyla beslenen bir ihtirasa dönüştüremediklerinde şiddet onları çepeçevre kuşatır hatta kuşatmakla kalmayarak köleleştirir.

Hikâyenin kadın ve erkeğinin de yaşadıkları bundan farklı değildir.

Passion Türkçede sadece Tutkuya değil, İhtirasa da denk gelir. Kaldı ki İhtiras, Tutkudan daha yüklü bir kelimedir ve alanı ona göre daha geniştir. Hâl böyleyken ve İhtiras ön planda olması gerekirken, Öz Türkçe kelimelere obsesyon düzeyindeki saplantı, Tutkunun ipi önde göğüslemesine yardımcı olmuş ve geniş alan daraltılmıştır.

Daralan geniş alan sadece İhtirasa değil, onun katalize edicisi olan arzuya da zarar vermiştir. Freud’u Freudçuların olabildiğince uzağında tutan ve Lacan’la buluşturan psikanalitik perspektif arzuyu istekle sınırlandırmamış, isteğin kabına sığmadığı yerin sözcüsü olarak konumlandırmıştır. Zaten telaffuzundan da bu misyonunu layıkıyla üstlendiği anlaşılabilecektir.

Sözü Öz Türkçe kelimelere obsesyon düzeyindeki saplantıdan, çeviriyi sade suya tiritliğin ötesine götürememekten ve  arzunun ihtirası katalize etme kudretinin es geçilmesinden açınca akla ister istemez Tenesse Williams’ın, Eli Kazan’ın elinde sinemaya da  uyarlanan A Streetcar Named Desire adlı tiyatro oyununun sorun yüklü Türkçe çevirisi gelecektir

Çevirmenlerin bazıları kitabın orijinal ismindeki Desirea bakarak ve onun Türkçe karşılığının Arzu olduğundan hareketle eseri Arzu Tramvayı adıyla Türkçeye kazandırmışlardır.

Giriştikleri iş, doğrudan çeviri mantığını kaldırabilir ama Bergman’dan yedi sene önce dünyaya başka bir kıtada gözlerini açan ve ondan yirmi dört sene önce sonsuzluğa uğurlanan Williams’ı böyle hareketler tavlamaya yetmez.

Sözü edilen eseriyle Williams bu yazıda, ihtirasa bakışı bağlamında Bergman’la ortak paydada buluştuğu düşünüldüğü için ağırlanmıştır.

Williams’ın tiyatro oyununun kadrosu Bergman’ın sinema filmine göre kalabalıktır ama iki eserde de rotayı, depresif atmosferde uç verme sancıları çeken ihtiras belirlemiştir.

Williams; kendisinden sonra aynı ülkede doğan ve ölen Sam Shepard gibi,Özgürlükler Ülkesi Amerika’nın, çok katmanlı bunalıma, gerginliğe, huzursuzluğa teşne, şiddeti pratiğe dökmek için alesta bekleyen yüzünün portresini çizen, kamera önünde de arz-ı endam etmiş bir edebiyatçının zeminini hazırlarken, Norveç özelinde İskandinavya’dan depresyon makamında şarkılar dinleten Bergman’ın sesine de ses katmıştır.

Bergman, ihtirasın izini 1971’de çektiği Beröringen (Temas) de evli bir kadınla yabancı bir adam arasındaki ilişkide takip ederken, varoluşçu psikiyatri ve terapiyi önemseyen bir sinema yönetmeni olduğunun altını çizmeyi de sürdürmüştür.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.