DÜŞÜNCE VE EYLEM
Düşünce ile eylem birbirinden ayrılmaz. “Önce düşüncede mükemmelleşelim sonra eyleme geçeriz” demek yanlıştır. Biz anlayınca zaten eylemce de değişmiş oluruz. Eğer değişmemişsek hiçbir şey anlamamışız demektir. Düşünce ile hareket karşılıklı olarak birbirlerini etkilerler. Hangisi önce hangisi sonradır diye sormak bence gereksizdir ve önemizdir. Ama hareketin önceliğini söyleyebiliriz.
Her düşünce harekete geçmek ister ama başka bir düşünce tarafından engellenir. Aksi takdirde düşündüğümüz her şeyi yapardık. Önce karşıt düşünceyi ortadan kaldırmaya çalışmalıyız veya düşüncemizin eyleme dönüşmesini zorunlu kılacak sağlam gerekçeler bulmalıyız. Hayati ve zaruri bir düşünce eyleme geçecektir. Yapılıp yapılmamasında fark yoksa düşünce hiçbir işe yaramayacaktır.
Düşünce toprağa ekilen tohum gibidir. Ona bakar sularsanız bir gün yeşerip büyüyecek, ihmal ederseniz çürüyüp yok olacaktır. Ruhunda hangi düşünceyi sulayıp beslersen o büyüyecektir. İyilik ve güzellik fikirlerini beslersen onlar yetişecek, kötülük fikirlerini beslersen onlar yetişecektir. “Bir düşünce ekersen bir davranış biçersin, bir davranış ekersen bir alışkanlık biçersin, bir alışkanlık ekersen bir karakter biçersin, bir karakter ekersen bir kader biçersin” demiş bir yazar.
Bütün çabamız, doğru düşünmeyi öğrenmek ve bunu insanlara öğretmek olmalıdır. Düşünmek insanın en asil ve en yüce tarafıdır. Hayatımızı düşüncelerimiz yönetir. Hayatımızın kalitesi düşüncelerimizin kalitesine bağlıdır ama insanların çoğu bunun değerini anlamıyor ve duyguları ile hareket ediyorlar. İnsan aklını kullanmadan ve düşüncesi geliştirmeden olgunlaşamaz.
Hiçbir şey düşünüldüğü gibi gerçekleşmez. Hiçbir plan tamamıyla ve istenildiği gibi uygulanamaz. Mükemmellik ancak zihinde olur. Bunu dikkate alarak hareket etmeli, bir hata payı bırakmalıyız. Kâğıt üzerinde her şeyi mükemmel yapabilirsiniz. Gerçek, tasarlanan değil yapılan ve meydana getirilendir. Tasarlanan şeyi yapmak için ilerde çıkacak olumsuz durumları da düşünmeliyiz.