BİREY OLMAK
Sanat, bilim, din, siyaset ve hayatın diğer bütün alanlarında ancak bireyler yeni bir şey bulmuş ve ortaya koymuştur. İnsanların topluca icat ettiği bir şey yoktur. Toplum yaratıcılığını bireylerle ortaya koyar. İki kişi bir araya gelerek bir şey icat edemezler Deha ve yaratıcılık daima kişiseldir, bireyseldir. Bir ansiklopediyi ortaklaşa yazmak ise mümkündür çünkü her biri bir parçasını yazar.
Çoğu zannediyor ki birey olmak, bencil olmaktır. Bu elbette makbul bir şey değil. Birey olmak kendi kararlarını yalnız kendisi vermek demektir. Kişi olmak ancak birey olmakla mümkündür. İnsan birey olmadığında bir cemaatin veya grubun kuklasıdır. Toplumlar gelişip ilerledikçe insanlar hayatlarını seçer, birey olur. Dışlarındaki bir karara katılmak veya katılmamak iradelerine kalmış bir şeydir.
Asrımızda insanlar başkaları tarafından dayatılan bir yaşam tarzını sürdürüyor. Alışveriş yapacağı marketten okuyacağı kitaba, giyeceği giysiye kadar başkaları karar veriyor fakat kendisinin karar verdiğini sanıyor. İnsan hiçbir zaman bu kadar kendinden uzaklaşmadı. Her şey merkezden görünmeyen bir el tarafından yönetiliyor. Kalabalıklar içinde birey bir toz zerresi gibi kaybolup gidiyor.
İşleri yürütenler, çekip çevirenler, yaratıcı olanlar daima küçük bir azınlıktır. Halkların yaratıcılıkları yoktur. Bütün keşifler, icatlar, yenilikler, artı değer yaratanlar azınlıktır. Bu azınlık olmasaydı bugün hala ilkel insanlar gibi yaşayacaktık. Bu fedakâr insanlar başkalarının rahatı için hayatlarını vermekten çekinmediler. Buharlı gemiyi, elektriği, telgrafı, telefonu, radyoyu, uçağı, bilgisayarı icat ettiler.
Dinler esasında insanları kabile ve aşiret bağlarından kurtararak onları kendi başına düşünen, karar veren ve hareket eden bireyler haline getirmeyi amaçlar. Din daha çok bireyin ruhuna hitap eder. Köleleri bile özgür insanlar gibi değerlendirir ama ne yazık ki daha sonraları birey olmak, kendi aklıyla hareket etmek ortadan kalktı. İnsanlar körü körüne inanan ve itaat eden robotlar haline geldiler.