ALIŞKANLIK HAKKINDA
Aristo “alışkanlık ikinci bir tabiattır” demiş. İnsan bir davranış ve durumdan hoşlanırsa alışkanlığa dönüşür. Zevk veren şey kendini tekrarlatır. Bizi alışkanlıklarımız yönetir. Alışkanlıkla bir hareketi daha az enerji ile düşünmeden yaparız. Her şeyi düşünerek yapsaydık hayat çok zor olurdu ve her davranışımızı yeniden öğrenmek durumunda kalırdık. Hiç zevk vermeyen hareket alışkanlığa dönüşmez.
Alışkanlıklar bizi esir alır, irademizi felç ederler. Ayağımız bir dükkâna veya kahveye alıştığında oraya gitmek bize çok kolay gelir. Yaşlandıkça alışkanlıklarımızı değiştirmek zorlaşır, en ufak bir değişiklik ruhsal durumumuzu altüst eder. Yaşlı adam mahallesini, şehrini, evinin düzenini ve hatta gazetesini bile değiştirmek istemez. Değişmek ölüm gibi gelir ona. Hele eşini kaybedince kısa zamanda ölür.
İnsan iyi şeylere de kötü şeylere de alışır. Bir atı öldürecek zehri azar-azar aldığı için ona bir şey olmaz. İnsan en dayanılmaz ve en zor şartlara alışabilir. Alışmak sayesinde uzun hapislerden ve mahrumiyetlerden sağ çıkar. Hayatın çok zor olduğu kutuplarda insanlar alışmak sayesinde yaşayabiliyorlar. Alışkanlık sayesinde insanlar büyük beceriler kazanıyorlar. İnsan alışabildiği için hayatta kalıyor.
Alışkanlık aynı zamanda bizi uyuşukluğa götürür. Bir şeye alıştıktan sonra o konuda artık yeni bir şey öğrenemez oluruz. Çocuklar her şeyi ilk yaptıkları için onlarda öğrenme fazladır. Yetişkin insanı hiçbir şey şaşırtmaz, hiçbir şey ona yeni gelmez. Alışkanlıklar zamanla bağımlılık haline gelir, bir zırh gibi bizi sarar, onları kırmak imkânsızlaşır. İbadetler bile alışkanlıkla içi boşalır.