Türkiye’de afet kaynaklı göçün sosyal politikalara etkisi

MELİKE TİMUR / ÖZEL HABER
Depremle sarsılan bir ülkede yeni göç gerçekliği hakkında bilgi veren Sosyal Politika Uzmanı Dr. Cumhur Havan, sosyal politikalarda stratejik dönüşüm gerektiğini söyledi.
6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli büyük depremin yaraları henüz sarılamamışken, 23 Nisan 2025’te İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki sarsıntı, beklenen büyük İstanbul depremini yeniden ülke gündemine taşıdı. Sosyal Politika Uzmanı Dr. Cumhur Havan, afet sonrası göçün toplumsal etkilerine ve bu alandaki politika eksikliklerine dikkat çekti.
DEPREMLE SARSILAN BİR ÜLKE
“Deprem sadece bir yer sarsıntısı değil; aynı zamanda milyonlarca insanın yaşamını kökten değiştiren bir göç dalgasını da beraberinde getiriyor” diyen Dr. Havan, 2023’teki deprem sonrasında yaşanan kitlesel yer değiştirmelerin yeterince sosyal politika perspektifiyle ele alınmadığını vurguladı. İstanbul gibi bir mega kentte yaşanabilecek büyük bir depremin, sadece fiziksel yıkımı değil; aynı zamanda devasa boyutta bir iç göçü ve buna bağlı yeni sosyal kırılganlıkları da tetikleyeceğini belirtti.
YENİ BİR GÖÇ HİKÂYESİ
“Her deprem, aynı zamanda yeni bir göç hikâyesidir” ifadesini kullanan Dr. Havan, şu uyarılarda bulundu: “Afet yönetim politikalarının yalnızca arama-kurtarma ve geçici barınma hizmetleriyle sınırlı kalması, uzun vadeli toplumsal sonuçları göz ardı etmek demektir. Göç edilen bölgelerde altyapı, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet sistemlerinin bu nüfus hareketlerine dayanıklı hale getirilmesi elzemdir. Sosyal politika araçlarımızı, yerinden edilen bireylerin uzun dönemli entegrasyonuna uygun şekilde yeniden tasarlamalıyız.”
Dr. Havan’a göre; afet sonrası göç, yalnızca fiziksel bir yer değişikliği değil, kültürel uyum, ekonomik yeniden yapılanma ve psikososyal destek gerektiren çok katmanlı bir süreçtir. Bu nedenle sosyal politikaların merkezi ve yerel düzeyde, çok boyutlu, sürdürülebilir ve dayanıklı bir yapıya kavuşturulması gerektiğini ifade etti.