“Gazeteciyiz” efendim

Gündemde olan “Gassal” dizisinden bahsetmek isterim. Toplumların bazı kesiminde fazlasıyla tepki aldığını düşünüyorum fakat bana bu denli itici gelmedi.

Tepki veren kısım da; durduk yere saatlerini, hem de keyfe ayrılacak saatlerini, ölüyle, ölü yıkayıcılıkla geçirmeyi neden istesin insan. Soğuk şeyler bunlar.

“GASSAL” TERS KÖŞE YAPTI

Tanıtım ile farklılık yarattı. Daha dizi yayınlanmadan tanıtım kampanyasında “ölünce beni kim yıkayacak?” sorusu ve yazının afişleri, bilboardları şehrin her bir yanına asılması da tepkilere sebep oldu, merak uyandırdı. Kimi kızdı, kimi anlamadı, kimi korktu, kimi “siyasi nedenler” aradı. Sonunda bir dizi tanıtımı ile başlamadan ilgiyi üzerine çekti. Konusu itibarıyla da zaten buna oldukça müsait bir diziydi Gassal. . “Ölünce beni kim yıkayacak?” sorusunun kitlelere “Bu dünyayı boş ver, zaten fâni, sen ahireti, ölümü ve ölümden sonrasını düşün” demeye geldiği yorumları yapıldı.

Ama her şey tam aksine; yapayalnızdır, kimsesizdir Gassal. Annesi o küçükken ölmüştür, babası da hapistedir. Hiç evlenmemiştir ve sevgilisi de yoktur. Bir tek Ahmet adında bir arkadaşı vardır ama o da “ev erkeği” olmuş, kendini ve tüm vaktini çocuklarıyla karısına adamıştır. Zaten birinci sezonun sonunda da… Neyse, “spoiler” olmasın!

ETKİLEYİCİ ANEKTODLAR

Diziyi izlerken öylesine hoş anektodlarla karşılaştık ki bir kaçını örnek verecek olursam; Kız istemeye gidiyorlar. Aziz ağabeyin kızları kapıya diziliyor. Gassal tanımadığı için kime çiçeği vereceğini bilemiyor. Mesela güzel bir ayrıntıydı. Aziz ağabey mesleğini soruyor: “Gassal, ölü yıkıyorum.”

Kankası Ahmet atlıyor; “Sigortası var.” ​

Ölüler dünyasının kader dostu ve “Ölünce beni sen yıkayacaksın” dediği Nazım’a baki’nin; “zaman diriyken kıymetli, ölenin vakti bol olur” sözü yine etkileyiciydi. Nazım eşini kaçırmış. Belinde tabancası ile dolaşıyor. Eşinin akrabalarından çekiniyor. Nazım cenaze arabasının şoförü. Ölünce onun cenazesini götürecek şoför yok. Belediyeden araç şoförü bulunma bürokrasisi güzel hicvedilmiş.

BEKLENTİYİ KARŞILADI

Bölüm sonlarında kullanılan arabesk şarkılar da aşırı iyi gitmiş diziye, gayet yerli yerinde duruyor. Müzisyenlerin hikâye içinde aniden sahne kostümleriyle şarkı söylemesi bu diziye sahiden yakışmış. Özellikle yedince bölüm sonunda İbrahim Erkal “sevme” şarkısı söylemişler ki, bir şarkı oradaki dramatik âna ancak bu kadar yakışabilir…

Sonuç olarak “gassal” bize ters köşe yaptı. Ne ölünün soğukluğu var, ne bir siyasi nedeni ne de dini bir propoganda.

Eee; “Gazeteciyiz“ efendim

Haber yaparken içimizin gittiği kadın cinayetleri,

Yazarken kanımızın donduğu çocuk tecavüzleri,

Üzülerek geçtiğimiz hayvanlara yapılan acımasızca davranışları,

Yayınlamamız gereken ciddi olayları yayınlamamıza izin verilmediği,

Halkın sesi olmayı, doğru haberi doğru yerde kullanmayı hedefleyen bir mesleği yapıyoruz.

“Sigortamız da var“ hem de 212…