Ekonominin Üç Meselesi: Faiz, Enflasyon ve Kur (I)
Türkiye piyasasında herkesin ortak derdidir faiz. Paranın zaman maliyetini hesaplarken enflasyon ile birlikte emtianın yeni değerini hesaplatan bir unsurdur. Düşük veya yüksek olması piyasa dengesini yeni oluşan dengeye doğru yol aldırır. Merkez Bankası’nın aralık ayında açıklayacağı faiz oranı için bazı ekonomistler faiz indirimine itiraz ederken bazıları 100 ile 500 puan arasında indirim beklentisinde.
Kasım ayı için açıklanan TÜFE verisi %2,24 olunca beklentilerde de aylık bazda kısmî değişimler oldu. Fed Başkanı Jerome Powell’ın klasik tabiriyle “verilere bağlı hareket ediyoruz.” Verilerin sağlıklı olup olmaması hakkındaki düşünceler ayrı bir yazının konusu. Ancak ortada bir veri varsa bunun analizini mevcut şartlara göre yapmak zorundayız.
Öncelikle genel durumu ortaya koyalım:
Kasım 2024 itibariyle Merkez Bankası faiz oranı %50. Yıllık enflasyonumuz ise %47,09
Son olarak dolar kuru 34,90 TL civarında.
Aralık ayında ay bazında enflasyon beklentilerinin %2-2,5 civarında olacağını düşünüyorum. Aralık 2023 – Şubat 2024 arası üç aylık enflasyon oranı %14,16 olduğu için önümüzdeki üç ayda oluşacak enflasyon oranı yıllık bazda düşmeye devam edecek. Yeni yıl maliyetlenmelerinin de önden yüklemeli yapıldığını da bir kenara koyalım. 2025 Mart ayına geldiğimizde yıllık %43’e düşen bir enflasyon oranına ulaşacağız. 2025 yılının 2. Çeyreği sonuna kadar %35-37 bölgelerine kadar düşecek bir enflasyon oranına ulaşmanın zor olmadığını düşünüyorum. Reel faizin devam ettiği bir süreç beklentisinde olmaya devam ediyorum.
Peki, herkesin ortak derdi faiz oranı ise enflasyon oranı ile neden bu kadar uğraşıyoruz? Piyasa her zaman beklentinin yönünde hareket eder. Ama piyasası yönlendirenler bu beklentinin oluşmasını sağlar. Beklentinin tersi durumda reel piyasa çöker. Faiz indirimi sürecinin oluşması önemli değildir. Esas olan indirim sürecinin miktarı ve zamanıdır. Faiz indirim patikasında yapılanlar faiz artırım hızına göre daha fazla ustalık ister. Yürütülen politikalara baktığımızda ekonomi sıkılığı sadece para politikası üzerinden yapılmakta. Bunun ortadan kaybolması riskinin alınacağını düşünmüyorum. Sadece teknik nedenlerle ve ustalıkla yürütülen bir süreç olursa “faiz düştüğünde enflasyon da düşecektir.”
Ancak 07 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanan Merkez Bankası enflasyon raporunda 2023 yılı enflasyonu %58 hedeflenirken 2024 yılsonu enflasyonu %33 olarak tahmin edilmişti. 2024 yılında bu hedef %38’e revize edilirken teknik analizdeki Bollinger Bandı gibi bir band sunuldu bize. Şu anda bu bandın da üzerinde yılı tamamlayacağız.
2025 yılında idari ve mali konularda yapısal reformların uygulanması bu indirim sürecine olumlu yönde katkı yapar. Özellikle gıda alanındaki enflasyonun törpülenmesi için bu alana yönelik reformların ivedi olarak hayata geçirilmesi gerekiyor. Merkez Bankası’nın kontrolü dışında olduğu için merkezi hükümetin desteği önemli olacaktır.
Buradaki değerlendirmelerimiz sonucunda “faiz büyüktür enflasyon, o da büyüktür kur artışı” diyebiliriz. Kur artışının bu politikalarla neden sınırlı olması gerektiğini haftaya bırakalım.
Kent Bursa gazetesindeki ilk yazımıza burada noktayı koyalım. Bu sayfada bana yer vermek istedikleri için gazete yönetimine ve çalışanlarına ayrıca teşekkür ederim. Beni tanıyanlar, “Borsa İstanbul ile ilgili ne yazmış?” diye okuyacaktır. 2024 yılı mevcut durumunu ve 2025 yılı beklentilerimizi yazalım. Öncelikle kendimi ekonomist değil piyasacı olarak yorumlarım. Stratejimizi oluşturduktan sonra bu beklentimiz devam ettiği müddetçe Borsa İstanbul beklentimizi de belirtiriz. Stratejimizin dışındaki olaylarla karşılaşırsak hemen revize ederiz veya olayın büyüklüğüne göre stratejimizi hemen terk ederiz. Unutmayın, ekonomi için kötü olan veri Borsa İstanbul için iyi olabilir.
Haftanın Sözü:
Ekonomi, bütün diğer bilimlerden daha fazla safsatanın etkisi altındadır.
Henry Hazlitt