Hayatın anlamında ne ararsak, hayat o’dur.
Anlamak, hissetmek, bencillikten uzak bir yerde kendimiz olmak, özünde olanı ortaya çıkartmaktır.
Yaşam zorunluluktan ziyade gördüğünden, anladığından çok daha ötesidir.
Hayatımıza anlamlar katan yine bizleriz. Yarınlarımıza farklılıklar katmak için yaptığımız ne varsa hayatın anlamı o’dur.
Başkalarının sunduğu hayatı yaşamak yerine kendi hayatımızı yaşayabilmek.
Peki, kaçımız bunu başarabiliyoruz?
HAYAT; İDRAK ETTİĞİN KADAR, ÖTESİ BİR SİS
Düşünceler, duygular ve olasılıklar, yaşam şartları ve dayatmacı çevresel faktörlerin kuşatması altında inleyen toplumlar. Hayat sorusunun en geçerli cevabı bildiğin şeydir, idrak ettiğin kavradığın kadarı, ötesi ise bir sistir.
Yaşamak istediğimiz şeyler için yaşamak istemediğimiz bir çok saçmalığı yaşamak zorundayız. Anlamsızlığın içinde kendimizi anlamlı kılmaya çalışıyoruz.
Her şey zıttı var ise olur. Doğuyoruz, büyüyoruz, ölüyoruz mutlak bir yaşam yok. Var olmak ve varlığını genler aracılığıyla bir sonraki nesile aktarmak. Hayata yüklediğimiz diğer tüm anlamlar bizden kaynaklıdır ve bizim için hayatın anlamıdır. Hayatın kendisini bağlamaz.
BİLİNÇ MESELESİ
Yaşama mücadelemiz ve hayatta kalabilme kavgası yeter yaşama anlam yüklemeye. Onurlu olmak, kul hakkı yememek, merhamet sahibi olmak, Allah korkusu olmak, kimseye muhtaç olmadan adam gibi yaşamak, yalaka olmamak. Kişinin kendisinin kattığı anlamdan başka bir anlamı yok hayatın bu da bilinç meselesidir.
Dünyanın bir çarkı var ve yarın çok geç olabilir.