“ÖTANAZİ KABUL EDİLEMEZ”
HIDIRCAN KAYA/ÖZEL HABER
Son zamanlarda sahipsiz sokak hayvanları ile ilgili çıkması beklenen yasa tasarısını Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal ile konuştuk. Tasarı çıksa bile veteriner hekimler olarak uygulamayacaklarını söyleyen Baysal, ötanazinin kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Son zamanlarda sosyal medyada tartışmaların odağında olan ‘Sahipsiz Sokak Hayvanları’ ile ilgili çıkması beklenen yasa tasarısının detaylarını Veteriner Hekimler Odası Bursa Şube Başkanı Melike Baysal ile konuştuk. Tasarının kabul edilemez olduğunu, ötanazinin en son çare olarak kabul edildiğini, tasarı çıksa bile veteriner hekimlerin uygulamayacağını söyleyen Baysal, meslek örgütlerinden hiçbir öneri alınmadığını da ifade etti. Yerel yönetimde görev yapan bazı veteriner hekimlerin, arayarak böyle bir durumda istifa edeceklerini belirtmesinin meslekleri adına gurur verici olduğunu vurgulayan Başkan Baysal, “En son konuşulacak bir şeyi, en başta söylediler. Ötanaziyi gündeme getirdiler. Kaldı ki biz, son 1 yılda konuşulan toplanmaları ve doğal yaşam alanlarına bırakılmaları konusuna bile itiraz etmişken ötanaziyi bize kabul ettirmeye çalıştılar. Dolayısıyla kabul edilebilir bir yanı yok. En büyük eksiği de 4 bakanlığın bu tasarıyı hazırladığı söyleniyor. Bu bakanlıkların çalışmaları sırasında hiçbir meslek örgütünden, sivil toplum kuruluşundan bilgi alınmadı. Meslek örgütü olarak da şunun altını çizmek istiyorum; Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipleri Birliği mutlaka orada olmalıydı. Bu olay zaten veteriner hekimin içinde olmadığı bir sürecin düşünülemediği bir durum. Ne yapmalıyız, diye de hiç sorulmuyor. Hiçbir türlü anlaşılır bir yanı yok. Ötanazi, tamamen yaşamsal bütün fonksiyonlarını yitirmiş, ağrısı, acısı dindirilemeyen, tekrar sağlıklı bir şekilde yaşama döndürme ihtimali olmayan hayvanlarda uygulanan, veteriner hekimlere bu konuda yetki verilmiş olan bir tıbbi uygulamadır. Veteriner hekimler de bu süreci ötelemek için her yolu dener, kolay verilecek bir karar değildir. Bir türe ait, popülasyon kontrolünü düzenlemek için asla düşünülemez. Tıp etiğine tamamen aykırı. Hekimler, etikle yasa karşı karşıya geldiğinde, etikten yana olmalıdır. Sağlığın başka türlü garantisi verilemez, canlı adına. Türk Veteriner Hekimleri Birliği ve Veteriner Hekimler Odaları olarak ilk günden itibaren yasa tasarısı yasalaşsa da, meclisten kanun olarak çıksa da veteriner hekimler kesinlikle ötanazi uygulamayacak. Bu konuda belediyede çalışan meslektaşlarımız asıl zor durumda kalacak. Çünkü bu konu yerel yönetimlere devredilecek. Yerel yönetimdeki meslektaşlarımız da böyle bir şey olması durumunda istifa edeceklerini söylüyor. Bu da bizim gurur duyduğumuz bir sonuç oldu” dedi.
“1 AY İÇİNDE SAHİPLENDİRİLMELERİ MÜMKÜN DEĞİL”
1 aylık sahiplendirilmeyen hayvanların uyutulmasının doğrudan yolun ötanaziye çıktığını ifade eden Baysal, “Bu tasarı bize İngiltere, Hollanda modeli olarak sunuluyor. Orada da şöyle bir nüans var. İngiltere, Hollanda ya da diğer Avrupa ülkeleri, artık sahipsiz hayvan sorunu yaşamıyor. Çok az sayıda zaman zaman sokaklarda hayvan olduğunda sınırlı sayıdaki hayvan için 10 günlük sahiplendirme süresi belirliyorlar. Türkiye’de sayısı belli olmayan sahipsiz hayvan popülasyonundan bahsediyoruz. 1 ay içinde bunların sahiplendirilemeyeceği çok belli. Yani doğrudan yol ötanaziye çıkıyor” şeklinde konuştu.
KISIRLAŞTIR-AŞILA-YERİNDE YAŞAT
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat formülünü hatırlatan Baysal, “Yani hayvanlar sokaktan alınacak, kısırlaştırılacak, çok yaşlı, çok hasta, engelli ve nispeten agresif eğilimli olan köpekler bakımevlerinde yaşamaya devam edecek. Kanunen barınak diye bir kavram yok. Tüm kavram geçici bakımevi üzerine. İnsana yakın, mahalle sakini olarak yaşayabilecek olanlar kısırlaştırıldıktan sonra varsa bir tıbbi cerrahi tedavi ihtiyacı tamamlandıktan sonra tekrar alındıkları yere geri bırakılacak. Bu köpeklerin çoğu insana yakın. Mahalleyi sahipleniyorlar. Mahalleye yabancı köpek ya da kedi geldiğinde havlayarak yabancıyı uzaklaştırma eğilimindeler. Dolayısıyla mahalleye giren yabancı kendine havlayan köpek için saldırgan kelimesini kullanabiliyor. Bu da doğal karşılanabilir, insanların korkusunu da saygıyla karşılıyoruz çünkü. Onun için de devlete düşen köpeklerin birkaç tanesinin sürüleşmesinin engellenmesi gerekiyor. Köpekler sürüleştiği anda doğal olarak bir hiyerarşi oluşturuyor. Hayvanlar içgüdüleriyle hareket ediyor. Bulundukları alanı da korurlar” açıklamasında bulundu.
“KISIRLAŞTIRMA, TEK ÇARE”
Hayvanların kısırlaştırıldığında belli hormonları artık üretilmediği için saldırganlığın ortadan kalkacağını sözlerine ekleyen Başkan Melike Baysal, “Alan belirlemeye yönelik kavgalar son bulacak. Nispeten hormonlar azalınca bu tarz davranışlar azalıyor. Agresif karakterli hayvanlarda agresyon azalacak. Böyle bir etkisi olacak. Hayvanlar kısırlaştırıldığında 6 ay içerisinde yüzde 26-30 oranına ulaştığında bu sayı azalacağı için doğal olarak sürüleşme olmayacak. Mahallelerde tek tük hayvanlar olmaya başlayacak. Yavru sayısı arttıkça hayvanlar açısından da yaşam zorlaşıyor. Hayvanseverlerin de kısırlaştırmayı önermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.