Neye göre…?
Sevgi talih kuşu gibi kendiliğinden gelmiyor. Sevgi denilen duygu, gönülden gönüle köprü kurmaktır. Çoğu insan köprü kurmak yerine duvar ördüğü için kendisini yalnız hissediyor. Köprü kurmayı becerebilen insanlar, her harekette bir fırsat, duvar örenler ise her fırsatta bir felaket görüyor. Bizler zamanı, emeği, kas ve beyin gücü satın alabilir; sevgiyi, sadakati, onuru satın alamayız. Yolumuzun sevgi diyarından geçtiğini, “Ben” olmayı aşmış, “Biz” olmayı başardığımız zaman anlarız.
Bu iş hayatımızda da böyledir. Severek yapılan işle gönülsüz yapılan işe ayrılan zaman farklıdır. Unvandan, sıfattan, kimlikten arındırılmış, sevgi dolu bir hayatı annelerimiz öğretir, iş hayatında bu durum bize ve işverene düşer.
Aynı zamanda ahlak sahibi olmak da meslek sahibi olmaktan daha yüce bir duygudur. Çünkü sevgi tek başına durmaz. Huzur ve başarıyı da peşinden getirir. Kendimizi iyi tanıyıp ve her gün bir önceki günden daha ilerde olma gayreti gösterebilmek kendimize katacağımız en güzel avantaj.
Diyorum ki; malımız var, paramız yoksa; paramız var, sağlığımız yoksa; sağlığımız var, aklımız yoksa; aklımız var, SEVGİMİZ yoksa, neye göre zengin neye göre fakiriz…