MiniKo YAŞAMAYA VE YAŞATMAYA DEVAM EDECEK
Geçtiğimiz Nisan ayında deprem bölgesine yapılacak olan ‘Dünyayı Verelim Çocuklara’ projesini Kent Bursa’ya anlatan İç Mimar Nehir Özbey ile şuanda faaliyet göstermekte olan proje kapsamında MiniKo Konteyner başta olmak üzere Bursa’da deprem gerçeğini konuştuk.
SEMA NUR AVŞAR
“Dünyayı Verelim Çocuklara’’ NOI ofisi tarafından okul öncesi çocukların depremin etkilerinden uzaklaşıp sosyalleşmesi ve kültürel gelişimlerini desteklemek adına oluşturulmuş bir sosyal sorumluluk projesidir. Şuana kadar 5’i Hatay’da 2’si Adıyaman’da olacak şekilde toplam 7 MiniKo konteynerın ihtiyaç sahibi çocuklarına ulaştığından bahseden İçmimar Nehir Özbey “Süreç bittikten sonra götürülen MiniKo’lar köylerde aktivite konteyner olarak kullanılmaya devam edecek. Geri almaya yönelik bir konteyner imzaladık ama sonrasında buraya geri getirmektense orada fayda sağlamaya devam etmesinin daha doğru olduğuna karar verdik. Gözetimimiz altında tüm takiplerini yaparak oradaki çocukların faydalanacağı bir şekilde kullanılmaya devam edecek. Şuanda hepsi MEB’e bağlı öğretmenler atanarak kullanılıyor. Çoğu okul binası ya ağır hasarlı ya da tamamen kullanıma kapatılmış durumda. Bu sebeple konteyner kreşlere ihtiyaç duyuldu ve bu ihtiyaç hala devam etmekte” dedi.
KREŞLER İSİMLERİYLE YAŞATILIYOR
Deprem bölgesinde ihtiyaçların hiç bitmediğini, her zaman destek verilmesi gerektiğini belirten Özbey, “Depremin en başında bölgede en küçük şeye bile ihtiyaç olduğunu bildiğimiz için MiniKo Konteyneri burada tüm detaylarıyla hazırlayıp bölgeye o şekilde gönderim sağladık. Konteynerin içinde kaleminden silgisine tüm kırtasiye malzemeleri mevcut olacak şekilde hazırlanıyor. Devamında Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşülerek nerede ihtiyaç varsa oraya tamamen hazır bir şekilde ulaşımı sağlanıyor. Hatta bölgede hâlihazırda var olan ama kapatılmak durumunda kalmış okulların isimlerini MEB ile bağlantılı olarak gönderdiğimiz MiniKo Konteynera transfer ediyoruz. Böylece hayat normal akışındayken çocukların gittiği okullar aynı isimle MiniKo Konteynerlerimizde hayat buluyor. Gönderdiğimiz konteynerlarda aynı gün eğitime başlanabiliyor, bu yüzden MEB tarafından ciddi anlamda talep gördü. Yeni bir okulun inşaatını tekrar yapmakla MiniKo konteyneri götürüp aynı gün öğretmenler ve çocuklarla eğitime başlamış olmak, zaman kaybetmemek adına çok değerli. 20 tane çocuğun masası, sandalyesi, minderleri, tüm kırtasiye malzemeleri, televizyonu, kliması, oyun alanları, araç gereçleri aklınıza gelebilecek her şey içerisinde mevcut. MiniKo’nun en büyük avantajlarından biri de mobil olması… Bir yerde kullanım ihtiyacı tamamlanmış olsa bile diğer ihtiyaç duyulan alana hemen vinçle alınıp ulaşımı sağlanabiliyor. Başka bir bölgede kullanıma devam ediyor” şeklinde konuştu.
ÇOCUKLARIMIZIN ‘BUGÜNLERİNE’ DOKUNALIM
Şuana kadar 7 adet MiniKo Konteyner yaptıklarını söyleyen Özbey bu sayıyı 10’a tamamlamak istediğini belirtti Özbey,“İlkokul çocuklarının eğitim sürecini devlet bir şekilde düzenlemeye çalışıyor fakat anaokulu çağı daha geri planda kalıyor. Çocuklar konteyner kentin içinde sıkışarak sadece o alanda bir şey yapmaya çalışıyor ama bu da onlar adına doğru bir süreç değil. 6 ay dedik, 1 yıl dedik, bakın kaç ay olmuş ama hala orada hayat normale dönmedi. Belki iki, üç, belki de beş yıl daha bu şekilde devam edecek. Hâlihazırda 7 adet olan MiniKo Konteyneri 10’a tamamlamak istiyorum. Çünkü oradaki çocukların buna gerçekten ihtiyacı var. Depremde 2 yaşında olan bir bebek kaybettiği ve kaybetmeye devam edeceği bu süre zarfında, göz açıp kapayıncaya kadar ilkokul çağına gelmiş oluyor. O yüzden tam da bu zamanlar onlar için çok değerli aslında. Sonrasında elbette bir şeyler düzelecek ama şunda, bugünlerine ne kadar dokunabilirsek kar olarak görüyorum. Çocuklar bu yaşları daha travmatik atlatılıyor. Bu sebeple bizde onları biraz da olsa bulundukları konteynerın dışında taşıyıp kendi yaşıtlarının bulunduğu, daha eğitici daha ufuk açıcı, en azından ortamlarını değiştirebilecekleri, sosyalleşebilecekleri bir alan yaratmanın çok kıymetli olduğu düşüncesindeyim. MiniKo’yu birçok destekçisiyle beraber bir dernek haline getirip çocuklar yararına farklı projeler yapmayı da düşünüyoruz. Bununla ilgili sosyal sorumluluk projelerimiz devam edecek” açıklamasında bulundu.
ANAOKULUNA NİLÜFER DOKUNUŞU
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in Nilüfer Konteyner Kent Anaokuluna İnşaattan, organizasyona tüm iç düzenlemesine kadar dâhil olduğuna anlatan Özbey, Nilüfer Belediyesi ile koordineli çalıştıklarının vurgusunu yaptı. Özbey, “Nilüfer Belediyesi ile bu şekilde iş birliği içerisinde olduğumuzdan onlar da kendi konteyner kentlerinin yanında anaokulu binası yapmaya yönelik bir proje başlatmaya karar verdiler. Bu durumda da projenin koordinasyonunu sağlamak adına Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem beni projeye dâhil etti. Nilüfer Belediyesi ve Almanya Türk Öğretmenleri Dernekleri Federasyonu (ATÖF) işbirliğinde, Nilüfer Konteyner Kenti’nde anaokulu yaptırıldı. Ağustos ayından ekim ayına kadar inşaatı sürdü. Başlangıçta ilkokul niyetiyle başladığımız projeye anaokulu olarak devam ettik. Çünkü bölgede ilkokul az da olsa bulunuyormuş ama anaokulu neredeyse hiç yokmuş. Burası Samandağ sahilinde yer alan 30-40 çocuğa hizmet edebilecek kapasitede 4 derslikli bir anaokulu. Yine sabahçı ve öğlenci olarak dönüşümlü kullanılıyor. Projeler bölgede hız kesmeden devam ediyor… Nilüfer Belediyesi Samandağ’daki konteyner kentinde insanlığın yaşadığı bu travmayı en kısa sürede atlatabilmeleri için uzmanlar tarafından bir yıl boyunca psikososyal destek hizmetinde bulunuyor. Şuanda başka şehirlerden gelen konteyner kentlerin hepsi yükümlülük gereği AFAD’a teslim edildi. Burada yaşayanların da kendi evlerinde yemek yiyip, rutin hayatlarına dönebilmeleri adına tekelleşme sağlandı. Yönetim ve idaresi AFAD tarafından teslim alındı. Bizim son yaptığımız okulun yönetimi de Samandağ Belediyesi’ne teslim edildi” ifadelerine yer verdi. MiniKo Konteynerın deprem bölgesinde faaliyet göstermeye devam ettiğinden bahseden Özbey “MiniKo orada görevini tamamlamış olsa bile “Dünyayı verelim çocuklara” proje kapsamında diğer yerleşim yerlerinde ihtiyaç sahibi çocuklarla yaşamaya ve yaşatmaya devam edecek. Biz bu işin peşini bırakmayacağız” dedi.
BURSA’DA DEPREM GERÇEĞİ
Bursa İTÜ Mezunlar Derneği Yönetim Kurulunda bulunduğunu söyleyen Özbey, “Bu ve buna benzer dernek ve kurumlar son derece bilinçlendirmeye yönelik çaba içerisindeler. Bulunduğunuz alanın güvenliğini nasıl sağlayacağımız adına çeşitli seminerler düzenleniyor. 6 Şubat depreminden sonra insanlar kendi yaşam alanlarıyla ilgili endişeye kapılıp araştırmalar yapmaya başladı evet ama sonra duruldu. Bireysel anlamda azalsa da kurum düzeyinde bu bilincin ve bilinçlendirmenin arttığını fark ediyorum. A’dan z’ye hepimiz evlerimizin ne zaman, ne şartlarda yapıldığına dair detaylı bilgi birikime sahip olmalıyız. Yapım yılı ve yapım şartları statik projesinden bu belgelerin hepsini tedarik edebiliriz. Evlerimizde küçük çaplı da olsa önlemlerimizi almış olmamız lazım. Yatağımızın konumlandığı alan, herhangi bir duruma karşı acil durum çantalarımız… Son zamanlarda ‘Acil Durum Konteynerleri’ gündemde. Bursa bir büyükşehir ve yaşadığımız Hatay depremi küçük şehir olmasına rağmen yetişemedik… Bursa ve İstanbul depremi neredeyse aynı oranda yaşanacak, bu depremle bu şartlar altında baş edilebilmesi mümkün değil… Bize yardım edebilecek başka daha büyük şehirlerde olmadığı için son gücümüze kadar kullanmak durumundayız. Nişantaşı, Osmanbey tarafında o kadar fazla sıkışık ve bitişik nizam yapılarımız var ki o bölgelere 3-4 ay girilemeyeceği konuşuluyor. Belediyelerin önlemler alması ve halkı bilinçlendirmesi gerekiyor. Acilen kentsel dönüşüm projeleri hızlandırılmalı. Bursa’da hızlıca yenilenmesi gereken birçok bölge var” ifadelerini kullandı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE DİKKAT ÇEKTİ
Depremle birlikte sürdürülebilirliğe de dikkat çekmek isten Özbey “Depremde yıkımdan söz ediyoruz ama yalnızca deprem olgusundan ziyade kentlerin sürdürülebilirliği, yaşamların sürdürülebilirliği önemli bir nokta. Şuanda bunlar öngörülmeden bu yapılaşma devam ederse bir süre sonra kentler yaşanmaz hale gelecek” dedi.
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler
Nazım Hikmet